yanlis dinin sonu yakindir (elimdeki broşürün başlığı)
Hollanda'da; minik yurt odamda oturup, matlab ile kafa patlatıp aralarda sözlük okurken aniden zil çalmıştır. Gidip kapıyı açınca karşımda bir hollandalı beyefendi bir de hollanda antilleri'nden olduğunu tahmin ettiğim bir hanımefendi vardı ve benimle görüşmek istediklerini belirttim. ilk başta şaşırıp korktum: "acaba ters bir şey mi yaptım, biri beni şikayet mi etti,, bir yere borcum mu var acaba" diye kırk türlü soru geçti kafamdan. Velhasıl misafirleri içeri buyur ettim, kabul ettiler. adet olduğu üzere hemen iki bardak kahve hazırlayıp ikram ettim.
buraya kadar her şey güzeldi fakat hala korkmaktaydım. sohbet başladı. adamcağız kahvesinden bir yudum aldıktan sonra, yanında taşıdığı klasöründen bir broşür çıkardı ve konuşmaya başladı. O an itibariyle anladım ki bu insanlar bir çeşit misyonerdi ve benim bilgilerimi göçmen bakanlığından aldıklarını belirttiler. (vay anasını dedim içimden, kişisel bilgilerim müslüman ve/veya türk olduğum için üçüncü kişilere verilebiliyormuş*). Sohbet derinleştikçe, kendileri benim din hakkındaki görüşlerimi sorgulamaya başladılar ve göyya çaktırmamaktaydılar. ben de kendilerine dini inancın bir nev-i özel yaşam olduğunu anlattıktan sonra, hakkımda sordukları soruları cevaplamayacağımı müsait bir dille ifade ettim. biraz homurtu ile celallenen iki kişilik ekip; dinin pratiklerinin artık nasıl yaşandığını belirtmeye çalıştı. "Terör" olaylarını kasdederek. Bu celallenmeye, ağır başlılıkla karşılık vermeliydim; yoksa yan odamdaki müslüman, dünya tatlısı arkadaşa: "senin yan odandaki barbar türk" diyeceklerini kesinlikle bilmekteydim. zira benzer bir olay başıma gelmişti. her neyse. bu ikili beni "yanlış dinden döndürmeğe" azmetmişti.
Kendilerine anlatmaya çalıştım, bakın misafirlerim dedim, siz herhalde yaşadığınız kültürün hangi koşullar altında ve nasıl oluştuğunu bilememektesiniz, tarih denilen şeyden bi-bahabersiniz. şu anki konjektürde islam hakkında böyle yorumlar yapmanız anlaşılırdır fakat gözden kaçırdığınız nokta; dünya'nın devinişiyle ortaya çıkan sorunları (sorunsal belki) din olgusu üstüne yıkmak, abesle iştigalin ta kendisi olmakla beraber külliyen safsatadan ibarettir. bu düşüncelerinizi alıp, bir iktisadi siyaset* süzgecinden geçirseniz pek rahat edersiniz diye ekledim. nafile... benim militan olduğumu düşünmeğe başladılar, yüzlerinin her kıvrımından belli idi.
konuşmanın şaftı kaymış, sürekli gidip geliyordu...
sinirlenerek devam ettim, bakın hanımefendi ve beyefendi; ben herhangi bir dine mensup olmayan biriyim fakat ateist değilim, zira ateist olmam için biraz sıyırmış olmam gerekir. beni ateist zanneden ikili coşmaya ve coşturmaya devam etmektedir. zira coşturarak çeşitli laflar ağzımdan almaya çalışacaklarını bilmekteyim. Ekledim, Ateistliğin kendisi bir paradoks iken beni ateist ilan etmeniz, sizin düşüncenize pek uygundur, çünkü ben ateist değilim. Din ve Allah kavramlarını kültürel bir hazine olarak felsefi olarak incelemekten pek hoşnutum ve harika şeyler olduğunu düşünüyorum.
ikili ne olduğumu anlayamayınca daha sinirlenerek, ellerinde olan bütün broşürleri bırakıp gitmeğe karar vermiştir. kendilerini suratlarındaki dumur ifadesi ve kızgınlıkla yollamaktan çok memnun kaldım.
olayın özü şudur ki,
1)din ve inanç konusu pazarlamaya gelmez, getirilmemelidir. Zira din dünya toplumuna malolmuş muhteşem bir kültür örgüsüdür.
2)dinler canlı değildir ki kavga edip, savaşsınlar. bu işi ayaklar altına alan, sizin gibi kapı kapı gezip propaganda yapan dallamalardır ki kendileri bizzat memleketimde de mevcuttur, bunlar yüzünden bu engin yapı ele ayağa düşmektedir. halbuki dinini pazarlamaya çalışan insan güruhu, yüzyıllar boyunca din ve dolayısıyla oluşmuş ve oluşmağa da devam eden uçsuz bucaksız kültür hazinesinden bi-haberdir, bunu araştırmayı bile akıllarına getirmezler.
3)bir toplum veya topululuk, niye başkasının kültürel dünyasından hoşnut olmaz ya da nefret eder: a) çıkar mevzuu, b) dallama olama durumu, c) okumamışlık (yani cehalet)
4)kültür felsefi bir öğretiden ibaret değildir, artefact'ları (insan ürünü) da kapsar. hani bilmediğiniz şeyler; müzelerde olabilir, belli yerlerde mimari olarak hayat bulmuş olabilir, dinlediğiniz bir melodi olabilir, selamlaşma şekli olabilir... dahasını saymak ve yazmak anlamsızdır, çünkü sonu yok gibi bir şeydir.
5)odama gelen bu insanlar şu örgüttendir: http://www.watchtower.org