140 dakika nasıl tek plan film seyredilir dediğim başlıktır, imdb puanı da 8, yuh... meraktan seyredeceğiz mecburen. blinker rolünde burak yiğit diye bir türk oynuyormuş.
son zamanlarda izlediğim en vurucu filmlerden biriydi. arkadaşlar, doğrudur, film 140 dakika plan sekans. ben şoktayım. birdman'deki gibi çaktırmadan kestiler mi arada, diye düşündüm, sonra saçmalama insanlar anlarlardı o zaman, dedim ve bu şüpheler içerisindeyken filmi izledim: arkadaşlar kesme mesme yok, film tek plan.
müthiş oyunculuklar, melankolinin harika yedirilişi. gerçeğe bu kadar yaklaşmak ancak plan sekans ile mümkün olabilirdi. yönetmenin dediği gibi: ''bu bir soygun filmi değil, bu bir soygun!''
gerçekten öyle, film gerçeğe o kadar yaklaşıyor ki bir yerden sonra film izlediğini unutuyorsunuz. karakterlerin kurgulanmasında çok büyük rol oynamış tek plan. birisi öldüğünde, başları belaya girdiğinde filan kalbinize bir yumruk oturuyor, yerinizden kalkıyorsunuz. sanki siz de onların arasındasınız. karakter gelişimi konusunda çok temiz. görüntülerde bazı yerlerde odak kayması var ama rahatsız edici değil; tek plan çekildiğini hesaba katarsak müthiş. katmazsak da çok iyi, tertemiz görüntüler, keza sesler de öyle.
bir yerden sonra bir öyküyü seyretmek konumundan çıkıp, filmin evrenine de değil, 'evrene', karakterlerin yanına geçiş yapıyorsunuz; bir yerden sonra tek plan, hissettiğimiz gerçekliğe evriliyor.
senaryo konusunda biraz açıklıklar var, tek kusuru o:
--spoiler--
victoria sonda nasıl kaçacaktı ki? gezegen, kimse seni tanımıyor kaç, filan dedi, fakat ambulans çağırmıştı ve gezegen'in odasından çıktı, kameralardan şap diye bulurlar. ayrıca kıyafetleri de tuvalette bıraktı. bebeği de dükkanın önüne koydu, yani o evde yaşamadıkları da öğrenildi. her türlü enselerler onu. yani filmin sonundaki 'kaçış' olayı olmaz. olamaz. victoria ve 'gerçek berlinliler' orada bitmiş durumdalar.
sonda bir anda polislerin görülmesi, haylaz'ın tak diye vurulması filan o kadar doğal ki...
--spoiler--
...yani kelimelerle anlatılamayacak bir gerçekçilik ve olaylara dahil olma hissi var, süper, gerçekten çok iyi.
yönetim harikası, son yılların en iyi filmlerinden. kesinlikle 'en iyi filmler' listeme dahil ederim; çok iyi yönetilmiş, çok iyi oynanmış, şahsi görüşümce gerçekçiliğe en çok yaklaşan film olmayı başarmış, çok iyi bir film.
ayrıca tüm oyuncular iyi de, laia costa ne kadar müthiş oynamış! duygusu bu kadar gerçek bir oyuncu zor gelir, harika. tüm oyuncuların çook başarılı olduğu çook açık zira tek plan çekilmiş arkadaşlar, tek plan. rolden çıkma imkanı olmadıkları için de iyice filmin içine girmişler.
seyredin. bir haftaya kalkıyor vizyondan; başka sinema aracılığı ile seyredebilirsiniz.
sebastian schipper in yönetmenliğinde 2015 alman yapımı 140 dakikalık film. Tek plan çekim olmasından dolayı merak içinde izlemeye gittim evet, filmden çıktığımda yapılan işe hayran kalmıştım. Oyunculuklar açısından değerlendirmek isterim ki tiyatro nasıl er meydanıysa bu film de tek plan çekilmesinden ötürü bir nev i öyle olmuştur. Tekrar alma gibi bir durum söz konusu olmadığı için kesintisiz performanslarını alkışlıyorum. Saygı duyulacak bir iş çıkarılmıştır. Şansa bırakılmayacak kadar, defalarca en küçük ayrıntısına kadar çok çalışılmış olduğuna eminim. Yönetmen/ görüntü yönetmeni için de aynı performans başarısı söz konusudur. Hiç kesintisiz aksiyona dahil sürekli bir kayıt hali. Zor ama başarılı olmuş.
kanada'da bir şehir. gece hayatı yok denecek kadar az. ancak insanlar çapkınlık faaliyetlerini bar, gece kulüpleri gibi yerlerde değil ev partileriyle yapıyor. az grup seks dönmüyor bu şehirde.
ha yok illa gece içip içip hatun düşüreyim, barlardan barlara akayım diyorsanız, montreal'i seyahat planınıza eklemeniz gerekiyor. kanada'nın bir diğer ucunda olmasına rağmen gidilmeye değer.
kraliçe victoria devrinde, britanyanın çeşitli yerlerindeki ormanlık alanlar, aşıklara tahsis edilirmiş. özellikle de, kader mahkumu aşıklara. aşıklar, kaderlerine, ölümlerine atlamadan önce. zira, genelde ölüm cezası almış mahkumlar burada sevdikleriyle hoplayıp, zıplarmış *
kendisinin hükmettiği yıllarda, şeytanın morfolojik özelliklerinde bir dizi değişiklik olmuştur. insanın hayal gücünün en ard köşelerindeki dolaşan hayvanların özellikerini taşıyan: yarı insan, yarı hayvan bir yaratık olan şeytan bu dönemde, değişmiştir. bu dönemden itibaren şeytan; keçi sakallı keçi gibi boynuz ve toynakları olan smokinli bir beyefendi olarak resmedildi.
londra'nin en kalabalik semtlerinden biri. bunda bunyesinde ihtiva ettigi; national rail express station, coach station ve tiyatro salonlarinin da payi buyuktur.