bugün

yalvarma, aşırı isteme, yakarma, dua etme.
Susmayı biliyorsun, sevgilim,
Gülümsüyor bana çıplak dudakların.

Bir umut - kendini
açan bir ruh gibi-
Döneniyor dudaklarında,
Biçim alıyor ve düşüyor.
Derinliğine, derinliğine
inmek isterdim - hükmeden,
Kızaran yumuşaklık -
Serin teninin, teninin dehlizlerinin.

Bu öpüşle, bu öpüşün altında
Seni arıyorum, seni istiyorum tepeden tırnağa.
Gerçek, mutlu, çıplak,
Parlak ve avutan.
Karanlığın en uzak köşelerine
Terkedilmişliğe karşı bir avunma,
Bolluğun avunması
Sonrasızlığa karşı çıkan.

Susmayı biliyorsun, sevgilim,
Gülümsüyor bana çıplak dudakların. *
Camille Claudel'in (bkz: L age Mur) adlı heykelinin bir bölümünü teşkil eden, ancak bağımsız da çalışılmış ve orjinal ismi "Implorante" olan yakaran kadın figürü.
görsel
ulu tanrı!

gün batıyor, sevgili korkun gönlümde doğuyor. kumral akşam bana sessizlikler içinde büyüklüğünü fısıldıyor... bu alaca karanlıklar arasında bir kulun, dilmaç kullanmadan, öz bilgisiyle sana diller dökmek istiyor... ödünç giyim almadan, kendi çaputlarıyla karşına çıkmak diliyor.
onun yalvarışlarını dinlemez misin?

kanadı incinmiş, karnı acıkmış bir serçenin ötüştüğünü anlarsın! boynu bükük, benzi uçuk bir çiçeğin istekçiğini duyarsın... bugün ben bir türk'ün, yıpranmamış, sesini birinci olarak sana eriştirmek isteyen suçunu bağışlasan gerektir.

bilmeden yaptıkları suçları varsa dünkü emeklerine bağışlamaz mısın?... bağrı karalarını bugünkü gözyaşlarıyla yıkmaz mısın? yürekleri karardıysa, eşiğinde yerlere sürünen alınları aktır, yüreklerinin karaltısını aydınlatmak, düştükleri uçurumdna bileklerini tutmak, onşarı doğru yola getirmek sana güç değildir. ey ulular ulusu!... güç değildir!
şimdi önünde çıplak gönlüyle kekeleyerek söylenen bu kulun bütün yurttaşlarıyla bir yargılayıcı bakışının yoksuludur. ey büyük tanrı!
sen yine onları unutma! sen yine onları esirge!

bak! sızan göz yaşlar ne ağlıyor?
sızan yürekler ne inliyor?

ahmet hikmet müftüoğlu - çağlayanlar *
geçen geceye geçen günlere inat yaşamak istiyor içimdeki sevgi

her gün bir başka umut

vira bismillah diyen balıkçılar misali atıyorum ağımı

bir kere sesini duymak için türlü bahaneler uyduruyorum ve her zaman ki gibi yararımdan çok zararım dokunuyor!! sorun kimde? sende mi? bende mi? bilemiyorum..

ne önemi var ki sultanım? en büyük ilaçımız olan zaman aslında en büyük düşünmanız da aynı zamanda biliyorsun

bilinmezlikle dolu saatler, günler adeta insanın içini kemiriyor pehh kemirmek ne kelime içimde bir yamyam var sanki!

ne kadar dayanır bu aşk vazgeçilmezim sence?

bu sorunun yanıtını sadece sen biliyorsun

ahh şu mesafeler yok mu? insanın elini kolunu bağlayan

hani doktor der ya "hastanızı alın evine götürün burda bizim yapabileceğimiz bişey kalmadı son günleri huzurla yaşasın" hani koca koca adamlar çaresiz kalır kanun kadar zenginsindir ama peş para etmez! işte aynen öyle hayatımın anlamı...

günler günleri kovalıyor gündüzleri çok hızlı geceleri çoook yavaş ve acılı ilerliyor

hani ahmet kaya'nın dediği gibi "yaşasak mı ölsek mi karar vermek zor"
kuluna bırakma sen al canımı!
nihal atsız şiirleridir.

