bugün

"
vladimir vladimiroviç mayakovski 1893 yılında gürcistan'da bağdadi kentinde doğdu. kente 1940'ta mayakovski'nin adı verilmiştir. bir orman memurunun oğludur. gürcistan'da başladığı lise öğrenimini 1906'dan itibaren ailesinin yerleştiği moskova'da sürdürdü, ama tamamlamadı. 15 yaşında bolşevik sosyal demokrat işçi partisi'ne katıldı. illegal siyasal etkinlikten ötürü üç kez tutuklandı. yaşı küçük olduğu için özgür bırakıldı. altı aya yakın süre hücreye konulduğu sonuncu tutukluluğu sırasında yazdığı ilk şiir denemelerini içeren deftere salıverilişi sırasında el konulmuştur. 1911'de moskova resim, heykel ve mimarlık okulu'na girdi ve yoğun olarak resimle uğraşmaya başladı. ilk şiirleri 1912'de yayımlandı. fütürist-lerin ortak yayınlarında görüldü, bildirilerini imzaladı, dinletilerine katıldı. militan fütürist sanatın bildirileri niteliğindeki "kamu beğenisine şamar" ve onu izleyen bir dizi fütürist ortak yayında yer aldı.

biçimin içerik karşısında üstünlüğünü yeğlediği bu dönem şiirlerinde kasıtlı, özellikle kabalaştınlmış, natüralist dizeler ve imgeler belirgindi. bu tutumuyla eski kuşak şairlerinin ve onlara öykünenlerin verimsiz şiirine karşı konum almayı amaçlıyordu. fütürist-ler, mayakovski'nin de imza koyduğu bildirilerinde "puşkin'i, dosto-yevski'yi, tolstoy'u çağdaşlık gemisinden aşağıya atmak" çağrısında bulunmuşlardı. ama, mayakovski'nin daha ilk şiirlerinde sosyal prostesto motifleri görülür. 1914-15 yıllarında artık meydanların ve caddelerin şiirini yaratmaya yönelmektedir. erken şiirlerinin belirleyici çizgileri, baş kahraman olarak şairin kendisinin yer tuttuğu "vladimir mayakovski" adlı tragedyasında yansır. ekim devrimi öncesi destanlannda, lirik şiirlerinde ve yergilerinde kapitalizme karşı duruş ana izleği oluşturmaktadır. aynı dönemin ürünü olan "panto-lonlu bulut" destan-şiirinde yaklaşan devrimin beklentisi duyumsa-nır. bu yapıt maksim gorki'nin olumlu değerlendirmesini almıştır. şair, gorki'nin etkisiyle ilerici "letopis" dergisine katılır. dünya savaşı yıllarında "novıysatirikort' dergisinde siyasal yergilerini yayımlamaya başlar.

mayakovski, ekim devrimi sonrasında aydınlara devrime katıl-malan için çağn yayımladı. devrimi izleyen ilk şiirleri "marşımız", "devrime övgü", "sol marşı" devrim sarkılan olmuştur. 1918'de yazdığı "misteriya-buff" piyesi şairin bizzat katılmasıyla sahnelendi. 1920-21'de rusya telgraf ajansı rosta'nın ajitasyon amaçlı etkinliklerinde şair ve ressam olarak çalıştı. "rosta pencerelerimi hazırlıyordu. devrim konulu afişler resimliyor ve bunlara şiirsel belgiler yazıyordu. mayakovski açlıkla, yıkımla ve gerilikle savaşıma çağıran, emperyalist müdahalecileri yeren yaklaşık 3 bin resim yapmış, bunlar moskova'nın ve öteki kentlerin sokaklarına asılmıştır. afiş ressamı, kitap ve dergi grafik sanatçısı olarak yergisel grafik sanatının sonraki gelişmesine önemli etki yaptı. 8u çalışması şairde yergisel janrların oluşmasında önemli evre olmuş, sonraki yaratıcılığında yergi büyük yer tutmuştur. 8u ürünlerinde küçük burjuva zihniyeti belirtilerini, bürokratik karmaşayı eleştiriyordu. ayrıca siyasal ajitas-yon şiiri janrlannı bu dönemde geliştiriyor. aşk, doğa, ölüm gibi, şiirin ezeli konularını yeni dünya görüşünün ışığında manalandınyor. "seviyorum", "buna dair" gibi lirik destanları insanlar arasında yeni ilişkiler konusunu ele alır. mayakovski'nin sovyet yönetiminin ilk yıllarında yazdığı yapıtları devrimci bir şiirin örnekleridir. bulanıklığa, salt güzellik eğilimine ve biçemciliğe karşı uzlaşmaz tutumla birlikte politik bakımdan sert, form bakımından yetkin bir toplumcu tavır bu şiirin belirleyici özelliğidir. şair, bu dönemde görüşlerinde-ki karşıtlıktan ötürü fütürist gruplardan uzaklaştı. 1924'te, önemli yapıtlarından biri sayılan "vladimir iliç lenin" destanını yazdı.

