yalçın küçük

entry542 galeri23 video21
    359.
  1. Yalçın henüz küçük bir yavru. bir hayvansever tarafından farkedilmeden önce sokakta hasta ve aç bir şekilde kalakalmıştı. Veterinere götürüldü, tedavisi yapıldı ve o artık sağlıklı ve geçici yuvasında çok mutlu. Ama ne yazık ki orada fazla kalamayacak ve bir yuva bulunamazsa geldiği yere, yani sokaklara geri dönmek zorunda. Bu yakışıklıyı almak ister misiniz?

    Lütfen üniversite öğrencileri ve bekarlar aramasın.

    (bkz: facebook)
    0 ...
  2. 358.
  3. bu adamın ideolojisi, ülkeyi herhangi bir ideolojiye getirme çabası falan yoktur.

    duruma göre, kendine fısıldananı yapar. bi bakarsın apoyla kol kola girer, teröristleri gazlayan hitabetini konuşturur, bir bakarsın en ulusalcıdan daha ulasalcı olur.

    maşa diyeceğim de o bile fazla olur bu adam için. takılıyor işte.
    5 ...
  4. 357.
  5. 356.
  6. sosyalist dalgayla orduyu kirletenlerin başında gelir kendileri. sosyalisttir. ve en büyük görevidir türkiye'ye sosyalist ideolojiyi getirmek.*
    1 ...
  7. 355.
  8. "selam olsun kürdistan dağlarındaki kardeşlerime, selam olsun..."

    bunu söyleyen adam vatansever, yanlış anlamayın.
    ve son olarak oda tv iddianamesinde de oda tv'den pkk lehinde yayın yapılmasını itirham etmiş aydınımız.
    ama tabiki bu da diğerleri gibi yalan.
    roj tv deki videolar montaj, veya zorla söyletilmiş.

    vay halinize.

    edit: "kaynak götüm" denmeden kaynak belirtelim:

    http://www.haberturk.com/...enekonun-internet-medyasi
    0 ...
  9. 354.


  10. bu linkten de anlaşılacağı gibi kendisi bir apo hayranı ve pkk sempatizanından çok öte bir militanı olmuş sözde profesör.
    0 ...
  11. 353.
  12. başında ki büyük, kendi gerçekten küçük.
    0 ...
  13. 352.
  14. her daim kitapları, kıvrak zekası, birikimi ve korkusuz ruhu ile yanımızda olan, fikirlerinin sesini kimsenin kısamayacağı düşünce adamı. *
    3 ...
  15. 351.
  16. tipi aşırı derece de lenin e benzeyen kendini kemalist diyen(komik) yaşlı amca. konuşanların sözünü ilginç bir el çırpmayla keser. zamanında almanyada yaptığı konuşmada ne kadar hain biri olduğunu belli etmiştir. apo nun kankası.
    0 ...
  17. 350.
  18. Aylardır mapusta olan yaşlı hoca. Nerdesin be büyük usta.. Özledik.
    0 ...
  19. 349.
  20. yazdığı bir çok şey gerçektir. sevmesem de adam çoğu zaman haklı çıkıyor. hakkını vermek lazım.
    (bkz: yiğidi öldür hakkını yeme)
    2 ...
  21. 348.
  22. vakti zamanında metin çulhaoğlu kendisi için 'kaçın kurasıdır' demişti geçenlerde konuştuğumbir öğrencisi de hocanın delirmediğini sadece gündemde kalabilmek adına o garip çıkışları yaptığını söylemişti. bir dönem sosyalist iktidar dergi çevresinin hocası olup daha sonra ayrılıp kendi deyimiyle 'one man show'luğa adım atmıştır. Türkiye Üzerine Tezler'in ve daha pek çok kitabının üstüne Türkiye'de yazılmış kitap yoktur.
    1 ...
  23. 347.
  24. herşeyi geçtim bu yaşta içeride olmasından büyük üzüntü duyduğum hoca.
    2 ...
  25. 346.
  26. doğmatik ve gözlem yeteneği olmayan sağ-sol örümcek kafalılar için uzaydan gelmiş yaratık gibi duran adam ki, gerçekten adamdır. istese onbinlerce euro aylıkla medyada köşe başı tutan bukalemunlara katılarak eski islamcı-kominist coctailine katılabilirdi.
    1 ...
  27. 345.
  28. militarist ekstrem bir solcu. neyin kafası bu anlamış değilim.
    0 ...
  29. 344.
  30. yazılmıştır eminim de mide bulandırır diye devam eden ad.
    0 ...
  31. 343.
  32. pkkyla alçak ilikşkileri alenen ortadayken, kılıçdaroğlunun onu savunmasına anlam veremedğim insan.

