askerlik sistemi kayırma sistemi olduğu sürece destekleyeceğim harekettir. vicdani retciler genelde "kimse askerliğe gitmezse savaş olmaz." fikriyle ortaya çıkar. ütopiktir. sonuçta devlet dediğinin vicdanı olmaz, çıkarları olur. her devlet çıkarı için silahlı-silahsız müdahalede bulunur. türkiye bulunduğu coğrafyanın sosyo-ekonomik yapısı ve jeopolitik değeri nedeniyle her zaman güvenliği sağlamak için militarizme başvurmak zorunda kalmıştır. dış müdahale karşıtı militarizme yönelmek sorun değildir.
asıl sorun şudur sivaslı ali, çorumlu memet, edirneli hakan askere giderken kayırılan üst kademe insanlarının çocukları neden askere gitmemektedir?
bugünlerde üzerine birçok bok atılan mustafa kemal sıcak çatışmada göğsünden yaralanmıştır. mustafa kemal, celal bayar ve ismet inönü'den sonra hangi başbakan, cumhurbaşkanı göğsünde serhat boylarını diğer vatandaşlarıyla korumak gibi bir şanlı gururu taşıyabilmiştir?
sonuna kadar desteklediğim. bi kaç ay sonra başvurular nereye yapılıyorsa yapacağım. ya da dilekçe meselesi işte. ömrümün en verimli çağında, düşünce anlamında veya yazın anlamında bir çok şey üretecekken sabahtan akşama kadar askeriyenin içerisindeki otları toplamak saçma geliyor.
şimdi bir kaç baba yiğit kalkıp da diyebilir, "toplayanlara ne olacak?"
o da onların sorunu. eğer ki dava açmayıp da mecburiyetten askerlik yapanlar varsa bu onların eşekliğidir. hiçbir şekilde bu duruma ses çıkarmayıp da askerlik yapanlarsa ya hala askerliği peygamber ocağı olarak görüyorlardır. ya da bi an önce bitse de gitsek derdindedirler.
gerçekten kafam almıyor bu durumu ama. nasıl bir zihniyettir bu. yüzbinlerce genç nüfusu toplayıp da onlara hapis hayatı yaşatmak. bi şekilde gençliklerini çalmak hangi faşist ve bağnaz düşüncenin ürünüdür. sorarım size, dünyanın hangi ülkesinde 15 ay askerlik var. komünizmle, diktatörlükle yönetilen ükkelerde dahi yok bu.
eee, o zaman bizim derdimiz ne? neyin savaşı bu? neyin mücadelesi? var mı tutarlı bi açıklaması olan?
benim 1 buçuk yılım alınacak ve karşılığında hiçbir şey verilmeyecek. oysa bi zamanlar şehit olmayı bile istediğimi hatırlarım. fakat o zamanlar çarkın böyle döndüğünü bilmiyordum. çocuksu bi vatanseverlikti benimkisi.
şimdi ne kutsallıklar umrumda ne içi şişirilmiş vasat vatanperverlikler.
ben sadece askere gitmediğim sürece bu ülkeye daha fayalı olacağıma inanıyorum. hepsi bu. mesela belediye işçisi olup da 1 buçuk yıl çöp toplayabilirim. en azından askeriyedeki o saçmalıkların hepsinden daha anlamlıdır. ya da kimsesiz çocuklar yurduna gidip de yıllarca orada o çocuklarla ilgilenebilirim. ya da bir huzurevine gönderilip sonsuza dek o meleklere yardım edebilirim.
ama bu askerlik işi biraz tutarsız geliyor. bir kaç aylık bir eğitim süreci ve uygulama olsa eyvallah da bir buçuk yıl çok zaman be mirim. ömür gidiyor. sen askere gittiğinde çocuğun yokken, geldiğinde birisi sana baba diyor. yuh!
neticede çağdışı. bağnazca. faşistçe. içi boş vatanseverlik: başka da bir şey değil.
Bu ülkede yaşayıp, ekmeğini yedikten sonra yaşadığı yeri koruması gerektiği söylenince ''siktir et bir sürü enayi var'' demektir Vicdanı ret.