mayakovski 1922-29 yıllan arasında batı avrupa ülkelerine ve amerika'ya geziler yaptı. paris ve amerika şiirleri bu gezilerin izle-nimi eriyle yaratılmış ürünlerdir. aynı yıllarda ülke içinde çok sayıda verimli gezi gerçekleştirdi. bu dönemlerin ürünlerinde hem dışa karşı, hem de ülkesinde kuruluş sorunlarına eleştirel bakışıyla içe karşı ödünsüz ve uyanık bir devrim şarkıcısı konumundadır. ekim destanı sayılan "iyi!" adlı yapıtı devrimin ilk on yılının epik bir sunuluşudur, yurtseverlik temasını işler. bu destan şairin toplumcu gerçekçi yönteminin tipik ürünlerindendir.

toplumda eleştiri ve özeleştiri korkusu, kırtasiyecilik, asalaklık, dalkavukluk gibi kusurlara karşı şairin daha önce geliştirdiği yergi şiirleri çizgisine yenileri ve 1929-30 yıllannda "tahtakurusu" ve "banyo" piyesleri eklendi. aynı yıllarda birçok şiiri gençlik ve yazın sorunlarına adanmıştır. şair, yazında içeriksizliğe karşı etkin savaşım amacıyla 1929'da kurduğu kısa ömürlü "ref" (devrimci sanat cephesi) girişiminden sonra, 1930 şubatı'nda rapp (rusya proleter yazarlar birliği) içinde yer aldı.

mayakovski ölümünden kısa süre önce beş yıllık plan dönemi üstüne "olanca sesimle" adlı destanını yazmaya başlamıştı. sadece giriş bölümü gerçekleşen bu yapıt şairin 20 yıllık çalışmasının bir bilançosu oluyordu. destanda devrimin "seferber kıldığı ve göreve çağırdığı" bir şair imgesi yaratılmıştı. ama o, 14 nisan 1930'da intihar etti...

mayakovski'nin şiiri hem içeriği, hem janrı bakımından olağanüstü çok yönlü ve çok biçimlidir. ayrıca, şiir ve nesir olarak çok sayıda siyasal yazısı, yazınsal sorunlar üstüne makaleleri ve konuşmaları bulunuyor. şair, büyük toplumsal önemde ve duygusal güçte yapıtlarını verirken çeşitli janrlann ustası olarak kalıyor, destandan yergiye, lirikten propaganda sloganına, uzun şiirden fıkraya geçiyordu. ürünleri, kendi düşünsel-estetik ilkelerine sahip yeni bir şair tipinin doğuşunu gösterir. yaşadığı devirle organik kaynaşmış-lığı, ona, yeni insanın duygu ve düşüncelerini şiirlerinde yansıtma olanağı vermişti. mayakovski şiirinin düşünsel içeriği, şiirinin yenilikçi formuyla, onun poetikasıyla ayrılmaz bir bütündür. halk dilinin büyük olanaklarını kullanarak şiir dilini zenginleştirdi. vurgulu ve vurgusuz hecelerin dize kuruluşunda düzenlenmesine dayalı geleneksel sillabo-tonik ölçünün olanaklarını özgür şiirlerinin dize kuruluşunda ve sözcük dağılımında son haddine vardırdı. türlü geleneksel ölçüleri bir arada kullanma ilkesini getirdi. şiire ton ve ton-ritm çeşitliliği taşıyan yeni formlar kattı. ritm, uyak, söz dağarcığı, dizenin sessel yönü üzerine buluşları, kitlelere yönelmiş bir şiirin yeni düşünsel içeriğiyle birlikte oluşuyordu. ona göre şiirde, şiir işçiliğine, yani teknik işlemeye egemen değer verilemezdi. ama bu işleme şiir yapıtını kullanıma elverişli kılmaktaydı.