    edit: yandaş değil vatandaş olarak bundan kıllanmam tuhaf mıdır? neden eksileniyorum?
    2 ...
  33. 342.
  34. zamanında milliyetçi, atatürkçü, vatansever diye savunulmuş kişi.

    onu böyle anlatan, onu sevmeyenlere hakaretler yağdıranlar nerede şimdi? ya çıkın savunmaya devam edin, ya da biraz adam olun ve 'evet koyun olan, kandırılan bizlerdik' deyin. kaybettiğini kabul etmek böyle hamam böcekleri gibi deliklere kaçmaktan daha haysiyetlidir.
    1 ...
  35. 341.
  36. ulusalcı olarak geçinen ama "slm olsun kürdistan dağlarındaki kardeşlerime" diyen; bunu dediği halde bir kısım insan tarafından hala destek gören, ne olduğu ve kime çalıştığı belli olmayan garip adam.

    &feature=related ]
    0 ...
  37. 340.
  38. zamanla soyadını ne kadar iyi taşıdığına şahit olduğumuz toplum mühendisidir. onlar da olmasa bizim yarınlarımızı kim düşünür?
    0 ...
  39. 339.
  40. http://www.facebook.com/v...650592303145&comments

    (bkz: gülen hareketi pkk nın içini oyuyor)

    - bu adam bu gücü nerden alıyor, hayretler içerisinde izliyorum. peki ya onu izleyenler? orası neresi?
    1 ...
  41. 338.
  42. yasadışı PKK/Kongra-Gel terör örgütü lideri ile fotoğrafları da soruşturma konusu olan ve kamuoyunda kck davası olarak bilinen dava dosyası yargılandığı mevcut dava dosyası ile birleşti.

    (bkz: şimdi onlar düşünsün)
    1 ...
  43. 337.
  44. 336.
  45. tutuklu olarak yargılandığı davanın 1 nisan 2011'deki duruşmasında şu savunmayı yapmış yazar:

    "iSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESi BAŞKANLIĞINA

    01.04.2011

    Başkan Efendim,

    Maruzatım var.

    Cumhuriyet değişmiştir.

    Mahkemeniz çok zor bir durumdadır.

    "Ancien Regime" döneminde açılan bir davayı "yeni" rejimde sürdürmek zorunda kalıyorsunuz, bir karışıklık yaşıyorsunuz, sanıklar Mahkemenizi ve Mahkemeniz sanıklarınızı anlayamamaktadır. Bu anlayışsızlığı ancak tarih felsefesi içinde anlayabilirsiniz. Bu nedenle buradayım.

    Devrim ve Teori birbirine benzerler, her ikisi de bir alt-üst oluşu ifade ediyorlar. Teori, tersine çevirtir ve böylece gözlem ve olgular birbirine daha iyi oturtur, demek ki teori bir uyum kurucudur ve bir süt-liman olma halidir de diyebiliyoruz. Şöyle de söyleyebilirim, her teori bir devrimdir ve her devrim, bir teori olmaktadır.

    Halide Edip Meşrutiyet Devrimi Günü Mülk-ü Osmanî'de hiçbir suç işlenmediğini yazmıştı; buna "ihtilal Hali" ve "Teorik Durum" diyebiliriz. Hem bir alt-üst oluş ve hem de yeni bir huzur görüyoruz.

