bugün

Cem Yılmaz bu filmi ile tarzını iyice netleştirmeye başladı diye düşünüyorum ayrıca filmlerinde istediği oyuncuyu rahatlıkla oynatabileceği açıkça belli oluyor.
Özellikle Zafer Algöz'ün performansına hayran oldum bana fena halde rahmetli Ali Şen'i hatırlattı,Demet Evgar'ı daha önce sadece Emret Komutanım adlı diziden bildiğim için tereddütlü yaklaşmıştım ama beklediğimden daha iyi bir performans sergiledi.
Küfür olayına girmiyorum çünkü bu konuda söylenenler vede eleştiriler bana samimi gelmiyor.
Film içindeki mimik ve yüz ifadelerini dikkatle takip etmek gerek,gerçekten çok hoş sahneler var.
Herneyse sonuç olarak Cem Yılmaz yine güzel bir film kotarmış ikinci bölümünü sabırsızlıkla bekliyorum.
konusu güzel olan esprileri ince olan film.
geleceğe dönüş film serisini anımsatan cmylmz yapımı filmdir.
iyi ya da kötü denilebilecek bir film değil. idare eder işte. en iyi espri on dakka ara espirisiydi. kfc amblemiyle ilgili espri gibi fazla kişi tarafından anlaşılmayacak şeyler de var. tabii ki gidince pişman olunmaz.
cem yılmaz'ın filmlerini ve yahşi batı'yı şöyle bir kısaca gözden geçirelim :

cem yılmaz bu filminde özgün bir hikaye sunuyor bize. ynai türkler uzayda, türkler taş devrinde muhabbeti değil bu. Zaten hiç bir zaman böyle bir muhabbeti cem yılmaz yapmadı. o filmlerinin altı hep doludur. cem'i biraz takip eden beyanlarını okuyan bunu çok rahat anlar.

bu arada cem yılmaz türkiye için film çekiyor. dolayısıyla tarihi bir filmde türk kültürünü işliyor. şimdi türk kültürü deyince çoğu kişi " çok küfürlü bu mu bizim kültürümüz " hayır elbette değil, ancak gerçek şu : bizim espiri anlayışımızın küfür ile organik bir bağı var. filmde komik olan şey küfürler değil, küfürlerin çıkmasına sebep olan durum. dikkatinizi çekerim. durum. biraz mizahtan anlayan, karikatür kültürü olan adam bunu anlar.

g.o.r.a , a.r.o.g bize türk sinemasının neler yapabileceğini gösterdi.

g.o.r.a absürd bir komedi filmi olabilir ama sonuçta bir komedi filmi. her türlü absürd durum yaşanabilir. absürd durum zaten çoğu komedinin kaynağıdır.

her şey çok güzel olacak'la birlikte basit insanların dünyalarına götürdü bizi. hayattan kopuk bir hikaye değil tam tersine bağıntılı bir hikaye koydu ortaya.

a.r.o.g ise g.o.r.a 'yı bir adım ileri taşıyan, senaryosu itibariylede g.o.r.a'yı aşan bir film olmuştur. cem yılmaz'ın ustalıkla senaryolarının içine yerleştirdiği göndermeleri ve felsefeleri anlamak için biraz okur yazar olmak gerekiyor. onları anlamayıp filme, sadece komedi olarak kötü diyorsanız haksızlık ediyor olursunuz yani mantarlarsınız. örneğin hokkabaz'a komik değil diyenler... hokkabaz zaten bir komedi filmi değil ! cem yılmaz kendisi söylüyor.

ayrıca yine cem yılmaz, yahşi batı için " düşündüğümüz en son şey filmin komik olmasıydı " diyor. bu beyanıyla birlikte izleyiciye bir göz kırpıyor. ben bir şey yaptım, sizin için yaptım, ben recep ivedik yapmadım. emek verildi, set kuruldu, dönem çekildi, sen en iyisine layıksın diyor. Bunu filmin jeneriğinde anlıyorsunuz !

kısacası cem yılmaz, her şey çok güzel olacak, g.o.r.a , hokkabaz, a.r.o.g, yahşi batı ile türk sinema tarihine adını yazdırmıştır.

