öss’ye gireceğim muhitte yalvar yakar telefonumu bırakacak bir kişi, dükkan aradığım anlardı. uzun yıllar geçti ama hala arada hatırlar ciğerlerimi dağlarım.
Sanırım bu an. Yalnız olmaktan şikayet etmiyorum ama şu an ağlamaktan acayip şişen gözlerimi gördükçe içim bir tuhaf oldu. Ne kadar iyi , pozitif yaklaştıysam o kadar yalnız kaldım. Ben çizgimden şaşmadım ama Artık yoruldum.
Eve girince ben geldim diye bağırınca sen geldin diye mutlu olan kimsenin olmadığını anladığın an.
Sabah kalktığında üstünün açık olduğunu fark edip gece kimsenin senin üstünü örtmediğini çünkü yalnız olduğunu fark ettiğin an.
Doğum günü pastasının mumlarına tek başına üflediğin, etrafın kalabalık doğduğun halde tek ölecek olduğunu anladığın an.
Kapının önünde zile bastığında kim o diyen birinin olmadığı gibi benim diye cevap verince onun sen olduğunu ve başka bir şey sormadan kapıyı açtığı anı yaşayamayacağını düşündüğün an.
lif kısadır ve lifin iki ucunu tutarak sırtınızı lifleyemezsiniz. lifleyecek kimse yoksa yalnızsınızdır. eğer lifleme potansiyeli olan kişi sizi liflemeyi reddediyorsa yine yalnızsınızdır.
hayatınız adına güzel kararlar alırsınız mutlusunuzdur ve düşündüklerinizi biriyle paylaşmak istersiniz. ama kimse yoktur yanınızda. koyar be yani koyuyor bence.
Yemek yapmaya üşenip atıştırmalıklar ile öğünü geçiştirdiğin anlar sayılabilir. Bir de dinlediğin bir şarkıyı bak bu güzelmiş deyip dinletecek birini bulamamak addedilebilir.
açık ara farkla sırta krem sürülmesi gereken andır. ikincisi ise yataktan çıkamayacak haldeyken ve evde alka seltzer yokken eczaneye gidecek kimsen olmamasıdır.