Toner dolumu için başka bir firmaya eldeki boş tonerler götürülecektir. tonerler alınır poşete koyulur, sonra sigaranın bittiği farkedilir. Tonerler masaya bırakılıp Hemen karşı büfeye sigara almaya gidilir. karşı büfeden sigara alındıktan sonra elinde sigara ile sallana sallana toner dolum firmasına gidilir. Firmadaki arkadaşlar ile muhabbet edilir. Çaylar gelir, sohbet koyulaşır. Firmadaki arkadaşlar neden geldiğini sorarlar, hailstorm ise bozuntuya vermeden "çay içmeye olm" der.*
laptop tamiri icin teknik servise canta ile gidilir ve teslim edilir. eve gelinir, bilgisayar acilir ve kahve e$liginde internette gezinti ba$lar. yarim saat sonra telefon calar arayan teknik servis elemanidir. cantanin bo$ oldugunu soyler. haklidir, cantanin icinde olmasi gereken laptop masada acik vaziyette ve kullanilmaktadir ustelik teknik servis cantanin bo$ oldugunu soylediginde farkina varilir.
(bkz: ebleh olmak)
abd halkının %50 den fazlası için g.w.bush'a oy vermek. ben başka bir izahat bulamıyorum. aynı hatanın ikinci kez yapılabilmesi için ya idiot ya da kötü niyetli olmak gerekir. belki de bush j.kerry gibi vietnam'ın zararlarından bahsetmek yerine, abd halkının ulusal hassasiyetlerini ve endişelerini kullandığından galip geldi. kerry sen salaksın olm. geçmiş gitmiş bitmiş, sendromu kalmış yadigar, yenilgi sonucu ile unutulmak istenen bir savaşı ne diye hatırlatırsın ki? olsun, ben yine de bush'a günlük küfürümü edeyim: embesil ambush!.
fevk: naber ayten
ayten: oo iyim canım senden naber napıyosun
fevk: iyim ya sen bize gelsen daha iyi olur
ayten: ben mi noldu canım iyimisin
fevk: iyim de yorgunum biraz
ayten: tamam 1 saate kadar gelirim ben o zaman
fevk: ne bi saati hemen çık gel ya
ayten: bende evdeyim canım ancak gelirim sizin oraya direk otobüste yok zaten burdan
fevk: otobüsmü
ayten: evet taksiylemi geliyim
fevk: sen kimsin ki ya ayten değilmisin
ayten : evet fevk iyimisin
fevk: ha ayten * tamam gel canım bekliyorum - hay a.q ya ulan yankomşu kanka yerine bizim tescilli ayteni aramışım yanlışlıkla ya salak salak kafam beyinsiz şimdi nası kurtulcan onu düşün sen-
kpss icin ziraat bankasi'na para yatirilacaktir. 4 kisi, beni kaldirimin kenarinda arabanin icinde beklemektedir. sans bu ya izgaz ve ziraat bankasi da yanyanadir. ben hic kafami bile kaldirmadan kpps harci yatirmak icin izgaz'a atarim kendimi. aslinda beni cezbeden, bankalarda bulunan numarali giselerin izgaz'da da bulunmasiydi. giseleri gorunce "tamam burasi kesin ziraat bankasi. hadi bakalim." diyip girdik iceri. ben de diyorum "ulan bu banka hic bukadar tenha olmazdi. ne sansli adamim haa."
gisede bulunan gorevli kadina dedim ki "ben kpps harcini yatirmak istiyorum." kadin bana sanskritce konusuyormusum gibi bir bakis atti. "banane lan senin kpss harcindan." der gibi. dedi "burasi izgaz beyefendi."
o andan sonra ne beylik kaldi ne efendilik. "yaa oyle mi? ben de saka yapiyodum zaten. tesekkur ederim." bile demeden nasil ciktigimi bilmiyorum izgaz'dan.
yapilmiş en aptalca dalginlik konusunda enty girmek ve bu entryden seri artı oy aldığında yaptığının ne kadar aptalca olduğu gerçeğiyle yeniden yüzleşmek.
elit sözlük kapandıktan sonra bir heves diğer sözlüklere üye olunmuştur, o arada önce uludağ sözlük'e sonra nacizanebilgi adlı sözlüğe kayıt yapılmıştır. uludağ sözlük'e giriş yapıyorum diye nacizanebilgi'ye giriş yapılmış ve olaylar gelişmiştir. dalgınlığımızın burdan sonrasını bir msn konuşmasıyla destekleyelim.