    Karşı-devrim de devrimdir. Buradaki analiz açısında aralarında bir fark görmüyoruz. Bu farksızlık teoremini, Marx'a borçluyuz.

    Şimdi yeni teori, ki aynı zamanda karşı devrim diyebiliriz, şudur; artık farklı bir rejimde yaşıyoruz. Ama biz eski rejimdeyiz, Fransa'da, 1789 hemen sonrasında "Ancien Regime" diyorlardı ve bu deyişi hala kullanıyoruz, artık Türkiye tarihinde bir "Ancien Regime" bulunmaktadır; biz ansiyon rejime mensubuz, fakat başka bir rejimde yaşıyoruz. Bu mensubiyetimiz nedeniyle Silivri'ye tıkılmış haldeyiz. Siz, ancien regime kanunları ile şimdiki rejimde bir mahkeme olmakla muhakeme edemiyorsunuz. Tek imkânınız, tutmak ve uzatmaktır.

    Başkan Efendim,

    Teori, ışıktır. Aydınlatıyor ve pırıl pırıl görüyoruz.

    Şöyle devam edebilirim; biz ancien regimde kaldığımız ve ancien regimde bağlı olduğumuz için suçluyuz. Tersinden de söyleyebiliriz, biz suçluyuz. Çünkü bağlıyız. Başka bir deyişle, eğer bir rejim değişikliği varsa, ki var, ceza kanunu maddeleri de değişmektedir ve şimdi "Cumhuriyet" zapt edildiği için yeni, büyük ve torba suç maddeleri icat edilmektedir, bu "eski rejime mensup" olmak ve "eski rejimi savunmak" suçudur. Suçumuz budur, suçluyuz ve buradayız.

    işte ulaştığımız "aydınlık" ve "açıklık" budur.

    Aydınlık, karanlıktır.

    Bu nedenle siz, toplanmış olanlara, suçlarını açıklayamıyorsunuz. Belki uygulamak zorunda kaldığınız bu torba madde henüz bilincinizde değildir ve bilemem; toplanmış olan ancien regime mensupları tarihlerde "kuyruk" tabiri de var, onlar da hala "ancien" olduklarını kabul etmiyor; biteviye "suçumuz ne" söyleyin, "suçumuzu isteriz" neyi bağırmaktalar, "bize suç verin" ya da "biz suç isteriz" diye gürültü çıkarmaktadır. Karanlık durum budur.

    Suç veremiyorsunuz.

    Sizler için üzülüyorum.

    Albay Göktaş'ın sorgusunu dinledim. Derin acı duydum, Clauswitz, savaşın tesadüf ve belirsizlikler dolu olduğunu yazmıştı, bu adı üzerinde "gayri nizami" savaştır, yazık, bir yüksek mahkeme başkanı, her tarafı gayri nizami olan bir halden, nizam ve keyfiyet çıkarmaya çalışmaktadır. Bir daire başkanı, özel harekatçı, pusulardan, tuzaklardan, öldürmekten, ölmekten, fırsat düşerse hala öldürme kararlılığından söz ediyor, içi yanmış, duymaz kulağı duyuyor, demans'a uğramış akıl harekete geçiyor ve bir Mahkeme, bitmez tükenmez soru ile ihlal edilmiş bir kural aramaktadır. Ceza için ihtiyacı var.

    Bunlara "muhakeme" diyebilir miyiz, Cumhuriyet'in zaptına ait sahnelerdir. Çok eleştirilen Yassı Ada'da benzerlerini görmemiştik, Mahkemenize saygım, Başkan Efendimiz'e sevgim nedeniyle, duruyoruz. Burada söz anlamını yitiriyor.

    Çok zor ve üzücü haldesiniz. Okuduğunu ve yetiştiğiniz kitaplarda ancien regime'e mensup olmak suçu yoktur ve ne yazık, yeni rejim görevliler olduğunuzu bilmiyorsunuz, söylemiyorsunuz. Söylemediğiniz kanun maddelerine göre yargılama yapıyorsunuz, Siz'in için üzülüyorum.