mayakovski'nin geleneksel-klasik şiire fütürist tepkisinin belirlediği erken şiirlerinde biçimde ve içerikte deformasyon belirgindir. kaba ve doğal bu özgür şiirlerde yer yer sözün rastlantısal akışı görülür. ve biçim tümüyle özgürdür. şairin yaratısının orta döneminde form, şiir sütununda her biri satır başından başlayan alt alta şiir tümceleri, sözcükler, hatta tek sözcük halindeki dize kuruluşlarına dönüşür, ama bu, geleneksel şiirin ritm, uyak, söz dizimi özelliklerinin parçalanmış olarak yapıda doğrudan varlığını ve etkisini sürdürdüğü bir dönemdir. bu şiirlerde, söz dizimi ve dize kuruluşu, ses ve ritm bakımlarından asıl mecrayı arayış izlenimi veren bir gerilim duyumsanır. yaklaşık olarak 1922 yılından başlayarak mayakovski şiirinde dizelerin satır başından başladığı formu aniden terkediyor. şiirini, şiir tümcelerinin, sözcüklerin metin içinde kırık-basamaklı dizelerle özgürce yayıldığı çağımızda iyi bilinen biçimine kavuşturuyor. mayakovski şiirini rusça özgün metinde okuyanlar, onun şiirinin bu evrede ulaştığı özgürlükte şiirsel sözün dev soluk alışını mutlaka duyumsamaktadırlar. bu dönemde artık geleneksel-klasik şiir kültürü ve fütürist red zamanının deneyimi üzerinde, mayakovski'nin kitlelere yansıtacağı düşünceye göre biçim kazanan alabildiğine özgür bir şiir gerçekleşiyor.
mayakovski'nin yenilikçi şiirinde sözcük, dil, yapıt üzerinde çalışma deneyi rus şiir dilinin gelişmesi için büyük önem taşır. aynı zamanda onun şiir dili rus edebiyatının zengin klasik mirasına, rus dilinin kaynaklarına dayanıyor. onun yenilikçiliği, şiirin gelişmesinde oynadığı rol ulusal ortamda sonraki şair kuşakları için kalıtının önemini belirliyor. ayrıca, başta bizim şairimiz nâzım hikmet olmak üzere, aragon, neruda, brecht, vaptsarov, milev, nezval, taufer vb. birçok ilerici dünya şairinin yaratıcılığı mayakovski'nin düşünsel-sanatsal başarılarıyla kan bağları taşır.
"
(azer yaran - dinleyin!'den metne aktarılmıştır)

ayrıca, incelenmesi gereken bir başka husus daha vardır ki,
(bkz: mayakovski den etkilenen türk yazarları)
ya siz
--

Bir bardaktan boya serptim,
günün haritası üzre ben örtü vurdum;
donmuş etle dolu bir tabakta gösterdim
çarpık elmacık kemiklerini okyanusun.
Teneke bir balığın pulları üstünde
yeni dudakların okudum çağrılarını.
Ya siz
bir noktürn çalabilir
miydiniz
flütünde saçak borularının?
kendime dair bir kaç söz
--

Severim seyretmeyi ölürken çocuklar.
Siz bir gülüş dalgasının sisli kabarışını hiç seçtiniz mi
hortumcuğunuzla ötelerinde kederin ?
Oysa ben -
okuma salonunda caddelerin -
nice devrettim bir tabut cildinin sayfalarını.
Yarıgece
sırılsıklam parmaklarıyla yokluyordu
beni
ve ezgin tarabayı,
ve kubbenin dazlağında sağanağın damlalarıyla
zıplıyordu delirmiş katedral.
Görüyorum, tasvirinden dışarı koşuyordu isa,
urbasının savrulan kenarını
ağlaya ağlaya öpüyordu çamur.
Haykırıyorum kerpice,
kudurmuş sözlerin saplıyorum hançerini
yumuşak etine şişkin gökyüzünün:
"Güneş !
Babacığım benim!
Bari sen merhamete gel ve eza verme!
Bu döktüğün kanımdır akar vadiyi yol etmiş.
Bu ruhum benim
parçalanmış bir bulutun lapaları halinde
yanık gökyüzünde
paslı haçında çan kulesinin!
Zaman!
Aksak ikonacı, bari sen
tasvirini çehremin boyayıver
çağın küçük sakatlar ikonalığı için!
Yalnızım ben, son gözü gibi
körlüğe giden bir kimsenin !"
YORGUNLUKTAN
--