evde elinde uzaktan kumanda ile televizyon izlerken kapı çaldığında kumanda ile birlikte kapıyı açmak, su parası almak için gelen kapıcıya paranın yanında kumandayı da vermek, kapıcının da kumandayı alıp yarım saat sonra geri getirmesi...*
hıyarı tuzlayıp yerken tuz diye hıyarı tuzluğa dökmeye çalışmak ardından da tuzluğu ısırmak. daha sonra bunu gören biri "ne yapıyorsun?" dediğinde "tuzluyarak yiyorum." demek.*
şortun kısa cebinin içine cep telefonu konur ve sanki bok var gibi o halde tuvalete girilir. büyük abdest yapılacaktır, iş uzundur. o sırada bir şeylerle oyalanmak lazım tabi.
oturulur klozete, bir yanda sıçarken bir yandan da telefonla oynanır. sıçma işi bittiğinde, telefon tekrar şortun küçük cebine sokulur ve önce don toplanır. donu giydikten hemen sonra şortu da toplayacakken, telefon o daracık cepten içi boklu klozetin içine düşer.*
önce pek cesaret edilemesede el, hafiften daldırılarak çok zor da olsa telefon çıkarılır. sonra da "ee bunun her tarafı bok oldu" denerek çeşmede bir güzel yıkanır.
çayı bardağınıza doldurduktan sonra masanıza geçip sigara yakmak, sigarayı içtikten sonra "ulan içim yandı bi soğuk su içeyim" diyip, mutfağa girmek ve tezgahın üstünde demin çay koyduğunuz bardağınız ile göz göze gelmek. Bu da yetmezmiş gibi çay ile dolu bardağı orda koyup "ben bunu sözlüğe yazarım" deyip çayı yine orda unutmak. *
suudi arabistan'dan arayan mu$teri ile anla$amayan personelin imdadina gayet super kahraman edasiyla yeti$mek. "ben konu$urum yauuu" diyerek telefonu almak ve kar$idaki adami 10 dakika dinlemek. kalan son nöronun titremesi ile arapca konu$mayi bilmedigini hatirlamak. durumu kurtarmak pek mumkun olmadigindan ve "nasilsa olsa lavugu kimse anlamiyor lan tekrar arasa noooolcak" du$uncesiyle telefonu kapatma. sonuc itibariyle; insanligimdan $uphe etmeme sebep olmu$tur.
kapısı kapanmak üzere olan metroya binmeye çalışmak.ne kadar dalgınsam artık, ancak ayağımın sıkışmış olmasının verdiği acıyla ne yaptığımı farkedebildim.
arkadaşımın bana yaptığı ve asla bilmeyeceği dalgınlıktır. tabi kendisiyle bir anda muhabbeti kesmemi kendisi daha çok merak etmiştir.
bir gün biz evde yokken arkadaş bizim ev telefonunu aramış ve telesekreter düşmüştür. arkasından bu da telesekretere not bırakmıştır.
-markasizcığım kadim dostum, aradım yoktun. hani senle kimya çalışacaktık ya unutmayasın dedim.
der ve nedendir bilinmez telefonu kapanmamıştır.
daha sonra hakaretler başlar. odadakilerle benim dedikodumu yapmaya başlar.
-ya bu markasiz dallaması var ya harbi çok salak adam. adam yerine dahi konulmaz hani. bende öyle yanımda dolaştırıyorum.
*abi salla o zaman bi daha muhabbet falan etme dallamayla.
-yok olum böyle adamları bırakmayacaksın. yağlı kuyruk bunlar.
*olum markasiz hakkında böyle düşündüğünü bilmi...dıttı dıt dııııııt. dıttı dıt dııııt.
şeklinde bitmiş ve o sırada ailemle beraber dinlediğim bant kaydı bizi şoke etmişti.
yer: taksim elimde gitar var. yürürken arkadaşa bakıyorum sürekli konuşuyoruz. o sırada önümdeki kız bana dönüp "ben etkilemek için daha iyisini yapman gerekli" der. ben anlayamam olayı. meğerse gitarın ucu sürekli kızın popsuna deyiyomuş.*
iş yerinde monitore bakıp allah allah neden oynamıyo bu ok yahu diye küfretmeye başlarsınız. mouse'ın girişini kontrol edersiniz tekrar tekrar. sorun yoktur. bilgi işleme telefon ettikten sonra elinizde oynattığınızın kendi telefonunuz olduğunu anlayıp, ince bir sesle ve mor bi suratla pardon sorun bendeymiş deyip telefonu kapatırsınız.
(bkz: işe kendinizi kaptırmak)
kopya kağıtlarını kırtasiyede bağıra bağıra konuşarak hazırlarken bir hocanın içeri girdiğini farketmek ve hocanın vay be gençlere bak nidalarıyla kırtasiyeden çıkması. yaklaşık yarım saat sonra ise orada gençlere bak diyen hocanın gözetmen olarak sınava girmesi ve beni görüp kağıtları ver demesi. sonrada karşı sınıftaki hocayla yer değiştirmesi olayıdır. *