Delilik ve dahilik arasında gidip gelen bir zekanın dünyaya zararlı olduğunu düşündüğü bir ırkı yeryüzünden silmeye çalışmasıdır soykırım elbette olmaması lazım gelen bir şey.
holokost da denir. çok ilgincime giden bir tarihi olaydır. yahudiler, o soykırımdan sonra tanrı'nın onları lanetlediğine inanmışlar ve dünyanın dört bir yanına dağılmışlar.
soykırım demek doğru olmaz bence ama adolf hitlerin yaptığı katliamdır. 6 milyon kadar insanın ölmesiyle sonuçlanmıştır. yahudilerin yanında çingeneler, zihinsel ve bedensel engelliler de öldürülmüştür. çalışabilme potansiyeli olanlar ayrılıp çeşitli ağır işlerde çalıştırılmış, çalışamayacak olanlar, çocuklar, yaşlılar gaz odalarına gönderilip öldürülmüştür. herkesi kurşuna dizmek daha maliyetli geldiği icin bu şekilde farkli yollar denenmiştir. ayrıca alman doktor josef mengele insanları denek olarak kullanmış, bir nevi iskenceler uygulamıştır. 2 milyon insanın ölumunden sorumlu tutulmaktadır. yahudilere yapılan bu katliamın nedenleri arasında ekonomik nedenler de mevcuttur. ülkenin silah fabrikalarının ve çeşitli diğer fabrikaların yahudilerin elinde olması, güçlenmeleri hitler'i rahatsız etmiştir. lakin toplama kamplarına götürülen tüm yahudilerin malvarlıklarına devlet el koymuştur ve buradan gelen meblağ yadsınamayacak derecede yüksektir.
olaylar bittiğinde dünyanın çeşitli yerlerinden milyonlarca yahudi israil dediğimiz yerde toplanıp israil'i kurmuştur. israil'e gelmeyen yahudiler ise dünyanın dört bir yanına dağılıp her yerde gücü ele almaya çalışmışlardır ve hala bu çabalarının peşindeler, başarısız oldukları söylenemez.
toplama kamplarında yahudilere yapılan zulüm gerçekten insanın vicdanına ağır gelebilecek derecededir lakin filistinde yapılan zulme bakılınca biraz olsun vicdanımız rahatlıyor, yalan değil. keske hiçbir ırk, hiçbir ideoloji, hiçbir din bu kadar acımasız olmasa..
toplama kamplarıyla ilgili life is beautiful (hayat güzeldir) filmini izlemeniz tavsiye edilir, kesinlikle harika bir film..
--spoiler--
Hitler, hitabet yeteneği ve ürkütücü karizması ile Alman halkını yediden yetmişe peşinden koşturmuştur. Hitler'in konuşmalarında ve toplantılarında ise şaşırtıcı bir bicimde ana hedef, Yahudilerdir. Hitler'in iktidara gelmesinden önce kardeş gibi bir arada yaşayan Alman ve Yahudi halkları, birbirlerine hiçbir zararlarının dokunmamasına rağmen oluşturulan yapay kaos ortamı yüzünden birbirleri ile kanlı bıçaklı hale gelmişlerdir.
Savaştan önce Yahudi işadamlarına Nazi gençlerinin düzenlediği saldırılar, ev kundaklamalar ve cinayetler ortamı iyice germiştir. Zengin olan Yahudiler, bir yolunu bulup Almanya'yı terk etseler de, fakir olan zararsız Yahudiler, bir yere gidecek paraları olmadığından oldukları yerde kala kalmışlardı . O dönemler savaş dönemleri olduğundan Almanya'nın dışına çıkmak için büyük paralar ve bazı önemli bağlantılar şarttı.
Hitler, savaşı başlatmış ve Almanya'nın sahte intikam harekatı başlamıştı. Almanya, savaşın ilk yıllarında başarı göstermiş ve Fransa, Yugoslavya, Çekoslovakya, Avusturya ve Belçika gibi ülkelerin tamamını çok kısa sürede ele geçirmişti. Özellikle Paris'e 2 saatte giren Nazi orduları ingiltere ve ispanya'nın iyice ürkmesine neden olmuştur.
ingiltere'yi hava saldırıları ile darmadağın eden Nazi orduları bir taraftan da sözde Yahudi soykırımı yapmaya başlamıştır. Yahudiler, bir bir katledilmiş ve imha fırınlarında yakılmıştır. Ortada öyle korkunç bir ortam vardır ki, savaştan sonra bölgeyi teftişe gelen Amerikalı generaller bile uçaklarından iner inmez havadaki pis kokudan dolayı hava alanında kusmuşlardır. Havadaki pis kokunun nedeni ise sürekli olarak yakılan insan cesetleri ve çürümüş cesetlerdir. Savaştan sonra tam bir korku ülkesine dönen Almanya'da ortaya atılan iddialara göre neredeyse hiç Yahudi bırakılmamıştır. Ancak Sovyet araştırmacılar, durumun hiç de öyle olmadığını, savaşta katledilenlerin sadece 'inin Yahudi olduğunu net ve çarpıcı belgelerle kanıtlamışlardır. Bu belgelere göre savaşta öldürülenlerin çoğu, Ermeni, Çingene ve Polonyalılardı . Geriye kalan zengin Yahudiler, Rotschild ailesinin kurduğu paravan şirketler aracılığı ile ve Amerikan askerlerinin denetiminde, gizlice (Amerika'ya değil) israil'e kaçırılmışlardır.
