yüzyıllar boyunca emekçileri sömürüp alın terlerine kar payı diye çökmüş iblislerin vaizliğine soyunmuş yalancı şaklabanların içinde bulunduğu gaflete dair müthiş cümle:
"kulakları vardır duymazlar gözleri vardır görmezler dilleri vardır gerçekleri söyleyemezler "
Merhaba! Umarım her şey yolundadır. Aslında nereden başlasam bilemiyorum, çünkü o kadar çok anımız, o kadar çok paylaştığımız şey var ki... Hani hatırlarsın, ilk kez karşılaştığımız o gün bile birbirimizi yıllardır tanıyormuşuz gibi hissetmiştik. Birbirimize o kadar kolay ısınmıştık ki, sanki yıllar boyu süren bir dostluğun üzerine eklenen sadece yeni bir katman gibiydi o gün. Hatırlıyor musun, o yaz akşamüstü sahilde oturup günbatımını izlediğimiz günü? ikimiz de dalgaların ritmine kapılıp gitmiş, hayat üzerine derin düşüncelere dalmıştık. Zaman nasıl da akıp gitmişti; bir bakmışız, karanlık çökmüş, gökyüzü yıldızlarla dolmuştu. Ah, ne güzel zamanlardı, değil mi? O anların her bir detayını hafızamda o kadar canlı tutuyorum ki, sanki üzerinden bunca yıl geçmemiş gibi geliyor.
Bir de o bir türlü unutamadığım doğa yürüyüşü vardı. Hani sabahın erken saatlerinde yola çıkmış, gün boyu yürümüştük de farkında bile olmamıştık nasıl geçtiğinin. Yolda karşılaştığımız o yaşlı çiftle yaptığımız sohbet hâlâ aklımda, öyle hikayeler anlatmışlardı ki, seninle aramızda “Acaba biz de onların yaşına geldiğimizde böyle anılar biriktirebilecek miyiz?” diye konuşmuştuk. işte o an, geleceğe dair o kadar güzel hayaller kurmuştuk ki, hâlâ o hayallerin peşinden gitmeye çalışıyorum. Her ne kadar hayatın karmaşası bizi farklı yönlere sürüklemiş olsa da, o günkü heyecanı, o enerjiyi içimde hâlâ hissediyorum. Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı anılar sanki sonsuza kadar taze kalıyor.
Ve tabii o meşhur buluşmalarımız... Ah, hatırlıyorum da, o eski kafede oturup saatlerce kahve içtiğimiz günler... Hani bir keresinde tam kapıdan çıkarken yağmur yağmaya başlamıştı da ıslanmamak için tekrar içeri dönüp bir tur daha kahve söylemiştik. Konuşacak o kadar çok şey bulmuştuk ki, konular hiç bitmemişti; dünya meselelerinden kişisel hayallerimize kadar uzanan uzun sohbetler... O günlerde, sanki tüm dünyanın geri kalanı duruyor da sadece biz varmışız gibi hissediyordum. insan böyle bağlantılar kurunca, zamanın ya da mekanın bir önemi kalmıyor sanırım. Eminim sen de o günleri özlüyorsundur; böylesine derin sohbetleri başka kiminle yapabiliriz ki?
Tabii bir de unutulmaz o seyahat vardı, hani ansızın planlayıp son dakikada çıkmıştık ya. O yolculukta yaşadıklarımız, yaptığımız spontane duraklamalar ve keşfettiğimiz o gizli köy... Hani köy meydanındaki o yaşlı teyze bize ev yapımı reçel ikram etmişti de, onun tarifi üzerine o kadar uzun bir sohbet açılmıştı ki... Seninle her zaman böyle güzel anılar biriktirdik, değil mi? O zamanlar hep “Bunu tekrar yapmalıyız, yine böyle aniden yola çıkmalıyız” demiştik. Ama hayat işte, meşguliyetler, koşuşturmalar derken bir türlü bir araya gelemedik. Ama kim bilir, belki bir gün yine aynı spontane ruhla yola çıkarız.
Son olarak, belki hatırlarsın, en son buluşmamızda konuştuğumuz o konuyu hâlâ düşünüyorum. Ne kadar derinlemesine bir analiz yapmıştık, hani şu felsefi tartışmamız vardı ya... Gerçekten de zihnimi meşgul etmeye devam ediyor. O yüzden, yeniden bir araya gelirsek bu konuyu mutlaka daha detaylı tartışmalıyız. Her ne kadar araya yıllar girse de, o sohbetlerin, o paylaşımların izi silinmiyor. Umarım sen de aynı sıcaklığı ve samimiyeti hissetmişsindir. Hayatın bizi farklı yerlere savurduğu bu dönemde, o eski günlerin anıları bana her zaman bir nebze huzur veriyor.
Kendine çok iyi bak dostum! Umarım en kısa zamanda yeniden görüşürüz. Her zaman olduğu gibi, hayatın bizi yeniden bir araya getirmesini sabırsızlıkla bekliyorum. Yazmayı unutma!
duydum ki, nickaltı dalaşmalarımıza hasret kalmışsın, kasım ayının son cuma gününü bana adamışsın... eh o zaman kasım ayının son pazartesi günü sana feda olsun!
iyi olan kazansın!
uzun zamandır nickaltına yazmamışım. az önce asıldım kendisine. hatta resmen yürüdüm. "hayallerimin erkeği" dedim. kuşları çok seven ve kuş besleyen erkeklere zaafım var. fakat önceden "evreşe yolları dar, bana bakma benim yarim var" dediği için yariyle ona mutluluklar diliyor fakat arada yokluyorum. çok güzel dans ve ısrar ederim.
şaka bir yana geçen yıldan beri hayranlıkla takip ediyorum. sevdiği kadın çok şanslı.