not : filmi izlemek için " korsan " yollara başvurmak hoş karşılamadığımız bir harekettir. böyle film korsan alıp izleyerek cezalandırılmaz. sinemaya giderek ödüllendirilir.
güzeldi, güldürdü. ince detaylar bolcanaydı. dikkatle izlemek gerekiyor bu sebeple. ayrıca gizli fotoğraf çekimine bayıldım.
hiç kimse kötü mötü demesin,adam yapmış.seti kostümleri herbişeyiyle güzel olmuş ellerine sağlık,kötüleyenler becerebiliyorsa yapsın bakalım böyle bi film.bu kadar seyirci ve gişe hasılatı getirsin bakalım becerebiliyorlar mı acaba.senaryo gayet iyi yazılmış,gayet eğlendirici ve kahkahalar atmama sebebiyet vermiş bir film.aradaki ince esprileri anlayanlar zaten filmde kahkahalar atmıştır eminim ayrıca küfürlerde yerine göre gayet iyi olmuş.filmde konu şöle bu böle mesaj yok vs vs diye eleştiri yapanlar var tabi ki.ama unutmamak gerekir ki zaten her gün kötü haber aldığımız her yerden zam fışkıran vergilerin cebimizi yaktığı vs vs dolu ülkemizde birde filmlerden mi mesaj bekleyeceğiz.çoğu film yeterince mesaj veriyor.mesaj almak için film izleyen kitleler buyursun o filmlere gitsinler.biz ara sırada olsa eğlenmek,gülmek,kafamızdaki, hayatımızdaki sorunları unutup kendimizi sorunlu dünyadan soyutlayıp dilediğimizce eğlenmek istediğimiz filmler izlemek istiyoruz.bu doğrultuda cem yılmaz bizi eğlendirip güldürmeyi ve sorunlarımızdan dertlerimizden 2 saat kadarda olsa uzaklaştırmayı başarabilmiştir.tebrik ediyorum.recep ivedik filmi içinde aynı şey geçerli,güldürüyor mu evet.eğlendiriyor mu evet.neden her fimde mesaj yoktu toplumsal bi mesaj vermedi şöleydi böleydi diye dert yanarlar eleştirirler anlamam,madem beğenmiyorsun izleme gitme.bok atıp insanların kazançlarından neden kısıyorsun.yine söylemek istiyorum ki,filmde mesaj bekleyen insanlar lütfen mesaj veren filmlere gitsinler bu tür filmler çok fazla.
arog'un gora'nın da önüne geçen filmdir.
yardı be abi...
cem yılmaz'ın en yaratıcı filmi denebilir.. özellikle işin yoksa on dakika ara muhabbeti çok akıllıcaydı..
olayın güldürme kısmı kesinlikle küfür üzerine falan değildi. çok güzel ince ayrıntılarda saklanmış, güzel dokundurulmalar yapılmış. ancak izleyici nasıl bir izleyiciydi anlamış değilim. kelebek kısmında çok yarıldım hala yarık yarık dolaşmaktayım. ancak onu da kimse anlamadı. sonuç olarak tebrikler cem yılmaz. devamı iple çekiyoruz.
cem yılmaz' dan son model bir film. özellikle gora ile yükselttiği çıtanın ardından recep ivedik gibi bir filmin kafadan üçleme olarak sinemalara yansıyacak olması ve insanların "hadi lan cem işe bakalım, bak şahan en çok buraya kadar tutturabildi" söylemlerini iplemeyecek bir tip olmasına rağmen birde arog'la beklenileni yakalayamayınca -ki kendi de böyle düşünüyo büyük ihtimalle- en gıcırından en afillisinden birşey yapması farz olmuştu. ve söyliyim yapmışta. he nerden kapıldın arog'un onun da içine sinmediğine derseniz spoiler de belki bi ampul yakabilirim emin değilim. bu arada cem yılmaz'ı gözümüzde ister istemez büyütmemizden büyük şeyler bekliyor olmamızdan "wouvvv CEM YILMAZ" * istiyoruz ki koltuğa oturalım gülmeye bir başlıyalım sonuna kadar, ama yok öyle olucak gibi bir iş değil. bu iş de o kadar kolay değil. zaten bu yüzden de bence büyük bir risk alarak beklentileri düşürmek adına ki çok önemli ve etkili bir yöntemdir beğeni oluşturmada, fragmanları can çekişir cinsten yapmakta. fragmana göre izlenmez zaten cmylmz filmi. cem yılmaz yaptığı için gidiceksin. genel olarak beğeniyorsan güvenip şansını deniceksin.