Dünya !
Gel sağaltayım senin kel başını
benim yabancı yaldızların benekleri içre dudaklarımın limeleriyle.
Kalay gözlerimin yangınları üzerinde saçlarımın dumanıyla
gel bürüyeyim ben sarkık göğüslerine bataklıkların.
Sen! Biz - ikiliyiz,
yaralanmışız, kovalanmışız alageyikler gibi,
kişnemesi şahlanmış ölüm tarafından eğer vurulmuş atların.
Evin ağımından duman uzun ayalanyla ulaşıyor bize,
tortusuyla hiddetlendirip gözlerini sağanaklar içinde
çürüyen ateşlerin.

Kızkardeşim benim!
Giden çağların darülacezelerinde
olabilir ki benim bir annem ortaya çıkar;
vurmuştum ona ben şarkılarla kanlanmış boynuzlarımı.
Vraklayarak sıçrıyor tarla üzerinde
bir ark, toy hafiye,
bizi bağlamak üzere
urganlarıyla çamurlu yolların.

(19.02.07 türkçe için tekrar düzenleme)
alın !
--

Bir saat sonra şuradan tertemiz sokağa
akar herbirinizden sarkık yağlarınız sizin,
ben kaç kutu şiir saçtım önünüze oysa,
ben - mücevher sözler savurganı ve mirasyedisi.

işte siz, bey, bıyıklarınızda lahana parçası
bir yerlerde doymadığınız, bitirmediğiniz çorba tasından;
işte siz, bayan, teninizde yoğun fondöten beyazı,
bir istiridye gibi bakıyorsunuz eşyanın kavkısından.

Hepiniz şair yüreğinin kelebeğine
galoşlu ve galoşsuz tırmanırsınız, pis.
Kalabalığınız hayvanlasın sürtünecektir birbirine,
kabarır ayaklan üstünde yüz kafalı bit.

Bense, ben, kaba Hun, bugün
önünüzde kırıtmam sizin - kırıtmadığımdan gayrı -
basarım kahkahayı ve tükürürüm
türkürürüm suratınıza sizin
ben - mücevher sözler mirasyedisi ve savurganı.
DiNLEYiN !
--

Dinleyin!
Madem yıldızları yakıyorlar -
öyleyse - bu birisine gerekli mi ?
öyleyse - biri diliyor mu, yıldızlar olsun ?
öyleyse - biri inci mi addediyor bu tükürükleri ?
Ve, yırtma paralana
tipisinde günortası tozunun,
sokuluyor Tanrıya,
gecikmiş olmaktan korka korka,
ağlıyor
öpüyor onun damarlı elini,
yalvarıyor -
bir yıldız olsun diye mutlaka ! -
yemin ediyor -
kaldıramayacağına bu yıldızsıziık işkencesini!
Ve sonra
yürüyor tasalı,
ama görünüşte sakin.
Diyor ki birine:
"E iyisin değil mi şimdi ?
Korkmuyorsun ?
Ha ?!"
Dinleyin!
Madem yıldızları
yakıyorlar -
öyleyse - bu birisine gerekli mi ?
Öyleyse - zorunlu mu bu,
her akşam
yanması böyle
damlar üzerinde bir yıldızın olsun?!
MARŞIMIZ
--

isyanlar alanını inletin adımlarınızla!
Yukarı, gururlu dizisi başların! Biz ikinci
nuh tufanı taşkınlanyla dünyaların
kentlerini yıkayacağız.

Günlerin alaca öküzü.
yılların kağnısı ağır. Tanrımız
- koşu hızı. Yüreğimiz bizim
davul.

Bizim altınlarımızdan daha gökseli var mı? Bir
kurşunun ağulu iğnesi mi devirecekmiş bizi ?
Bizim pusatlarımız - şarkılarımızda Altınımız -
çınıldayan seslerimiz bizim.

Yeşilinle uzan, çayır, seril günlerin altlarına.
Gökkuşağı, boyunduruğunu vur yılların uçan
atlarına.

Görüyor musunuz, yıldızlar göğü üzgün!
Onsuz şarkılarımız bizim paslanır. Hey,
Büyük Ayı! sen istemde bulun, bizi
gökyüzüne diri alsınlar.

