Başka bir mahalleye taşınmıştık koşa koşa dersten çıkıp otobüse yetişmiştim. Otobüs şoförüne eski mahallemin adını söyleyerek buraya gidiyor mu diye sormuştum. Gidiyormuş. Gittim....
Arkadaşlarla ev kiralamaya gittik. Daha önceden bi ev sahibi ile gelip evi göreceğiz diyerek konuşmuştuk. Sabahtan gittik ve başladık kiralık evlere bakmaya. Evi göreceğiz dediğimiz adamı telefona kaydetmedim. ilandaki numara kızının numarasıymış oradan görüştük, kendi telefonundan dönüş yapmıştı ama hep kızının numarasından aramıştım ve ismimi de almıştı eve bakmaya geleceğimiz için. Biz evlere baktık yorulduk eve döndük henüz o eve bakmamıştık. Bi numara beni aradı. Dedi ki Edirne'ye geldin mi? Bende evet dedim. Bi arkadaşımın sesine benzettim. Sonra adımla birlikte ne zaman geliceksin bakmaya dedi. Bende bakıyoruz zaten dedim. Bakacak mısınız bakmayacak mısınız? dedi. Bakıcaz oğlum dedim. Tamam kapat tamam dedi. Allah Allah dedim. Bu çocuk niye eve bakacak mısınız? diye soruyor derken numaraya baktım. Sonra evine bakacağımız adamın numarasına baktım aynı numara. O an yerin dibine girdim. insan bi numaraya bakar değil mi? Adamı da arayamadım utancımdan...
Daha cok taze ... hem biraz sözlükte takılayım hemde tv izliyeyim dedim uzandım koltuğa .uzağı göremiyorum koltugun kenarında bir gözlük belirdi aldım taktım aynı buzlu cam gibi daha beter göremiyorum - ana buğulu görüyorum nasıl pislenmiş dedim çıkardım temizledim hohladım sildim tekrar taktım - anaa yine aynı dedim benim gözlerim iyileşmiş gözlüksüz daha iyi görüyorum dedim (çok sevinmiştim) .bir an elim kafama gitti gözlüğüm kafamda ,taktığım annemin gözlüğüymüş ...
atm denilen icattan para çekmek isteyip tutarı tuslayip hesaptaki paranin tamamını cekmek.
buraya kadar her şey tamam.
eski bir atm
agirdan karti alip cuzdana koyup geri dönüş. ..
ortalama elli saniye ve on on beş adimdan sonra bir film sahnesindeymis gibi en derinden bir hasssssikkkktirrr efekti...
lan!
parayı almayı unuttuk!!!
hemen geri dönüş ve bomboş bir atm.
rüzgar hafif
bir çınlama.
seslerden uzaklaşma.
hemen hesaba tekrar bakış.
para yok...
para gitmiş. ..
civarda dedektif edasıyla bir yoklama.
para yok...
kimse yok...
yok...
yok...
yo...
y..
yea!
nasıldı?
heh
her şey çok güzel oldu.
varoluş tarihimde en büyük malligim dalginligim..
artik ne dersen...
B.evlerde otururken elektrik faturasini yatirmak icin elektrik idaresine babamin arabasini alip gitmistim. Isim bittikten Sonra 20dk kadar yurudukten sonra eve yaklasiyordum ki araba aklima geldi. Geri dondum tekrar.
yakın zamanda, geçen günlerin bir gününde annemin isteği üzerine komşunun bizde kalan tencere tavalarını komşuya götürmek için yola koyuldum. Komşunun evi de bizim evin yukarısındaki uzun caddede. Caddeye çıktım. Yanıma kulaklığımı aldım elbette. Yürüyorum, kendimi müziğe öylesine kaptırmışım ki, kafamı kaldırdığımda komşunun evini elli metre civarı geçtiğimi fark ettim. Geri döndüm sonra. Müzik dinliyorum gene. Yok artık, gene mi? Kendimi müziğe kaptırıp gene geçmişim komşunun evini, kafamı kaldırdığımda fark ettim. Fark ettiğimdeyse kendime bir yuh çektim. Aptallığa bak. Bu sefer dalmamak üzere geri dönüp komşuya bıraktım.
Bir keresinde de dalgınlığımdan yakın bir arkadaşımın anlatmasıyla haberim oldu. Belediye meydanının bulunduğu caddede kulağımda müzikle yürüyormuşum. O sırada da arkadaşım ve babası cadde üzerinde bulunan bir bankta oturuyorlarmış. Beni görmüşler, önlerinden öylece geçmişim dalgın bir vaziyette. Arkamdan babası seslenmiş, duymamışım. Arkadaşım da bu hallerimi bildiği için boş ver, duymaz demiş babasına. Sonradan arkadaşımla görüşünce öğrendim.
ilkokulda öğle arasında yemek için eve gitmiş, yemeğimi yedikten hemen sonra evden çıkış yapmış ve pembe simli terliklerimle okulun önüne kadar gelmiştim.
Okulun önünde giydiğim terklikleri fark etmiş ve eve doğru depar atmıştım.
Sabahın köründen yollara dökülen bünyenin, evin önündeki çöp konteynırına atılacak bir torba çöpü, işe kadar götürmek ve hiç farketmemek.
Ev, iş arası mesafe yaklasık, 1,5 saat.
Halk otobüsündeyim.
Balık istifi .
Çöpün ağırlığı, 4-5 kilo.
Aylardan Temmuz.
Varın düşünün işte!
eve geldim elektrikler yok. telefonun lambasını açtım odaya kadar vardım. şifonyerin üzerine koydum telefonu üzerimi değiştirdim çizgili pijamalarımı giydim alarmı kurup uyuyacağım. telefonu arıyorum. abartmadan söylüyorum mutfak çekmecelerine kadar baktım bulamadım. kaybettim diye hayıflanarak küfrederek yatağa gireceğim ki o da ne? şifonyerin üstünde duruyor. o sinirle aldım duvara fırlatacağım bir anda fakir olduğum aklıma geldi. güzelce alarmını ayarlayıp uyudum.