    Bu arada "Siz" diyorum, ancak Siz'i kastetmiyorum, ama yine de Siz'i kastediyorum, Beşiktaş'taki bütün savcılar, bütün yargıçları kastediyorum, terörle mücadele şubesinde tereddüdüm var, bir ayrım yapmıyorum. Siz, sizsiniz.

    Sonuçta ister devrim, isterse karşı devrim olsun, bu, Cumhuriyet'i zapt eden, alan, rejimin mahkemesidir ve biz Ancien Regime'in insanlarıyız. Toplandık, getirildik.

    Mesele şudur, Ancien Regime ceza kanunlarına göre biz suçsuzuz, bunu bildiğimiz için, güvenle, bize "suç verin" diyoruz. Bazen bağırıyoruz, bazen inliyoruz, "suçumu verin" diyoruz, "suçumu isterim" diye tutturuyoruz. Vermiyorsunuz. Bunun yerine Mahkemeniz, Balbay'a gazetecilik, Tuncay'a televizyonculuk, Levent Albay'a gerilla savaşı, ibrahim Şahin'e özel harekât dersi vermektedir. Aslında çok acı verdiğinizi bilmiyorsunuz. Üzüntü, büyüktür.

    Bu teoriye ilk önce burada ulaştım. Ve bu teoriyi, embryonic haliyle, Serdar Adil Saçan'ın sorgusunun akabinde, huzurda açıklamıştım. Teori, ilkel halindeydi, "iki devlet" var, "bir devlet diğerini yargılıyor" şeklinde sunmuştum. Tutanaklarda var ve henüz, Cumhuriyet zapt edilmemişti, o tarihte öyle düşünüyordum.

    iki ifade bu teoriye ulaşmamda çok önemli oldular. Birisi, Ankara'da , Yargıtay'da, Başsavcı ilhan Cihaner'in sorgusu idi, izledim, ikincisi huzurda Adil Serdar Saçan'ın savunmasıdır; savunmanın ekranda, belgelerle desteklenmesinden pek yararlandım. ikisi devlet memuru idiler; Ancien Regime'de sorumlu yerlerde bulunuyorlardı. Her ikisi de, "biz üst makamların verdikleri emirleri icra ettik" dediler. Saçan bunu belgelerle gösterdi ve Cihaner, bu noktada, pek ikna edici olmuştur. Verilen görevleri yerine getirdikleri için yargılanıyorlardı, burada açıklığa sahibiz.

    Saçan, hem yazılı emirleri ve hem de iddianamedeki suçlamaları ve yan yana gösteriyordu. Çok ikna edici olmuştur ve her iki sorgu-savunmadan benim çıkardığım sonuç şudur; iki devlet var ve birisi diğerini suçlamaktadır. Bunu, huzurunuzda ifade etmiştim; hem Cihaner, hem de Saçan yüksek memur oldukları için bunu çok açıklıkla görebiliyoruz. Ayrıca Saçan, bir cemaatin husumetini çektiğini ifade ediyor ve Cihaner de bir cemaat hakkında soruşturma yapmakla itham ediliyordu. ikisi de bir cemaat hakkında soruşturma yapmakla itham ediliyordu. ikisi de aynı ve artık pek bilinen cemaattir.

    Demek ki dava, iki devletin çatışması üzerine kuruludur; devletler arası bir savaş var, ilk formülasyonda muhtemelen, "paralel devletler" kavramına başvuruyordum. Şimdi bir tarafta "Ancien Regime" olduğunu görüyorum ki, hem tarihe hem de siyaset felsefesine daha uygun düşmektedir. Aradaki geçen zamanda, çatışma, Cumhuriyet'in zaptı ile sonuçlanmış durumdadır.

    Şubat 2011 tarihinde hem rejim değişmiştir ve hem de ilan edilmiştir. Artık bir Ancien Regime var ve biz mensubuyuz. Mensuplarının elebaşları burada toplanıyorlar, Bekir Ağa koğuşu dardır, Silivri'ye yeni hapishaneler inşa edilmektedir. Buradayız.

