alev alatlının türk aydınına bakış açısını yansıtan ve günay rodoplunun kendisi ve fikirleri ile tanıştığımız dört kitaplık orda kimse var mı nın ilk nüshası, okunası eser
"savaşırken ölmek en büyük onurdur. ölüm göründüğü kadar korkunç bir şey değildir ve kolayca gelir. asıl berbat olan bir korkak olarak yaşamaya devam etmektir." dedikten sonra eklemiştir: "viva la muerte!"
evet, ölümü kutsallaştırmaktadır. ama bir insanın ülkesi için ölmesi zaten en kutsal şey değil midir? komünist ve liberal zihniyetin bunu anlamasını beklemiyoruz tabii ki.
ülkesi için ölümden korkmadan savaşan tüm vatanseverlere ilham kaynağı olmuş bir sözdür. tüm dünyada vatanseverler mutlak ölüme giderken hep bir ağızdan haykıracaklardır:
"düşünsene, neden bu memlekette en hızlı yayılan ve kabul gören özgürlük, cinsel özgürlük? neden, düşünce özgürlüğü değil, eleştiri özgürlüğü değil, inanç özgürlüğü değil de, cinsel özgürlük? neden, bir dönmemin, bir homoseksüelin ekrana çıkma hakkı, bir sıkmabaşın ekrana çıkma hakkından önce geliyor?
...
kadının cinsel özgürlüğünün hızla kabul edilmesinde, bu olgunun erkeği sorumluluktan azat ediyor olmasının payını sorguluyordu. "ben sana kızlığımı verdim", diye ağlayan bir genç kadına, borçlu olmakla, "beden senin kızım istemeseydin vermezdin" diye omuz silkip sırt çevirmek arasında yaşamsal fark yok muydu? "
alev alatlı'nın sosyolojik romanı. bütün toplumsal, siyasi, tarihi incelemeler, tespitler, tahminleri anlamak, düşünmek, araştırmak bir yana romandaki ana karakter olan günay rodoplu'nun o gümüşhaneli gereksiz adamla beraber olmak istemesini anlamaya çalışmak bir yanadır. alev alatlı yazınca kadınların gariplikleri deyip de geçemiyorsun..
ispanyon iç savaşı zamanında Falanjistler tarafından sıkça kullanılan bir slogan.
Solcular tarafından "ölümü kutsallaştırdığı" söylense de, aslında anti-entelektüel bir slogan olarak ortaya çıkmıştır.