2015'in en iyi filmi. film çok sağlam öğeler barındırmaktadır... filmin konusunu başarıya ulaşma azmi olarak değil, insnaın içindekini ortaya çıkarma olarak algılamakta fayda vardır... film çok basit gibi görünse de öğeleri içselleştirip gerçekten anlamak zeka gerektirir.
Whiplash gerçekten öğrencilerin seviyelerini zorlayarak onları iyi bir seviyeye çıkaracağımızı göstermekte. Ancak filmi biraz eleştirirsek bazı öğrencilerin bu zorluğa gelememesi sonucu başladığı işi yarım bırakmasına sebebiyet vermekte. Buda okullar için istenmeyen durum. Yani öğrencileri at gibi yarıştırma ve bezdirme kısımları çok kötü.
J.K. Simmons'un tecrübeli oyunculuğu ile yoğurulmuş ve Miles Teller'ın da üstün performansıyla büyük çıkış yakaladığı başarılı bir dram ve müzikal. yazan ve yöneten Damien Chazelle'i de tebrik etmek lazım. çünkü bu tür kendine özgü bir senaryoyu tam olarak kurgulandığı şekilde ve hislerin yoğunluğunu izleyiciye aktaracak biçimde sahneye yansıtmak oldukça zorlu bir iş.
j.k. simmons'a yanılmıyorsam oscar getiren filmdir. ayrıca bu film içimde yaradır arkadaşlar. bu filmden sonra davulcu gençlere kızlar teklif edecek söylentisi çıktı. lakin öyle olmadı. evet.
isim olmanın arkasındaki kararlılık,kan ter içindeki emek olduğunu gösteren oldukça etkileyici bir film. filme can veren dişli öğretmen ve azimli genç bu uğurda yol alan pek çok insana örnek olabilir.
kıçından ter dökülene dek çalışmaya var mısın? cevabın evetse sen gökte parlayan bir yıldız olabilirsin.
etkileyici. pes etmeyin, pes edeceğiniz şeyin üstüne gidin diyor gibi.
Yönetmen, hayallerinize kavuşmak için çok çalışmanız gerek, ne olursa olsun yılmamanız gerek temasını işleyeyim derken bu narsist hocanın psikolojik şiddetini meşrulaştırmış. Klişe bir konuyu klişe olmayan bir şekilde anlatayım demiş ama ı ıh olmamış. Hoca ruh hastasının teki olduğu halde yıllarca o okulda nasıl kalabiliyor? Koca adamları dövüyor onlar da ağlıyor falan.. gerçekçi değil. Sonra andrew karakterinin kaza yapıp hala provaya koşması fazla abartılı geldi. Sanki nolmuş, ameliyata yetişmeye çalışan doktor bile bu kadar gaza gelmiyor. Yani ben vay be çocuğa bak demedim salağa bak, bu kadar mallık anca filmlerde olur dedim.. o başı sonu belli olmayan flört hikayesi de çok gereksizdi, filme hiçbir şey katmadığı gibi çocuğu daha da antipatikleştirdi.
Ellerini parçalamak pahasına böyle bir şiddete boyun eğen çocuğu sonunda başarabildiği için, ruh hastası bir adamı da bir öğrenciden müzisyen yaratabildiği için alkışlayamayacağım ben. Hayatta tek ölçüt başarılı olmak mı? Sonunda başarılı olacağız diye bunca zorbalığa tahammül etmeye gerek var mı?
Ayrıca j. k. Simons’ın oyunculuğuna şapka çıkarılır, buna lafım yok.
Çok sağlam bir filmdi. Fletcher'ın "ben ne yaparsam yapayım Charlie Parker gibi biri asla kırılmaz, pes etmez" lafı filmin sonunu geç de olsa Fletcher'ın planladığını anlamamı sağladı, şarkıyı değiştirdiğini, çocuğun pes edip etmeyeceğini öğrenmeyi amaçladığını anlasam da çok güzeldi filmin sonu. Çok uğraştı ama çocuk pes etmedi, resmen yeni Charlie Parker, Andrew Neiman. Film bitsin istemiyordum izlerken o kadar güzeldi.
O kadar tatlı bir kızdan nasıl ayrıldın ulan pezevenk? Kız bir de kendini aşağılıyor, çocuğu göklere çıkarıyordu, ulan bi silkelen bi kendine bak!!!
" 34 yaşında sarhoş ve beş parasız şekilde ölüp insanların yemek masasında benden bahsetmesini 90 yaşında zengin ve ayık şekilde ölüp kimse tarafından hatırlanmamaya tercih ederim. "