    Bir, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin görevli generallerinin yüzde onu hapse tıkıldılar. Şimdi Hasdal'dalar ve ingiliz işgali'nde hapse atılan paşalara göre çok çok fazladır.

    iki, Polislerin askerlik eğitim ve hizmeti dışına çıkarılmalarını, Polis Ordusu kuruluşunun tamamlanması şeklinde anlamak zorundayız. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin paralize edildiği sırada Polis Ordusu kuruluşunun tamamlanması, bir ikame operasyonunu gözler önüne sermektedir.

    Üç, Kadri Gürsel, 14 Mart 2011 tarihli yazısında bize şunu hatırlatıyordu: Şubat'ta Başbakan Erdoğan'ın sağladığı askerlik muafiyeti için kendisine teşekküre gelen Emniyet Mensuplarının "Emniyet teşkilatımız statükonun bekçisi değil, değişimin öncüsüdür, totaliter idarenin değil, ileri demokrasinin savunucusudur" dedi. Bu ifadeyi, Türk Silahlı Kuvvetleri iç hizmet kanununa ilgili maddesine bir nazire ve değiştirme adımı saymamız yerindedir.

    Dört, uzatılmış Şubat Ayı'nda "Odatv" operasyonu adı altında, basın ve gazetelere yönelik büyük bir tutuklama kampanyası gerçekleştirildi. Tutuklama yargıçlığına havale edilen 12 kişinin tamamı Silivri'ye gönderildi. Tutuklamalardan tamamı Fethullah Gülen'e şu veya bu şekilde, karşı yazı yazmış veya konuşmuş kimselerdi. Bunlar arasında ben de vardım; ben daha çok Fethullah Gülen Hareketi'nin cehepe içine sızmasını açığa çıkarmaktan suçlu idim.

    Beş, Şubat Ayı'nda daha önce tutuklamakla birlikte sağlık nedeniyle hastanelerde kalan, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Prof. Dr. Mehmet Haberal, Levent Ersöz Paşa ve bu arada daha önce tutuklanmakla birlikte bihakkın tahliye edilmiş Prof. Dr. Y. Küçük, Silivri'ye kondular. Bu, Cumhuriyet'in zaptında şiddet ve gösterişe tanıklık etmektedir. Bir kutlama da diyebiliriz.

    Bunlara, bir de, M. Balbay, T. Özkan, D. Perinçek'in de aralarında bulunduğu bazı tutukluların koğuşlarından alınarak hücrelere konulmasını ekleyebiliriz. 28 Şubat'ta başlamıştı; bir yanıyla, 28 Şubat Muhtırası'na cevap olarak düşünebilirim, kurban kesiliyor ve diğer yanıyla da Cumhuriyet'in zaptının kutlanması sayabiliriz. Ancien Regime mensuplarına şiddet uygulanmasının örneklerie, tarihlerde, çok rastlıyoruz.

    Bizim tutuklanmamız sırasında Cumhuriyet'i eline geçirenler, şu suçları icat ile uyguladılar.

    Bir, bir kitap yazılmasına yardım etmek ve hatta teşvik etmek,

    iki, müstear isim kullanmak,

    Üç, "Ergenekon" adı verilen davaları eleştirmek ve eleştirmelerin sayılarının artmasına çalışmak,

    Dört, Yalçın Küçük'le konuşmak,

    Bunlar iddia makamındaki gazete ve televizyonlarda en çok yazılan ve söylenen temalar oldular. Çok kısaca üzerinde durmak istiyorum.

    a. 14 Şubat tarihinde Odatv operasyonunda, Soner Yalçın ve arkadaşlarının gözaltına alındığında, CNN'de bir Taraf muhabiri konuyu açıkça dile getirmişti. izleyen günlerde, ben, her şeyi ve bu arada Odatv'yi yönetmekle suçlandım. Tutuklandım.

