eskişehirden bursaya otobüsün 15-16 no lu koltuklarında gidilmiştir.Geri dönerkende alınan bileti artık şenliklerin yorgunluğumu yoksa işte bursaya gidilirkenki yerin benimsenmesinden mi ne 15-16 no da oturan amcalarla bu yer bizim amca diye tartışmak,hava yapmak.Sonra amca bileti çıkarınca ''aa iki tane aynı biletten mi sattılar??!!'' diye söylenirken kendi biletine bakmaya akıl etmek,rezil olmak.
tv yanınızda açıkken ve nette sörf yaparken dur lan milli maç başlamış mı diye tv de trt yi açmak yerine pc de onlineyayin.org a girip trt1 e basıp kanalın açılmamasıyla hassiktir yaaa demek.
x çevik kuvvet şube amirinin filanca mitingine müdahele ederken maiyetindeki personelin en önünde koşması. yaşlı başlı amirin önüne gelen eylemciyi yerle yeksan eylemesi, sivil kıyafetli amirin delil olarak aldığı yasadışı posterlerle geri dönerken başka şubenin polisleri tarafından eylemci zannedilip zıbarana kadar dövülmesi. amir, ben polisim lan o..... çocukları diye bağırırken amiri döven polislerden bir allah kulunun lan acaba gerçekten polis mi diye kimlik sormayı akıl edememesi.
Okula gitmek icin evden cikmaya hazirlanir, asagidan arkadaslar paso zile basmaktadir. Baba uyuyordur o yuzden acele edilir. Daha sonra arkadaslarla beraber okula kadar 20 dk yurunur. Okulunun kapisinin onune bir tanesi ictigi kolayi atmistir, bos kutuya sut cekilir...Ama o ne ? -bir ayakta spor ayakkabi, obur ayakta iskarpin...isin kotusu arkadaslar da durumu cakmis madara olunmustur. 20 dk'da yurunen yol 5 dk'da geri kosulur, daha sonra gicik cografyaci'nin dersine gec kalmamak icin tekrar okula geri kosulur . akilsiz basin cezasini ayaklar ceker atasozu birkez daha dogrulugunu kanitlar.
dayım tarafından yapılmıştır. olay almanya' da gerçekleşir. televizyondan loto takip edilir. her zamanki gibi bizim kupona bi bok çıkmaz. fakat dayım "nasıl gözüküyor" diye boş loto kuponuna çıkan rakamları yazar. ertesi sabah anneannem evi temizlemeye girer. kuponu görür. kuponun yatırıldığını zannederek "bakayım tutmuş mu?" diyerek gazeteyi açar. rakamları görür. kupona bakar. sonra feryat figan almanya sokaklarını inletir. az para deildir çünkü çıkan para. bizi arar. evde bayram havası. fakat biraz da şüphecilik vardır. çünkü dayım bu ne yapacağı belli olmayan şahsiyet. her ihtimalde çok fazla hayallere dalınmaz. dayım eve gelir. gerçeği açıklar. gerisi hüzün.
be adam bari yazdın çöpe at kuponu. ne ümitlendiriyosun boşu boşuna bütün sülaleyi.
7-8 kişilik bir arkadaş grubuyla gezmeye gidilmiştir. birinin gözlüğünün kırılası tutar ve en yakın gözlükçüye girilir. gözlükçü öyle bir mekandır ki kapılar, duvarlar, vitrinler, ürünler kısaca dükkanın yüzde 80 i aynadan, camdan. neyse gözlük tamir edilir, sıra dükkanı terketmeye gelir. olay bundan sonra zuhur eder. çıkış kapısı yerine camdan geçmeye çalışılır, kafa bir güzel cama toslanır, akabinde 'ya biz burdan girmemişmiydik' diye söylenilir.