gelelim spoiler içinde kalan bölüme ;

******************************
***************************
***********************
--spoiler--
öncelikle şunu söyliyim, filmin başlarında çok can alıcı bir cümle geçiyor. tam olarak hatırlamamakla birlikte "insanın anlattığı karşısındakinin anlattığı kadardır". bu cümleyle hem bir yük altına giriyorsunuz, gülmüyorum o halde malım, anlamıyorum ya da cok cok keh keh gülüp ben anlıyorum sen anlamıyon mu len andaval tribine girebiliyosunuz. esasen bu cümle cem yılmaz'ın "ben ne yaptığı mı biliyroum buna inanıyorum e anlaşamıyosak eğer sorun filmde değil ikimizin iletişiminde" deyişi manasına da gelebilir. ya da film başlarken dahi beklentileri düşürme gayreti. film çok sağlam esprilerle sizi güldürerek başlıyor. bi ondakka ihtiyaç molası verelim' e kadar olan bir sürede ise neredeyse hiç gülmüyorsunuz. oralarıda hikayeyi bütünleştirmek adına izliyorsunuz. adama da kızamıyosunuz ne yapsın adam o bölümler olmadan olmaz. sonra ikinci yarı başlıyo, siz de ikinci yarıyla birlikte gülmeye başlıyosunuz ve hiç durmuyosunuz. durdurmuyo çünkü. hatta film bitip ışıklar açıldığında ekran görünmez haldeyken bile oturmaya devam edip kısa özel çekimleri izliyosunuz. naçizane tavsiyem filmin başka salonlarda başka insanlarla en azından bir kere daha izlenmesi. zira bir " benim sünnetimde dansöz oynatmışlardı o gün bugündür sevmem" esprisini salonda kimse anlamayınca bir tek gülen siz olmayın diye kendinizi sıkmak zorunda kalabiliyorsunuz. ya da sadece bir küfür duyduğunda gülen, sanki sırtında zemberek varmışta kuruşmuş gibi davranan insanlardan kaçmak adına sabahın köründe falanda izlemek bir yöntem olabilir. ayrıca madem spoiler şunu da söyliyeyim tam olsun. atın zikinde kelebek yaşar gibi yaşamak mottosu, kelebeği yakalama, bakmak ile görmek arasındaki farka dem vurma en güzel enstantanelerdendi. son olarak açılıma yapılan göndermeler, kızılderililer ile kardeş yaşama esprileri vatanseverlik falan inceden üstünden geçilmiş enteressan olmuş. ayrıca televizyonda bu ney laaaaaaaan! dedirten cola turka reklamlarına rağmen filmde bu iticilikten hiç eser olmaması şahane bir durum. güldük eğlendik, teşekkürümüzde bu olsun o halde.
--spoiler--
baştan sona güleceğim, kopacağım diye düşünen varsa gelmesin. gösteri değil bu kardeşim, film! cem yılmaz'ın en başarılı filmi olmuş açıkcası. birinci bölüm biraz sıkarken ikinci bölümde tadınız yerine gelir.
ince ve anlık espirilerle dolu, stand-up havasında yazılmış bir senaryosu var. Doğaldır, Cem Yılmaz'a ait. Ama bir sinema filmi, özellikle de komedi filmi gibi değildi. Anlık skeçlerle, küçük göndermelerle gül-geç espirilerle dolu. Genele bakınca çok boş. Güldürüyor. Anlayabilenlere özel espiriler çok fazla. Kurgu, filmin tamamına bakılınca çok kopuk. Saçmalıklarla dolu. Yağlı güreş falan... Yok ebesinin avize kristali. Filmin en bomba espirisi antrakt öncesi *işin yoksa 10 dakka ara espirisiydi.