yakarış-ı

anlamayız hayatı felsefeyle, ilimle;
hayat çelik ellerle atılan zar olmalı.
rahat yatakta ölmek acep olmaz mı çile?
kanlı sınır boyları bize mezar olmalı.

aşık nasıl bulursa iç açan bir serin su
sevdiği bir güzelin som yalaz dudağında,
sönecektir bizim de gönlümüzün tamusu
tanrıların gezdiği yüce tanrı dağında.

tanrı dağı! tanrılar, tanrılaşanlar dağı!
orda on üç asırdır bizi bir gözleyen var.
savaş türküleriyle aylı kızıl bayrağı,
kefensiz ölülerin ruhunu özleyen var.

ulu tanrı! kür şad'ın yenilmeyen ruhunu
yüce tanrı dağında biraz daha barındır!
geleceğiz yakında! yarın bütün oralar
demir bileklerdeki çelik kılıçlarındır.

tasa mıdır yakarsa bir kurşun kalbimizi?
ne çıkar süngülerle delinirse bağrımız?
bu kurşunlar, süngüler öldüremezler bizi,
belki diner onlarla ezeli kalp ağrımız.

gözümüzde bir hasret parlayarak düşünce,
toprak ana elbette bize açar kolunu.
onun kadar düşünmez bizi hiçbir düşünce,
kendi koynunda saklar can veren her oğlunu.

yurt ve şeref uğrunda sen seril de toprağa
varsın hiçbir dudakta anılmasın er adın!
kan sızarak göğsünden huzuruna varınca
ıztırabı dinecek belki o gün kür şad’ın.

gam mı ceylan gözlüler bizlere yar olmasa?
yeter ki kılıçlarla süngüler yar olmalı,
rahat yatakta ölmek sanki değil mi tasa?
savaş ve er meydanı bize mezar olmalı

yakarış-ıı

bir gün olur, elbette eski beğler dirilir;
yine kılıç kuşanır tarihteki paşalar.
yine şanlar alınıp nice canlar verilir,
yiğit akınımızdan yine dünya şaşalar.

"türk tarihi" denen kahramanlık şiirini
yeniden yazmak için harcayacağın kandır.
mısraların içinde en güzel ve derini
batıda "niğbolu", "doğuda" çaldıran'dır.

yine batılıların üçüncü kosova'da
topraklara sereriz, bir değil, birkaçını.
çekilince kılıçlar yeniden haçova'da
param parça ederiz cermenliğin haçını.

yine ufka açılır şanlı korsanlarımız,
bir türk gölü yaparlar akdeniz'in içini.
acı acı gülerek bu gün susanlarımız.
yarın rezil ederler romalı'nın piçini.

genç fatih'in ordusu yine tekbir alınca
söndürürüz kafirin meryem ana mumunu.
haritadan sileriz tuna'ya at salınca
ulah'ını, sırb'ını, bulgar'ını, rum'unu.

gövdesini elbette döndürürüz kalbura
bir geçerse moskof'un elimize yakası.
çanakkale önünde yine kopar bir bora
süngümüzle bozulur ingiliz'in cakası...

yiğit harbiyeliler! öğrenin dersinizi:
kahraman göz kırpmadan düşmana saldırandır.
vazifeniz: kanije, silistire, pilevne,
niğbolu, kosova, malazgirt, çaldıran'dır.

yarın yavuz dirilip bize buyruk verince
kızgın kum çöllerini yeni baştan aşarız.
kanlarımız sebildir; akıtarak hepsini
belirsiz mezarlarda anılmadan yaşarız.
ikinci kısmının son dörtlüğü çok anlamlı olan atsız şiiri.

yarın yavuz dirilip bize buyruk verince
kızgın kum çöllerini yeni baştan aşarız.
kanlarımız sebildir; akıtarak hepsini
belirsiz mezarlarda anılmadan yaşarız.
https://www.youtube.com/w...M3tjeR2PzxgtAzaWUP2GfephO

bu ne güzel sestir böyle. bu ne güzel şiir.

şiire anlam katan bir sesle okumuş.

ve bu arkadaşın başka bir şiiri daha söz konusudur. gerçekten şiirleri içten okumakta. tebrik edilesi.
Dişi yakarış adlı Şahan Gökbakar programını akıllara getiren sözcük. .