Neşeye iç! Şarkını söyle!
Damarlarında bahar taşkınları.
Yüreğim, vur gürle! Göğsümüz -
timbal bakırı.
sol marşı (denizcilere)
--

Yürüyüş düzenine geçin şimdi!
Yok artık yer laf dalaşına.
Söylevciler, susun!
Söz
sizin
mavzer arkadaş.
Daha nice sürüyecek bizi
Adem'le Havva'nın yürüdüğü yol.
Lagar beygirini tarihin ahıra süreceğiz.
Sol!
Sol!
Sol!
Hey, mavi gömlekliler!
Dalgalanın!
Aşın okyanusları!
Kıyıda
demir atmış zırhlıların
kaburgalan mı yoksa paslanmış ?!
Hırlayıp
saltanat tacıyla
Britanya aslanı varsın ulusun.
Komün yıkılmayacak.
Sol!
Sol!
Sol!

Orada
acı dağlarını aşınca
sonsuz bir güneş ülkesi var.
Açlığın ardında,
salgın denizinin ardında
milyonuncu adımın mührünü vur!
Kiralık bir çeteyle varsın kuşatsınlar,
üzerine çelik sağanağı savrulsun, -
itilaf devletleriyle olamaz Rusya.
Sol!
Sol!
Sol!
Işın söner mi kartal bakışında ?
Biz özler miyiz eski zamanları ?
Evrenin
berkitin yakasında
devrimin parmaklarını!
Göğüsler ileri, başlar dik!
Bayraklarınız gökyüzü dolusu!
Hey, orada sağ basan da kim ?
Sol!
Sol!
Sol!
son söz isimli şiirinde şöyle der ve onulmaz yareler açar;

hayatın en hüzünlü anı,
mevsimine kapıldığın kişinin
bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını
anladığın andır...

bırak, gitsin...
bırak, git...
nazım'ın sovyetlere yolculuğu sırasında şiirleriyle karşılaşıp etkilendiği, merdiven gibi sıralanmış dizeleri gördükten sonra biçim yönüyle benimsediği şair.
şiirle ilgili ve denemelerini içeren şiir nasıl yazılır, sevgilisine yazılmış mektuplardan oluşan lili brik'e mektuplar gibi kitapları da vardır.
Şair Sergey Yesenin 'in kendini öldürmesini kınayan Mayakovski 37 yaşında intihar ederek yaşamına son vermiştir.

intiharı için yazdığı mektubunu şu dizeleriyle bitirir;

"iş işten geçmiş ola
derler ya hani
günlük yaşamın akıntısına çarparak
parçalandı
aşk teknesi de.
Yaşamaktan alacağım ne kaldı ki?
Artık anımsamak boşuna
acıları
felaketleri,
karşılıklı haksızlıkları.
Sizler mutlu yaşayın yeter.

(Çeviri : Sait Maden)
ben
--

Benim
delik deşik ruhumun kaldırımında
delilerin adımlan
çetin sözlerin örüyor tabanlarını.
Burada kentler
asılmış
ve bulut ilmeğinde
donmuş
kulelerin
eğri boyunları -
gidiyorum
tek başıma ağlamaya,
bir kavşağın
çarmıhına gerilmiş
kollukçular.

(türkçe için tekrar düzenleme, 30.01.07)
panolonlu bulut ve son mektup isimli mükemmel şiirlere sahip toplumcu ve evrensel bir şairdir. aynı zamanda rus devriminin de grafikerliğini yapmıştır. nazım'ın güçlü bir şekilde bu şairden etkilendiği söylenir.

liliciğim'den:

[..]

Aşkından başka
deniz yok bana,
ve gözyaşları da
bir erinç
koparamıyor ondan.
Yorgun fil
sessizliği aradığında
yatar
kızgın kumlara saltanatla.
Aşkından başka
güneş yok bana.
Ve bilmiyorum bile
neredesin şimdi ve kiminle.

[..]

Ağzı hiçbir bıçağın
bakışların kadar senin
kesemez beni.
Yarın unutacaksın
seni taçlandırdığımı,
ve yakıp tükettiğimi
çiçeklenmiş bir ruhu
aşkla.
Ve uçarı günlerin fırtınalı karnavalı
dağıtacak
sayfalarını kitaplarımın.
Sözlerimin kurumuş yaprakları mı
durduracak seni
çırpınan soluğuyla.
Bırak hiç değilse
son bir sevgi dalgası sereyim
beni bırakıp giden adımlarının altına.
lili'yi çok seven kişi.
BEN DE ÖYLE

