5 haziran 2008 kararı sonrası türkiye de ortaya cıkan durum.
bircoklarının dediği gibi ak partinin kapatılması ihtimali ile daha da belirginlesecektir.
suphesiz ki demokrasilerde parti kapatmak hukuk dısı bir eylem degildir.ancak usul ve statu faktorleri ve beraberinde bircok etkeni göz önunde bulundurursak turkiye de adalet ve kalkınma partisi hakkında acılan davanın anayasa da belirtilen hukumlerle hicbir ilgisi olmadıgını hukukua giris ve anayasa hukuku dersi görmüs sıradan bir iibf ögrencisi bile düsünebilir.
adalet ve kalkınma partisi-ak parti- üzerinde oynanan bu hukuki tezgahın ardında türkiye de pasifize edilmis postallı siyasetin ardındaki yedek güc siyasallasmıs yargı oldu.
asker-savcı gorusmeleri,telefon trafikleri,cirkin iliskiler ve tabii ki ergenekon bu olayları apacık ortaya koydu.
bugun bircok uluslararası aktör(akpm, ab, think thank kuruluslari,ngo lar...) tarafından savunulan tez de budur.ak parti yi kapatmak bir yargi darbesidir.
emperyalist tekellerin ulusal taşeronluğunu üstlenen akp 'nin kapatılma sürecinde ilerici demokrat olduklarını iddia eden ve halka darbe korkusu pompalayarak aslında kendi sebep oldukları geçmiş darbeleri ve kendi amaçları için hazırlattıkları anayasayı eleştirirmiş gibi gözükürken artık kendilerine yetmeyen bu anayasayı neo-liberal kapitalist politikalarına daha fazla özgürlük verecek şekilde değiştirmek adına içten içe savundukları sivil bir darbenin bir katalizatörü olarak yargı ve ordu üzerindeki baskının ve darbe korkusu üzerinden darbeye temel hazırlamanın en sivil temsilcilerinin en politik taraflarla üzerinde mutabık oldukları yeni bir suni darbe çeşiti . Kısacası amaç ordu'yu , yargıçları , muhalefet partilerini darbecilikle suçlayıp milleti darbe'ye karşı yetmiş milyon adım gibi zorlama ve içi boş , gerici ve popülist bir yaklaşımla gaza getirmek ve bunun için tüsiad'ın , tobb'un başkanlığı altında finansmanları yabancı ve yerel emperyalist - kapitalist tekellerden sağlanan sivil toplum kuruluşlarının da desteği ile dini emperyalizm uygun hale getirdikleri ılımlı islam modelinden yola çıkarak , devleti ve anayasasını da emperyalizme daha uygun hale getirmekten başka bir şey değildir . Gürcistan'daki gül devrimi , ukrayna'daki portakal devrimi , çekoslavakya'daki kadife devrimlerinin soros finansmanı ile desteklenen sivil toplum kuruluşlarının ve uluslararası emperyalist tekellerin yerel taşeronları ile kansız bir şekilde nasıl sivil darbelere dönüştüğünü sağır sultan bile bilmektedir.
taraf gazetesi yazarı rasim ozan kütahyalı'nın mantıklı söylemlerine göre ve bununda yanında ülkemizde yaşanan gelişmeler ışığında bu yıl içerisinde eylül ayında gerçekleşmesi planlanan darbedir.
tıpkı ilk denemesi gibi Ak parti'ye dava yoluyla gerçekleştirilecektir ve bunun için medyaya malzeme olacak olaylar "paketlenmekte" , asılsız iddialar "servis edilmektedir".
yeni bir 28 şubat süreci uygulamaya konmuştur vesselam.
60'da yargılandı da asıldı kardeşim,
70'de e komunizm istiyorlardı canım,
80'de asmasaydıkda beslesemiydik cancağızım,
97'de bu şeyhlere müstehak be kankim,
diyenlerin pek de algılayamadıkları , ya da algılayıpta sümenaltı etme histerisine kapıldıkları darbe şeklidir.denenmiştir tutmamıştır , tahminlere ve göstergelere göre tekrar denenecektir.
hukukun resmi organları olan, aym, yargıtay, danıştay, hsyk ile beraber dernek statüsündeki bir takım yapılanmalarda süreçte etkin rol alıyor (yarsav).
anlaşılan o ki yeni anayasa' da kurumların etki alanları kesin çizgilerle belirlenmeli!