sadece türkçe öğrenen yabancılar için geçerli olmayan, yabancı dil öğrenirken "merhaba, nasılsın" dan önce bir kaç küfür öğrenilir, sonra sıradan, öylesine şu nedir bu nedir diyerek asıl amaç olan küfürün öğrenilmesidir amaç.
son derece zordur. zira, türkçe deyim ve atasözü bakımından inanılmaz zengin bir dildir ve yabancı bünyelerin de ilgisini en fazla deyimler çeker ve açıklanmasında ısrarcı olurlar. birebir çeviri kimi durumlarda kurtarsa da kimi zaman "esprit"nin kavranmasında zayıf kalır.
sonracığıma... zaman kayması denen olay, acayip güçleştirir işi. bir yandan da kitaptan öğreniyorsa yabancı kişi türkçeyi, hepten zor olur kiplerde kaymanın pratikte kullanımı.
bir de şey var... neydi? hah; "motive" sözcüğünün türkçesini soruyor eleman. aynı diyorum türkçede de. yemiyor; pek de cin mææşallah. diyor ki "enteresan" sözcüğü de çok kullanılıyor ama "ilginç" diye de bi' sözcük var.
en okumuş yazmışımız bile zayıf kalıyor türkçe öğretiminde. bahsettiğim kursta mursta öğretim değil tabi; arkadaşa markadaşa öğretirken, pratikte yaşanan sorunlar.
küfür ile başlar daha sonra eğer bayana öğretiliyorsa "bir bardak daha" öğretilir. kız söyledikçe bir bardak daha içki konur ve zil zurna sarhoş edilip kendisile alay edilir. anladınız siz :P
Çinden gelen doğu Türkistanlı bir soydaşımız vardı neyse baya benziyor dil arada farklılıklar var ama anlaşıyoruz takılan yerde ingilizce konuşuyoruz. Bizi çin işgal etti bizim kural yarak yoktu dedi. Ne dedim army dedi. Onu deme burda dedim ordu diyoruz biz ona dedim.
tabi çocuk meraklı yarak ne dedi anlattım bak çok kaba dick cock falan hani baya argo
iki saat sonra bu çinde tıp okumuş tabi çift cinsiyeti sordu biri.
bizimkinin ilk lafı onların hem vajinası hem yarrağı var oldu. Herkes şok ne diyor bu diye daha türkçeyi sökememiş bunu kim öğretti sana deyince parmakla beni işaret edip o dedi ulan yerin dibine girdim.
ülke için iyi bişey yapılmak isteniyorsa, bu dil politikalarını da içermeli. türkiye'de yabancılara türkçe öğretimiyle ilgilenen kurum ya da bu alanda akademik çalışma yapan sayısı çok çok az.
türkçe öğretmeni eş dost, ya o bizim alanımız değil ama ık mık diye mızırdanıyor. nasıl ya?
neyse. zor olan tek kısmı o,ü,ı gibi seslerin bulunmadığı dil konuşmacılarına aksanı alıştırmak. bir de türkçe konuşmaya olan çekincelerini aşmak.
takip edilen yöntem ve teknikler, ingilizce öğretimiyle aynı. başlangıç için acil kelimelerin ve kalıpların kullanımı, zamirler, zamanlar ve diğer üst düzey dil kuralları şeklinde bir sıra takip ediyorum şu an. yine başlangıçta ana dil ve türkçe arasındaki ortak kelimelerin farkındalığının arttırılması da çok faydalı.
bir de öğretmenin, öğrenen kişinin anadiline hakim olması gerek. bunu fark edince bi kez daha native teacher saçmalığının bomboşluğuyla yüzleştim. ingilizce öğrenemeyen türklerin hevessi can simidinden başka bir şey değil.
ekler sanıldığı kadar da zor değil öğrenmek için çünkü hepsi belirli bir sistem ve mantık sıralamasıyla ilerliyor. iki dile de hakim olduktan sonra izahı yapılarak aşılamayacak bir mesele değil.
bu konuda deneyimi olan ya da tavsiyeye ihtiyacı olanları bilgi paylaşımına bekliyorum.
Zamanında sırf bunun için kamplar düzenlenir, ingilizler gelip ingilizce öğretirdi. Sonra yine ingilizler tarafından hazırlanmış cd ve kasetler piyasaya çıktı. internet siteleri kuruldu, sadece karşılıklı dil alışverişi için. Ancak en doğrusu dili yerinde öğrenip öğretmek. O ülkenin vatandaşı ile etkileşime girip lisan geliştirmek en iyisidir. Bunun için bazı kurslar da var. Değerlendirilebilir.
Zevkli ve dolu bir uğraştır.
Hala oğlunun yaptığı hede.
Teşekkür ederim demeye dili dönmeyen ingilize bunu kendi dilinde öğretmiş.
Tea sugar at the room şeklinde ki adamlar bizim gibi bastırarak okumuyor bunu.
Ne zannettiniz? Bütün yabancılara sadece küfür mü öğretiyoruz.
"Ç" , "ğ" , "ı" , "ü" , "ö" , "ş" harflerinden dolayi biraz zor olan ama imkansiz olmayan olay.
kucuk bir cocukken az kafa yormadim ben buna. O zamanlar ingilizce ogrenmeye baslamamistim elbet ve hep turkce en kolay dil bir kere yazildigi gibi okunuyor diye dusunurdum, tabi sonra cogu harfin farkli dillerde farkli fonetik okunusu oldugunu ogrendigimde uzun bir huzun yasamistim.