1992 yapımı the bodyguard filminde kevin costner la oynayan eski tanrıça.Kocası tarafından dayak yemektedir ve kendisi uyuşturucu tedavisi görmektedir.Sesi gerçekten harikadır.90'larda sezen aksu ve sertap erener'in en çok şarkısını söylediği şarkıcı. *
romantik şarkıların vazgeçilmez ismi,bodyguard filminin tutkulu kadını, 17 yaşındayken tanıştığı kişisel danışmanlığını yapan hanımefendi ile aşk yaşıyan lezbiyen hatun. sadece beyaz kadınlar lezbiyen olabilir diye bi ayrım yok tabii. mutluluklar diliyorum. zenci hatunları çekici bulmadığım için uzun uzun övemeyeceğim , ama o altı oktavlık sesiyle bir serenat yapsa penceremin altında, sanıyorum ki fikrim kolayca değişir.
bobby brown'dan yakasını kurtarmasının ardından kendine gelmiş, kullandığı uyuşturucaların etkisiyle sesinin eskisi kadar güzel olmadığı son katıldığı brit ödülleri'ndeki performansından anlaşılmış efsane sesli bayanlardan. yeni albüm çalışmaları yapıyormuş. eskisi gibi 140 milyon rekoruna ulaşır mı satışı bilinmez ama tekrar müzik piyasasına girecek olması oldukça sevindirici.
her dinleyişimde kollarımın arasında tüm asaletiyle süzülen ve "sensiz hiçbir şeyin anlamı yok" diye kulağıma fısıldayan bir kız sülüeti belirir dimahımda..
abla yapmış, biz de dinleyip dinleyip sürünüyoruz.
i will always love you şarkısı müthiştir. her dinlediğimde ben de onun gibi söylemeye çalışırım ve felaketle sonuçlanır. her neyse. sesi ve şarkıları güzel olan siyahi şarkıcıdır kendisi.
Hayatımda dinlediğim en vıcık vıcık iki film müziğinden birine (bkz: I will Always Love You) (diğeri için (bkz: my heart will go on)) ve en uyduruk filmlerden birine imza atmış olmasına rağmen, muhteşem ötesi ilk albümü ve takibindeki dönem dönem muhteşem parlamalarıyla her zaman sempati duyduğum şirin kadın.
madonna ile karşılaştırılıyordu bir dönem.
belki madonna'nın uyuşturucu sorunu olmadı ama madonna masonlar için yaptığı şarkılarla kitleleri uyuşturdu.
bu kadın madonna'nın milyonlarca km önündedir.
vaz geçemediği alkol ve uyuşturucu bağımlılığına kurban giden olağan üstü ses. henüz ölüm sebebi belli olmasada ölüm nedeninin overdoz olduğundan adım gibi eminim.
ay ken nat sipik engiliş, bikaus ay dont nov, o yüzden, satırlarıma türkçe devam ediyorum. ablacım ben böyle bir giriş yaptım ama.. affet, ölmüşsün duyduğuma göre. lakin bu kara mizahın sebebi kesinlikle sen değilsin. senin milyonları aşan samimiyetsiz türk hayranların! inanır mısın, dakikasında başladılar tivitırdan, feysbuktan yardırmaya.
adını birbirlerinden copy paste eyleyip, sonuna üzgün surat koyaraktan, sana karşı son görevlerini yerine getiriyorlar. birçoğu herhangi bir albümünün ismini dahi söyleyemez. hatta ne iş yaptığını bugün öğrenenler çoğunlukta.. yani benim senle bi sorunum yok, ölmüş insanla ne derdim olabilir ki?
özetle; şu önümüzdeki birkaç gün boyunca, içinde bulunduğu memlekette dönen dolaplardan bihaber, hayatı ve hayatını yönlendirenleri irdelemekten uzak, hayat kelimesinden anladığı internetten ibaret olan, feysbuk, tivitır ve sözlüklerde götünü başını sallamaktan, gerçek ve dişe dokunur hiçbir şeye zaman bulamayan, hiçbir konuda hiçbir şey bilip, hiçbir şey yapan milyonlarca ''duyarlı!!'' 'türk hayranın!' tıpkı benim gibi, adını copy paste ile yazıp üzülmüş gibi yapacak. sakın ola ki, takma sen onların bu 'samimi' yakarışlarını, sakın ola ki, üzülme sen; senin ölümüne bu kadar içten! üzülen milyonlarca gence... allah aşkına rahat uyu, ve babannemi görürsen selam söyle, onu çok özledim. hadi, allah rahmet eylesin...