Gece yarısı yastığa başını koyup, rahatça sigarasını tüttürerek aşkını veya dertlerini tazeleyen insanların o an neden rahat olduğunu, sınırdaki askerler olmasa ''ben burda nah yatarım'' düşüncesini aklına getirmeden, askerliği markete gitmek gibi görüp ''amaaan ben mi kurtaracam lan vatanı'' şeklinde söylenenerek kendinde o hakkı görmeleri * ne kadarda doğal değil mi (!)
Sınırda bekleyen askerler enayi çünkü (!) Onlar da korumasın anasını satim, ne gerek var ?
karşıtları bu fikri anarşizm yahut komünizm gibi bir veya birkaç görüşe ait sanıyor, ancak kapitalistlerin önde gideni milton friedman kapitalizm ve özgürlük namlı eserinde vicdani reddin piyasa için varolması gereken bir unsur olduğunu kendi bakışı çerçevesinde anlatır. adam "en üretken ve tüketken döneminde adamı bir yıl piyasadan uzaklaştırarak piyasayı küçültüyorsun"larda da olsa, vicdani ret destekçisidir.
kürt halkının ve bu topraklarda yaşayan ermeni, laz, çerkez halkları ve diğer azınlıkların inkarı, asimilasyonu üzerine kurulu bu totaliter düzeni meşrulaştıran türk silahlı kuvvetleri'nden nasibini almış bir kürt genci olarak askerlik yapmayı reddettiğini" söyleyen mehmet ali avcı, silah taşımayı yaşam hakkının ihlali olarak kabul ettiğini, savaş rantçılarının bekçisi olmayacağını dile getirdi.
''bir kürt olarak, dilimi, ekonomik, siyasal, sosyal, kültürel kısaca insan haklarımı gasp eden, yok sayan devletin, insanlık suçlarıyla ünlenen ordusunda zorunlu olarak askerlik yaparak bu suç örgütünün halen işlemeye devam ettiği suçlarına ortak olmayı reddettiğimi resmen beyan ediyorum''
askerden kaçma değil askere gitmek istememektir. ve güzel ülkemde gayri meşru şekilde, kişiler bu isteklerini yerine getirebilmektedirler. bu ülkenin başında olanlar, önemli mevkilerde bulunanlar ya da bu kişilerle yakın ilişkileri olanların vicdani red hakkı vardır. askeri kurumlardan eşcincellik raporu alma, çürük raporu alma gibi... ama bu tür ilişkileri olmayanlar önemli sebebleri olsun ya da olmasın askere gitmek istemediklerinde vatan hainliği ile suçlanırlar. askerlik yapmak ve yapmamak vatan sevgisi göstergesi değildir. kimse kimseyi de sen az seviyosun sen daha çok seviyosun diye yargılamamalıdır. başka konu ise ismi lazım değil, adam bas bas bağırıyo ben kendime yeni ülke istiyorum seni tanımıyorum diye. ve biz de bu insanı kolundan tutup askere alıyoruz. güveniyoruz o insana her türlü askeri sırrın kucağına salıyoruz düşüncelerini bile bile. nedir bu tezatlık? isteyen yapsın istemeyen yapmasın bu zorunluluk neden? neden korkuyoruz zorunluluğu ortadan kaldırdığımızda yeterli askerin olmayacağından mı? para yetiştiremeyeceğimizden mi?
benim skime derman olmayan hede zira vicdani reddin arkasında insan öldürmeyi red; emir almayı red; militarizmi red yatar ancak ben insan öldürmeyi de militarizmi de reddetmiyorum ama askere de gitmek istemiyorum.
bu durumu savaşkarşıtları.org a bildiren bir e-posta gönderdiğim de bana **
bana cevap olarak şunu gönderdi: -kürt genci! kürt bilmem nesi! tsk nın askeri olma diren! ıkın!
ananın amı!