Filo bile sonunda limana döner,
tren soluk soluğa koşar gara doğru,
Bense ondan daha hızlı koşmaktayım sana
-çünkü seviyorum-
budur beni çeken, sürükleyip götüren.
Cimri şövalyesi Puşkin'in, iner
bodrumunu karıştırıp seyretmeye.
Ben de, sevgilim
döner dolaşır gelirim sana.
Taparım,
benim için çarpan o yüreğe.
Sevinçlisinizdir evinize dönerken.
Atarsınız tıraş olurken, yıkanırken,
kirini pasını vücudunuzun.
Ben de aynı
sevinçle dönerim sana-
evime dönmüyor muyum
sana doğru
koşarken?
Yeryüzü insanları toprak ananın koynuna dönerler sonunda.
Hepimiz döneriz en son yuvaya.
Ben de öyle,
bir şey var
beni sana çeken
daha ayrılır ayrılmaz,
birbirimizden uzaklaşır uzaklaşmaz.
nazım'ı en çok etkileyen şairdir. iyiki de etkilemiştir.
(bkz: mayakovski nin intihar mektubu)
küçücük bir çocukken, ilk deniz yolculuğunda denizde gördüğü deniz feneri için " yolu aydınlatmak, doğru yönü göstermek; çok sorumluluk isteyen bir şey bu!" diyerek, zekasını ortaya koymuş olan ve lise çağlarında kendisine rusçada deniz feneri anlamına gelen mayak kelimesiyle hitap edilmesini isteyen dahi şairdir.
şiirleriyle maxim gorki yi ağlatan gürcistan doğumlu rus şair.
bir deniz seyahatinde gördüğü feneri, sorumluluk sahibi olarak niteleyip ondan etkilenince, arkadaşlarından kendisine rusça' da deniz feneri anlamına gelen mayak diye hitap edilmesini isteyen, adını da buradan alan, gürcü asıllı ünlü rus şair.
kendi kendine oynadığı rus ruleti sonucu öldüğü rivayet edilen şair.
moskova aşığı bir şairdir haliyle. bir şiirinde geçen şu dizeleri hiç unutamam :
Ben, Paris'te yaşayıp ölmek isterdim
Moskova adında bir yer olmasaydı eğer...
Şiirleri

Pantolonlu Bulut
Omurganın Flütü
Lenin Destanı
Yüz Elli Milyon

Oyunları

Trajedi - Vladimir Mayakovski
Gizemli Güldürü
Tahtakurusu
Banyo
Moskova yanıyor

Kitapları

Amerika'yı Keşfim
Vladimir Vladimirovich Mayakovsky 20. yüzyılın başında fütürist akımın önde gelen temsilcisidir. Ünlü Rus şair 19 Temmuz 1893'te dogmuş ve 14 Nisan 1930'da intihar ederek yaşamına son vermiştir.
su yasamda
en kolay istir olmek
asil guc olan
yepyeni bir yasama
baslamak

dostu sergey yesenin intihari'nin ardinda bu dizeleri kullanmiş ama cok gecmeden kendi canina kiymiştir mayakovski. bir insanin bu satirlari yazip kendi canina kiymasi beni sasirtmistir.

hiçliğin kendisini cekme gücünü duygusunu yasiyordu. dostlarindan ayrilmiş, şiir okumasini sağlayan gür sesinden yavas yavas yoksun kalmasinin acisini duymuş, yaşlanmaktan korkmaya başlamiş ve sevdiği kadindan, yani aktirist veronika polonskya'dan ayrilmanin boguntusuna dayanamiş ve dayanilmasi güc ve doyurulmasi olanaksiz bir yaşam acliğina düserek bir nisan günü cekti vurdu kendini.

ama herseyini bitiren ve bitirmek için kendi biletini kesen adam intihar mektubunu yazar iken görkem içinde terkettiğini görüyoruz. belki de bu kendi yasami bombok oldugu için hiç olmazsa yasayanlara son kez bir lutufta bulunmaktir.

bilemiyorum

'dayanamayıp parçalandı işte sonunda
acıları
mutsuzlukları
karşılıklı haksızlıkları
hatırlamağa bile değmez:
odesmis durumdayiz kahpe felekle.
ve sizler mutlu olun
yeter '

elvedasi bile ona yakisir bir azametle ve metanettedir.

delice yasama arzusuna ragmen göz yaşlari değil sadece buram buram huzun kokar,

beni her zaman saşirtmiştir mayakovski.