bukarta para doldurmak için büfeye uzatıp bukartla birlikte fişi almak ve ordaki çöpe fişi atarak bir kilometre kadar mesafedeki durağa elinde bukart yürümek, otobüse binip bukartı okutacakken elinde fişin olduğunu ama bukartın olmadığını görmek ve geri inmek, tekrar gelinen yollardan dönüp yerlere bakarak bukartı aramak ve çöpün başına gelindiğinde fişi değil bukartı çöpe attığını görmek.
cebinden çıkarttığın sigara paketi sol elindeyken ve ağzına henüz sigara götürmemişken çakmakla dudaklarını uzatıp ağzındaki olduğunu sandığın sigarayı yakmaktır. nefes çektikçe hayal kırıklığına uğrarsınız ve durumu sizden önce fark eden sevgiliniz ilişkinizi gözden geçirir.
aşkım diye kaydettiğin kız arkadaşına göndereceğin mesajı annene göndermek ve hemen akabinde annene göndereceğin mesajı kız arkadaşına göndermek gayet aptalca.
Adamın tekinin otobüz beklerken tekel bayiinden sigara almaya gitmesi ve o sırada otobüsün gelmesi sonucu sigarayı alamadan otobüse gidip şöföre, marlaboroya gider mi demesi;
Şöförün tepkisi ise, yok sadece Sarıyer'e gider olması drumunda çocuğun uğradığı dumur.
vapurla besiktastan kadikoy'e gidilmektedir. sigara icmek icin, vapurun kic tarafinda ust katta oturulur. vapur kadikoy iskelesine yaklastigi zaman, guverteden gecip asagiya inmek icin guvertenin kapisi acilmaya calisilir ama acilmaz daha sonra bir kac defa sertce itilir, gene acilmaz. sonra kapiya seri sekilde omuz atilir ama nafile. bu arada arkada vapurdan inmek isteyen kalabalik birikmistir ve bu adam ne yapiyor diye merakla izlemektedir. sonra kapi kendine dogru cekilir ve acilir, akabinde hic arkaya bakmadan hizli adimlarla olay yerinden uzaklasilir .
parkeli yolda yürüyüp dikdörtgenleri düzgün biçimde takip ederken trafik levhasına çarpmak.daha da aptalcası olayın üstünden 1 ay geçmeden yine aynı tabelaya kafayı çarpmak.
sabah mahmurluğunun abartıldığı bir günde kahvaltı hazırlamaya niyetlenip önce çay demlemek için koyduğu su daha kaynamadan demlik yerine alttaki kısma çay koymak ve bunu çok geç farketmek ardından güzel bi omlet yapmak için dolaptan alınan 2 adet yumurtayı güzelce mutfaktaki lavaboyo kırmak...*
bir tesadüf sonuncu teyzenizle müdürünüzün eskiden ahbap olduğunu öğrenirsiniz.
anne ile teyze bu konuda konuşuyorlar müdürünüz olacak kadını çekiştiriyorlardır. teyze, yaptığı el emeği göz nuru kolyeleri, satması için o kadına verdiğini ama ne kolyeleri ne parayı bir daha göremediğini anlatmaktadır. siz tam da o "kolyelerimin üstüne oturdu" dediği an odaya girersiniz. öncesini bilmediğiniz sohbete "kimmiş o oturan" diyerek dahil olmaya çalışırsınız. "kim olacak müdürün" yanıtıyla sohbet son bulur sonra.
ertesi gün müdüre gidip teyzenizi hatırlayıp hatırlamadığını sorarsınız. kadın biraz mahçup biraz garip " evet " der . " aa evet biliyordum siz benim teyzemin kolyelerinin üstüne oturmuşsunuz , öyle dedi dün" dersiniz. dediğiniz gibide farkına varırsınız. gerçekten kadının gidip incik boncukların üstüne oturduğunu sanmanız aptallık, gidip birde bunu ona söylemeniz gene aptallık, olsa olsa bu sohbeti annenize anlatırken size aptal dediğinde öne sürdüğünüz bahaneniz olur dalgınlık.