israil'e getirildikleri dönemden israil devleti kuruluncaya kadar olan süreçte tabiri caizse Allah'ın dağında prefabrik usulü yapılmış evlerde kalmışlar ve büyük zorluk çekmişlerdi. Kaçmak için girişimlerde bulunanlar ise Tevrat'ın emrettiği bir biçimde idam edilmişlerdir. Neticede yaratılan sahte milliyetçi bir hava ile sözde Yahudi soykırımı yapılmış, tüm dünyada Yahudilere yönelik şiddet eylemlerine girişilmiş ve Yahudiler, israil'e göç etmek zorunda bırakılmışlardır. Yani Rotschild ailesi, 1. Dünya savaşında yarim bıraktığı işi 2. Dünya savaşında tamamlayabilmiştir. Aşırı dindar bir aile olan Rotschild ailesi, kendilerine göre, Tanrı'ya olan sözü yerine getirmiştir.
--spoiler--
almanya'da yaşayan ve iktidarı elinde bulunduran yahudilerin roman halkını soy kırmasıdır. allah onlara lanet etsin. merkel de onların torunu zaten, o da soykırımcı. suratından belli.
israil başbakanı (bir önceki mi yoksa şimdiki mi emin değilim), Yahudiler'i yoketme fikrinin, devrin ünlü Kudüs Müftüsü'den çıktığını söylemişti...
Amaç "alavere dalavere ile Filistinliler'e vurmak" olunca insan nasıl sapıtabiliyor, nasıl azıtabiliyor... Bütün dünyayı kendine güldürme pahasına...
her söylenene zaten inanmamalısınız ki buna bir de "her gördüğünüz" eklendi yaşadığımız yüzyılda!
Hitler'in amacı Yahudiler'i yoketmek değil, sürgüne göndermekmiş (bunları nedense daha şimdi açıklıyorlardı). Fakat kendisini Berlin'de ziyaret eden kudüs müftüsü, "sürgün edersen hepsi Filistin'e gelir" demiş. müftününün aklına nedense çok saygı duyan Hitler, "peki ne yapayım" diye sormuş.
müftü de tarihi önerisini patlatmış: "Yak onları!"
Bu müftü "hacı emin", çok kişi bilmez, Çanakkale'de topçu subayı olarak bulunmuştur ve de Teşkilat-ı Mahsusa ajanıdır. Filistin davasının "atası" olduğu ve Yahudiler'i Filistin'e yaklaştırmamak hatta oradan hepten kovmak için çok uğraştığı da sır değildir, Berlin'e gidip Hitler ve Himmler'le görüştüğü de. (konusu hitler almanyası olan pek çok kitapta adı da geçer)
Ancak buradan "yakma önerisine" uzanmak da manyak işidir.
Bazı gerçeklerin de altını çizmeden geçmeyeyim; Naziler'in, önceleri Yahudiler'i sürgün etmeyi düşündükleri doğrudur. Otuzlu yıllarda, savaştan önce.
Bu amaçla, Afrika'nın doğusunda Madagaskar adasını gözlerine kestirmişlerdi.
işin acı tarafı, Amerika ve ingiltere'de de bu fikre sıcak bakanlar yok değildi. "Göç almak" işlerine gelmediğinden, "hiç olmazsa hayatları kurtulur" bahanesiyle neredeyse bunu onaylayacaklardı...
Fakat bu "mantıklı" değildi. Milyonlarca Yahudi'yi oraya taşıyacak gemi de yoktu.
Naziler ancak ondan sonra "toplu katliam" fikrine geldiler. Yahudiler kamplarda gene öldürülüyorlardı ama, "sistemli katliam" fikri 1941'de, kesin kararı da 1942 başında doğdu.
Karar, bakanlıklar ve çeşitli devlet dairelerinin üst düzey yöneticilerinin de katılımıyla, SS örgütünün ikinci adamı Reinhard Heydrich yönetimindeki bir toplantıda, Berlin'in banliyösü Wannsee'de bir villada alındı. (Oxford tarihçisi jane caplan'ın kitabında bu açıkça yazıyor)
"Peşkirini" de ünlü Adolf Eichmann tuttu, toplantıda çay, kahve, konyak, likör ve pasta servisini o üstlenmişti...
Villa bugün müzeymiş, gidip gezilebiliyormuş.
Filmini de seyretmenizi öneririm, "Conspiracy"... Heydrich'i, hiç benzemese de Kenneth Branagh oynuyor, Eichmann'ı, ancak uzaktan andırsa da Stanley Tucci.
eski israil hükümetinde, "Filistinli anaları öldürelim ki çocuk doğuramasınlar" diyen bir kevaşe bile vardı! onların sözüne inanacağıma sümer efsanelerine inanırım daha iyi...