henüz bu akşam yaptığımdır. yemek yaparken çay demledim, yemekten sonra içerim diye. bulaşıkları falan yıkadım derken oturdum çayımı koydum, 3,4 bardak içtim ki o sırada bir koku almaya başladım. uzun bi süre ocaktan bir bölümden gaz sızmış mutfağa, tamamını çektik valla kafalar pırıl pırıl şu an.
Bir örneği bir saat önce yaşanan dalgınlık çeşidi.
Gittim bir makine aldım kendime, yaklaşık 2 aydır kendi saçlarımı kendim kesiyorum. saçları zaten 5-6 numaraya vurduruyordum, her seferinde berbere 30 tl vermektense evde hallederim diye düşündüm. hem sakal traşını da aradan çıkarırız.
buraya kadar her şey güzel.
bugün yine saçlarımı keseyim dedim. geçtim ayna karşısına çalışmaya başladım. bir süre sonra makinenin başlığında biriken saçları temizlemek için başlığı çıkardım.
sonra adeta bir gerizekalı gibi başlığı takmadan sen git makineyi vur kafaya.
sağ taraftan bir şerit halinde saçları kısacık, 1 numara kes.
yaptığım mallığı görünce ayna karşısında dondum kaldım.
gitti ulan?!
Sonrasında yapacak bir şey yok tabi. tüm kafa 1 numaraya vuruldu.
bildiğin kel oldum lan. Barthez gibi, Johnny Sins gibi takılıyorum artık.
kafa zımpara kağıdı gibi oldu. Boya temizlemek, yüzey düzleştirmek istesem kafamı sürtmem yeterli. o derece.
tenzin gibi geziyorum şu anda ortalıkta. kastırsam hava bükmeye başlayacağım. o derece kel oldum. kafama vurunca şap şap ses çıkıyor. kelliğin kitabını yazdım 5 dakikada.
artık 2-3 hafta bereyle gezilecek. yapacak bir şey yok. Bu da bana ders olsun.
En azından kafam yamuk değilmiş. Bunu öğrenmek güzel oldu. (bkz: züğürt tesellisi)
pikniğe gittik su şişesine sıvı yağ konmuş. bende içtiğim su sandım tepeme diktim farkettim ama iş işten geçti. mideye indi bir titreme mide bulantısı yığıldım kaldım olduğum yere mal gibi oldum. ağzımda kötü bir tat günüm mafolmuştu.
Arabadaki bir ruh hastasına aşırı sinirlenme neticesinde durduktan sonra el frenini çekmeyi unutmak ve arabanın vızır vızır akan anayol trafiğine doğru gidişini görmek... neyse ki son anda kapıyı açıp el frenini asılabildim.
7 sene önce evde geçirdiğim bir kaza sonucu koluma cam düştü. atar damarla birlikte 3 tendon koptu. acil dışkapı (eski ssk) hastanesine götürdüler. ameliyat 4,5 saat sürdü. 4 kişilik plastik cerrahi ekibi kopan 3 tendonu tamir etmiş. 8-10 kişilik kalp damar cerrahisi ekibi de damarlara girişmiş.
neyse uzatmayalım. kolum operasyondan sonra 1 ay alçıda kaldı. parmaklarımı kesinlikle hareket ettirmemem gerekiyormuş. 1 ay sonra kontrole çağırdılar. dışkapı hastanesi özel poliklinik el heyeti diye bir yere gittim. içeride bir masa etrafında 6-7 doktor. başlarında da bir kadın vardı sanırım hocaları. masada bir laptop vardı. laptopta da kıpkırmızı bir fotoğraf vardı. herhalde film falan izliyorlar sandım çünkü bir bilek olduğunu ve derilerin iki tarafa dik bir şekilde ayrılmış durduğunu seçebiliyordum.
elimi kontrol ettiler. bana birkaç soru sordular. sonra da bir hafta sonrası için tekrar randevu verdiler. çıkarken uyandım. meğer o ekrandaki parampaça edilmiş, testere filmine konu olacak kadar kanlı bilek benim kendi öz 30 yıllık bileğimmiş. tam kapıdayken "o fotoğrafı ben de alabilir miyim" diye sordum.
- kalabalık bir misafirlikte babama yanlışlıkla enişte demiştim. etrafta biraz sessizlik oldu.
-lisede test sorusuna klasik muamelesi yaparak full doldurmuştum. sınıfa rezil olduk.
-telefonda konulu film izledikten sonra kapatmayı unutmuşum. epey sonra gece tuvalete girdim.
masum bir şekilde telefonu açtım konulu film kaldığı yerden son ses devam etti. ah uh sesleri evde yankı yaptı. kapatamadım 5-6 saniye. aşırı panik olmuştum. böyle dalgınlıgın amk.
- yine misafirlikte babamın arkadaşları vardı. babam soruyordu senin kaç çocuk var diye. adam 4 cocugum var diyince bende abi taramalı tüfek gibisin demiştim. yine bi sessizlik olmuştu.
Yeni bir mont almıştım Çorluda askent civarında evlerin ilk kat balkon altları boş olur genelde şapkam kapalı yürüyordum montun şapkası da büyük geliyordu zaten yeri görüyorum diye umursamamıştım gidip balkonun birine kafa attım ve abartmıyorum kafam yarılmıştı. Bu da böyle bir anımdır.
arkadaşımın sahilde on dakika önce çektiğim fotoğrafını telefonuna atmak için açıp arkadaşın gözleri önünde geri döndürülemez şekilde silmem. bunun dalgınlık olduğunu ben biliyorum, ama öyle bir şey ki dışarıdan gören hasedimden yaptım sanır.