vicdani ret mefhumu, türkiye de istisnasız savunanların tümü tarafından yanlış bilinen, içi boşaltılmış ve anlamı saptırılmış bir kavramdır. vicdani ret, müdahil olanların, hukuksal açıdan olmasa bile, tarihde insanlık suçu işlemiş sayılacakları, geçerli bir savaş, saldırı, kuşatma nedeni olmayan, güç bakımından dengesiz, soykırım, katliam gibi durumlar için geçerlidir. kişi bu şuça ortak olmayı ret edebilir. bu anlaşılabilir. fakat, ülkesinde kendine zorunlu kılınmış vatani görevden kaçmak, ülkesi için silah altına alınmak, bağımsızlık ve bölünmezlik için mücadeleden kaçmak vicdani ret değildir.* tarihindeki sayısız savaşla geleceği, hayatı, bağımsızlığı sayısız kişinin hayatını feda etmesi neticesinde kurtarılmış bir neslin insanı, üzerine düşen göreve, yapması gerekene kılıf uydurmak yerine, mazeretler, anti tezler üretmek yerine, toplumun vicdanının kendisine vereceği hükme dair iyi bir cevap bulmalıdır.
kızlarının dahi önemli bir kısmının askerlik yapabilmek için hevesli olduğu bir ülkenin erkeklerinin nasıl yaptıklarını anlamadığım şeydir.
silah altına alınmaktan kaçmak için ne yapacağını şaşıran bünyenin kendini bir anda yehova şahitlerine katmasıdır.
her türlü absürdlüğün, hümanizm maskesi altında patlak veren skandalların ve sinsi savaşların kıtası olan avrupa'nın insan hakları mahkemesinden dahi lehinde karar çıkamayacak yasal yükümlülük ihlâlidir.
yasal olarak bulunmaması ve genel toplum kuralları sebebiyle gerçek sayıları asla bilinmeyen ancak avrupa birliği tarafından türkiye'nin önüne yasalaştırılması istemiyle yeniden getirilen fikir.
21. yüzyıl türkiye'sine yakışmayacak şekilde hala; "böyle şey olmaz" şeklinde serzenişlerle karşılaşılan insan hakkı. barış yanlısı bir kişinin sadece kendi ülkesi için değil tüm ülkeler ve halkların yaşam hakkı için, insanca bir yaşam için bu talepte bulunduğu görülemiyor hala. profesyonel askerlik uygulaması olsa çok daha donanımlı ama şimdiye nazaran daha az bir sayıda asker sayısına sahip olacağız.
basite indirgeyerek bir örnek verecek olursam; 10 tane kuleli askeri lisesi mezunu gibi mi yoksa ilkokul terk 100 tane mi askerimiz olsa daha başarılı oluruz askeri, siyasi ve sosyal bağlamda bir düşünün bakalım. silah kullanmak için, strateji için çok daha donanımlı ve yetkin askerlerimiz olsa fena mı; beslenen bunca askerimiz için ayrılan parayı da kültüre, eğitime, sağlığa harcasak hadi hiç olmadı yine askeriyeye harcasak ama araştırma ve geliştirme için kötü mü olur?
Militarist toplum yapılanmasının da önüne geçilebilir bu sayede. sivilleşme sağlanır; demokrasi gerçek anlamıyla hayata geçer; özgürlükler gerçek anlamıyla anayasal güvence altına girer.
büyük mühendisler, büyük tıp ve bilimadamları yetiştirirdi aslında bu millet ah şu askerlik olmasaydı. hepsi heba oldu askere gidince. yat, kalk, sürün derken beyinleri akıp gitti boşaltım sistemlerinden. bu devlet o kadar vicdansız ki aslında, atomu ayırmaya ramak kala kaç tane mühendisimizi doktorumuzu aldı götürdü askere. nobel ödülleri ile dolu bir müzemiz olurdu ah şu ordu olmasaydı.
gördük ki saçmalamak harbiden çok kolay. nice mühendis tanıdım aselsan' a tai' e girebilmek için ordudan birilerinin torpilini arayan. ama nice mühendisler de tanıdım vatanı milleti için elinden gelen herşeyi yapacak olan. iş okumuş beyinleri heba etmek değildir, bilakis bu beyinlerden faydalanmaktır tabi bir beyni varsa.
vicdani red vardır, vicdan milletindir ve vicdani redcileri kabul edemez.