bugün

ingilizce öğrenenler için güzel bir kalıptır. türklüğün yüceliğinden falan bahsetmektedir.
*
ırkçılığın en güzelidir.
anlamı her ne olursa olsun, nefret duygularını uyandıran ingilizce bir cümle daha.

ne garip değil mi, öğrenmek istemeye istemeye on üç sene ingilizce eğitim görmek. hani derler ya, öküzü bağlasan öğrenirdi şimdiye kadar. sanırım içinden gelmeyince kafaya bir şeyler sokmak anlamsızlaştırıyor.

gönül isterdi ki doğar doğmaz dilinden dökülen kelimeler dünyaya hakim olsun. sonraları işe alınmak için bir basamak olmasın ve yine gönül isterdi ki, başka dil öğrenmek zorunda olmayasın, istiyorsan keyifle, eğlenerek öğrenebilesin.

bir yutdışı seyahatimde alman bir arkadaşla geçmişti mevzusu. yıllarca ingilizce okuyan benimle, avrupa'nın herhangi bir yerindeki on yaşındaki çocuğu kıyasladı. "senden daha iyi ingilizce konuşuyorlar." herhalde istemeyerekte olsa bunca yılı ingilizce'ye vermiş olmamın en ağır sonucu olmalıydı bu cümle. ne yazık ki öyle de oldu.

şimdi her nerede ingilizce'ye ait bir kelime gözüme çarpsa ya da kullanmak zorunda kalsam, midem bulanıyor. belki de tanrı değiliz, türk'üz, bu yüzdendir.