bugün

oğuz karakterine kaptırarak herkesi ipe dizmeye çalışmak. çalışmalara bakkal amcanın kızıyla başlamak ve bakkalın kendisiyle son buldurmak.

(bkz: ne entrika ama)
ferhunde gibi karım olsun binbir türlü entrika çevirsin razıyım düşüncesine sahip olmak.
kızım olsun adını fikret koyacağım diye tutturup kocanla kavga etmek.
anneyle izleniyorsa; necl ve leyla adlı sevimli ablalarımızın ibretlik hikayelerinden bilumum senaryolara başrol olmak, allah o ferhundenin cezasını versin onun gibilerin o yılan gözlerinden kendini sakınmak, hele o oğuz yok mu allah korusun aman diyim allah düşmamın başına vermesin ve türevlerine vurulan tahta olmak, anket doldurmak...
Çok sevdiğim bir arkadaşım dizi yüzünden beni bırakıp diziyi seyretmesi ve daha sonrasında da bana kıyamayıp tekrar benle konuşmasına vesile olması. * * *
(bkz: kitabını oku kitabını)
kiz kardesinin suratina ceket etek vs. atmak. Erkeklere güvenmemek herkes Oguz gibi olur korkusu. Ferhunde gibi bir yengenin olmasindan korkmak. Kizina güvenememek yazik kizina ne kadar güveniyordu hepsi sirtindan vurdu demek. allah korusun diye tahtaya vurma tiki olmak. ooo say say bitmez. psycho bir dizi.
"benim abim niye şevket gibi değil?" diye hayıflanmak.
o gece bir dizi yüzünden ailenin hiç bi yere çıkmaması. sadece televizyona odaklanması.
çarşamba akşamları sevgiliden ümidi kesmek.
okuyan kızı takip altına almak. hatta gerekirse ajan tutmak.
leylanın sürünerek can vermesini canı gönülden istemek. dizi lan bu abartma diye kendine kendine kızmak. dizi mizi banane be ölsün aptal diye monologlarla delirmeye başladığını hissedip, nooluyo bana diye üzülmek. son olarak bir kere daha leylaya sövmek.
sopranos u seyredince mafya olasım gelirdi, yaprak dökümü nü seyredince ali rıza bey gibi kalpkrizi geçiresim, ferhunde gibi fingirdeyesim, hayırsız evlat gibi hapse giresim geliyor. çok mu etkileniyorum acaba?
Milli takım maçının olduğu akşamlar zap yapmaktan yorulmaktır.
sabahları yaprak dökümü'nün o bunalım müziğiyle gözü açmak: darari rararaaaaaaaaaaaa, dararirararaaaaaaaaaaaa...
çoktan sezon finaline girmiş olmasına rağmen hala sol framede yerini alıyor olması.
cevriye hanım gibi kaynana olması korkusuyla evlenmekten kaçmak.
pembe manto giyenlere psikolojik rahatsız gözüyle bakmak.
aynı tür dizilerin yan etkileriyle, düşünce zehirlenmesine katkıda bulunmak.*
annede:
-bak ana babayı bırakan kız noluyo... gördün mü? etkisini her bölümde yaratandır.
aşırı duygusallık, ota boka ağlamak.
insanın kardeşinden şüphelenmeye başlaması, aile içi huzursuzluğu normalmiş gibi görmeye başlamasıyla sonuçlanabilir.
yüz ifadelerinden anlam çıkarmaya çalışmak.
dizide o kadar gereksiz sahne varki görüntü birçok defa oyuncuların yüzlerinde sabit kalmakta. böylece hikayenin ne kadar elim bir hal aldığını oyuncunun yüz ifadesinden cıkarmamız gerektiğini bize anlatmaya çalışıyorlar herhalde. ya da ben fazla dikkat ettiğim halde diziden birşey anlayamadım ve bunu uydurdum.
kardeşin bakkaldan 10 dakika gecikmesiyle babanın, kardeşin evdeki bütün resimlerini yere atıp kırarken "benim böyle bir oğlum yok diye bağırması".
-baba sakin ol karımla kaçmadı 10 dakka gecikti.
anne:bizim çocuk aradı.

baba:ne oldu kaza mı yapmış.

anne:hayır.

baba:o zaman kesin çatışmaya girdi.

anne:ne alaka bey.

baba:ne alaka mı? demek hiç bir şey umurunda değil.kesin esrara başladı bu çocuk.kafası artık güzel hiç bir şey takmıyor.

kısacası paranoyadır.