minicik, tatlı kuş sözleri (bkz: sema şentürk)’e, müziği (bkz: ali müfit bayraşa)’ya ait olan mükemmel yorumuyla, suavi’nin şarkısına özne olmuş. öyle yumuşak ve sade ki, yıllar geçse de hala kendini dinletebilecek bir şarkı.
şarkı da suavi, içine cam kırığı gibi dolan birine karşı hissetiklerini, nasıl kadir bildiğini anlatır durur...
“suspus oldu, sazendeler bu gece.
hazırlan, fırtına kopmak üzere.
kalbime tünemiş kuşlar uçuştu,
cam kırığı gibi doldun içime.
eski bir madende göçük gibiyim,
toprağın altında kalabilirim.
kim vurduya gitmesin, aşkıma ses ver.
uçarı değilim, kadir bilirim.
yaban inciri, yalıçapkını,
örtbas etme aşkını.
çoban aldatan çit sarmaşığı,
sar bana kollarını.”
gök kuzgunları familyasına ait, sadece balıkla beslenen bir kuş türü.
söylenenlere göre, bu kuşu havada asılı kalırken gören, yalılarda oturan genç kızlar '' vay, çapkına bak bizi gözlüyor!'' demişler ve o günden sonra bu kuşun adı, yalıçapkına çıkmış.
ilk kez bu kadar içten dinliyorum bu şarkıyı. o kadar başkaymış ki şimdi fark ediyorum ve gerekiyorsa es geçtiğim, öylesine dinlediğim günler için; özür diliyorum bu şarkıdan.
Bir kuş türü olmakla beraber beni daha çok cezbeden yanı suavi şarkısı olmasıdır.
kim vurduya gitmesin aşkıma ses ver
uçarı değilim kadir bilirim
sözler zaten yazılı ama bu iki mısra, günümüzde yitip gitmişliğine inandığım mısralar. Ben bu şarkıyı ne zaman dinlesem, şu an olduğu gibi, aşka çok inanır oluyorum.