Anlaşılan Cem Yılmaz sinema sektöründen güzel kar ediyor. Bence daha çok çalışması lazım.
benim için; sosyal çevre, sevgili seçmede çok önemli bir filmdir. şöyle ki; filme şahıs götürülür, eğer filmede ki ahanda espri diye göze sokmak yerine göndermeli esprilere gülüyorsa o insan candır, arkadaştır, dosttur, niyetlenilirse sevgilidir.
(150 kişiyle izleyip 8-9 kişi güldük. arkadaşımı bulmuşum ben.)
Cem yılmaz'a gelince; hani anlatıyorduk ya şöle dedi herif yarıldık diye aklımızda kaldığınca, hadi bu filmde ki esprileri anlatın; karakterleri tanıtmakla başlayın, sonra ortamı mevzuyu sonra hareketi ki birde karşıdaki anlasın diye bekleyin. anlatılınca olmuyor izleyince var o tat diyen cem yılmaz, yapmış en sonunda. ee tabii sonda yapıcaktı ilk başta yapsa bu kadar gişe olur muydu? süperdi film, zaman buldukça izleyip zeki hissedicem kendimi.. guns and roses'a, at kelebek muhabbetine, chuck göze sokulmadan ilk sahnedeki tepkisine, jack daniels'a, brockback'li chuck berry'ye, yakari'ye, Pontiac'a, barış çubuğu hayallerine, atlara fısıldayan adam'a..gülen dostalara selam olsun..
ikincisi izlenecek filmler kategorisinden.
beğenmeyen insnalar daha ne bekliyor dedirten film.Bu adam akıllı,zeki ve komik.Nerde nasıl küfür edileceğini nasıl şaka yapılacağını hangi rolde kimi oynatacağını iyi biliyor.Daha ne beklenir ki? dedirten en güzel CY filmi.
cem yılmazın yeni recep ivedik tarzında bol bol argolu bir filmi eğlenceli olabilir ama ahlak yapısını bozmakla birlikte recep ivediğe özenti var.
ismi avatar bütçesi de 500 milyon dolar olmadığı için beğenilmeyen, kötü film (!). hatta o kadar kötü ki, jeneriğinde salondan çıktım allah inandırsın, filmi bile bekleyemedim.
aşağıda biraz spoiler bulunur. kısaca özetlemek gerekirse güzel film. gidin yani...

--spoiler--
tipik cem yılmaz komedisini de aşan esprilere sahip film. prodüksüyon sağlam bir kere. güzel mekan, giysiler, falan... ayrıca film genel kültür seviyesine göre güldürüyor. bazı esprilerde salonda sadece siz gülerseniz şaşırmayın. albay sanders, johnnie walker esprileri güme gidebilir. jack daniels'e belli ama... daha bir çok güzel sahne var tabii. filmde boş bulduğum tek sahne cem yılmaz ve demet evgar'ın karşılıklı kanto yaptıkları sahneydi. ikincisi çekilir mi bilmem ama daha güzel olma olasılığı düşünülerek çekilmeli bence... "istiklal marşı okuyan küçük kızlar" mesajı da ayrıca güzeldi. oxfordda okuyan kızıldereli adam zaten on numara... gidilmesi gereken ender türk komedi filmlerinden biri.
--spoiler--
trenci jack esprisini filmden çıkıp eve giderken otobüste anladığım, sıkışık metrobüste bana kahkaha attıran filmdir. cem yılmaz arog için "filme dekoderle gidilmesi gerekecek, çok fazla ince espri var" demişti. kastettiği film aslında bu olsa gerek.
son söyleyeceğimi en söyleyeyim;
türk komedi ve taşlama tarihinin mihenk taşıdır. arog'da kaybettiği kanları aralıksız kahkahalarla bünyesine tekrardan zerk etmiştir. çıtayı düşürüp sonra artırmak bu adamın elinde artık bu fazlasıyla belli.
küfür varmış. efendim küfür var. hayatımızda hep var zaten. küfürün vites artırma metodu olduğunu hala anlayamayan bezelye beyinliler de var. götürme kardeşim çocuğunu filme. özel dadılar hocalar tut malikanende çocuk küfür duymadan büyüsün.
bu arada bir zafer algöz izledim ki... vahi öz-ali şen kırması kayseri şiveli şerif... bu düşünce bile başlı başına piçlik, zeka pınarı. zafer algöz de hakkını vermiş vesselam. filme yüzde 300 ila 400 oranında bir katkı yapmıştır ki sırf konuşmalarına bile gülerken gözlerimden yaş geldi. hele şu düello sahnesinde ''şingci seni götüngden zımbalayacaaam'' dediği sahnede gülerken şuurumu kaybettim adeta.
bir parantez de uğur polat'a açayım. o nasıl sağ gösterip sol vurmaktı.
filme dair düşülecek çok süper espriler var tabiki. apaçi adlı şiiri okuyan kız, rüzgarla savrulan ve dur diyince duran çalı, şerbet güğümüyle kola dökmesi.. insanı komaya sokar bunlar - tabiki önyargılarınızı girişte askıya asarsanız-. 10 milyona sizi bu kadar güldürecek başka kul evladı çıksın söylediklerimin hepsini yutmak da benim boynuma borç olsun.
amerika'ya giydirilen sahneler de parıldadı filmde. ama cem yılmaz şu kadroyu değiştirmeli artık bu filmle zirve yapmışken.
esprileri güzel, komik bir cem yılmaz filmi. ***