    b. Ahmet Şık, yazacağı veya yazdığı kitaba yardım aldığı ve Nedim Şener yardım ettiği için tutuklandılar.

    c. Sait Çakıri Sadi Çakırhan ve Coşkun Musluk, Emre Özsuda, adlarını aldıkları için önce bir kısım matbuatta suçlandılar ve sonra bu iddialarla birlikte sorgulandılar, tutuklandılar.

    d. Benim "şeytan" olduğum ve her işi yaptığım hep yazılıyor ve televizyonlarda program ile dizi yapılıyorum. O kadar öyle ki hem "şeytan" olduğuma ve hem de her işi yaptığıma inanmaya başlıyorum.

    Artık kendimi "dava mankeni" olarak görüyorum. Her davada varım.

    Sonuç mu, "yeni" rejim, çok eskiden ve ülkeyi "cahiliye" dönemine indirmektedir. Burada sadece yeni ceza maddeleri değil, ülkeyi çökertme ve yönetimi bilgisiz bir ekibe verme kararlılığı buluyoruz.

    Her ülkede bir kitap yazan, yardım ve teşvik almaktadır. Yaşar Kemal, Demirtaş Ceyhun, Server Bedi, Taha Kıvanç adında hiçbir insan dünyaya gelmemiştir ve bunlar sonradan uydurulmuş isimlelerdir. Bir insanla konuşmayı suç saymak, dinsel bir haldir ve "şeytan" demektir. işte mahkeme budur.

    Başkan Efendim,

    Bitiriyorum. Kimleri yargılıyorsunuz, bunu göstermek istiyorum. Burada Mustafa Özbek vardı, her Cuma konuşuyordu, köylü ve işçi olduğunu ve Türkiye'nin en büyük sendikacısı haline geldiğini anlatıyordu. Şöyleydi veya böyleydi, fakat, tek sözcükle başardı.

    Levent Göktaş'ı yargılıyorsunuz. Yakın zamanda en çok madalya alan subay olduğunu biliyoruz. Başardık.

    Arkama dönüyorum, Mustafa Balbay, orta tabakadan bir ailenin çocuğu, yükselmiş ve genç yaşında, Uğur Mumcu'nun sütununu almış, çok hızlı bir yükseliştir. Net bir şekilde başarıdır.

    Son olarak Tuncay Özkan'ı alıyorum, bu kadar genç yaşta Kanal D ve/veya Show TV'yi yöneten bir başkası var mı; başarı örneğidir. Yazı yazdı, televizyon kurdu, hepsini genç yaşta yaptı ve sonunda buraya geldi. Burada kalması Siz, Mahkemeniz, bu ülkenin en başarılı insanlarına yaptıklarını yapmaktan alıkoymak için buradasınız.

    Biz ise ancien regime mensubuyuz.

    Cumhurbaşkanlığı makamında A.Gül Beyefendi var. Dosyalarımızda, Genelkurmay eski Başkan Yaşar Paşa'nın ingilizce bilmediğini söylediği kayıtlıdır. Ben de çeşitli TV programlarımda bunu ileri sordum ve kanıtladığımı sanıyorum. Yurtdışında uzunca zaman kalmıştır, ingilizce bilmemektedir.

    Başbakanlık makamında T.Erdoğan Beyefendi oturuyor ve ben yıllardı üniversite diplomasını görmek istiyorum. Göremiyoruz.

    Cumhuriyet zapt edilmiştir. "Yeni" Reji, demek ki çok eskidir ve başarılı cumhuriyetçilerin tasfiyesine çalışmaktadır. Buna Mahkumdur ve Siz, Mahkemeniz işte buradasınız.

    Biz Ancien Regime'e bağlıyız ve mensubuyuz. Saygımız var.

    Başkan Efendim, hürmetlerimi sunuyorum.

    Sanık

    Yalçın Küçük"

    http://www.odatv.com/n.ph...clar-icat-oldu-2304111200
    1 ...
  46. 335.
© 2025 uludağ sözlük