(bkz: yakari)*
filme giripte dışarı çıkmamak için sadece zafer algöz'ün eşsiz gayseri şivesi sayesinde filmin sonunu görebildiğimiz kötü bir cmylmz filmi..
bir ara neredeyse sinan çetin filmi zannettim o kadar kötü..
gora, sonra arog ve en sonunda yahşi batı. (hokkabaz biraz daha farklı tarzda olduğundan onu katmadım) cem yılmaz çok iyi başladı, kötüye gitti ve gitmeye devam ediyor.

gora, esprilerini cıkardıgınız zaman bile, "nasıl kurtulacak ?", "bu ışıklı herif kim lan ?" gibi sürükleyicilik unsurlarıyla ve tam oturmuş giriş-gelişme-sonuç triosuyla tam olmuş bir filmdi, aynı zamanda komikti ve böylece türk sinemasının en iyi 10 filminden biriydi.

arog ise yine komikti ama bu sefer giriş uzun gelişme uzun sonuç 1 dakika sürüyor, konu sadece "lan işte güldürücez, konusuz da olmaz, böyle bir şey uyduruverdik" tarzında sallamasyon bir şeydi. ama komikliği sayesinde güzeldi.

yahşi batı ise iki aşamadan da sınıfta kalmış durumdaydı bence. giriş-gelişme-sonuç yine oturmamış. filmin ilk yarısı bitiyor, daha olayın nereye bağlanacağı belli değil, ana karakterlerin adını bile bilmiyoruz. konu desen oldukça basit, herkesin kolaylıkla tek oturuşta aklına gelebilecek "bir elmas var, çalınıyor, onun peşine düşerken maceralar falan" gibi bir kurgusu var. e haliyle eğer böyle baştan savma bir kurgun varsa, güldürmeyi amaçladığın düşünülür. ama filmde komedi açısından da pek bir şey yok. gora ve arog'da bir çok sahnede kahkahalardan karın ağrılarına gark olan ben, yahşi batı'da bir kaç sahnede "eheh" demiş olmam dışında gülmedim neredeyse. ha eğer "bufalo taşağı dedi lan haahahaha" diye güldüyseniz, ne bileyim gidin jojo tv falan izleyin, bi 5-10 sene sonra başlayın sinemaya gitmeye.
cem yılmazın türk sineması için kült olacak filmler arasına girecek filmi.

emek var ortada dedirtiyor nedense emek olan şeylere hep çamur* atılıyor. bunun sebebini anlamıyor kendisi. daha ne yapması geriyor bu adamın acaba bizlere filmi beğendirmesi için?

küfür oluyor vay küfür ettin, küfür olmuyor vay çok durağandı, ...vs vs

adam en üst düzey filmlerin kalitesinde bir film çekmiş. platolar kurulmuş, kostümler alınmış, figüranlar bulunmuş paraları ödenmiş, oyuncular harika oynamış, kurgu, jenerik, senaryo, herşey harika ...

zevkler ve renkeler tartışılmaz tamam haklısınız ama bu adam ne yapsa çamur* atan bir topluluk var. yapmayın arkadaşlar biraz emeğe saygı duyulması gerekir.