yapılan hatalarda herkesi kandırabiliriz belki ama içimizde bizi denetleyen vicdanı susturmak ve kandırmak mümkün değildir. işte gece yastığa başımızı koyduğumuz an bize sıkıntı veren, "onu öyle yapmayacaktın" diyen şey vicdan azabıdır.
Kanunların ve toplumun verdiği cezanın un ufak kaldığı, bedeni ve ruhu mengene marifetiyle işkencelerin en büyüğüne maruz bırakan duygu.
Duyarlı, ahlaklı ve erdemli insanlara mahsustur.
Büyük ya da küçük farketmez, yıllar geçse de, bıkmadan usanmadan kişiyi sinsi sinsi çimdikleyen, , unutmasına izin vermeyen, kabus gibi çöreklenendir.
Evrenin ve toplumun emniyet sübabıdır bir nevi.
Kendiyle hesaplaşmak, kendini sorgulamak ve yargılamak düşüncesi, özsaygısı olan her insanın ürktüğü eylemlerdir.
sen kaçtıkça daha da sinirli saldıran eşek arısı. işin kötüsü çoğu zaman bir nimet olan nisyan, burda işlemez. vicdan, periyodik aralarla zamanaşımına uğramasından korktuğu davayı ısıtır ısıtır önünüze koyar. sizi yüzleşmeye çağırır. başına bir de şunları eklemeden duramaz: "herşeye rağmen uvjb" evet ne pahasına olursa olsun. insanoğlu denen şu etten kemikten ve yumruk kadar kalpten mürekkep organizma ne kadar da aciz. işte vicdan bu acziyetin sefalete düşmemesi için bir koruma rolünde. gözü kapalı adalet mümessili kadın gibi boyuna içinizde. fırtınalı okyanuslarda pusula.
ankara'da bir yerlerde şöyle bir yazı görmüştüm. bir duvara koca koca yazmışlardı. tam hatırlamıyor olabilirim ama yaklaşık şöyleydi: "sen polisten kaçabilirsin. kanundan da kaçarsın. peki içindeki polis seni kovalamayacak mı?" irkilmiştim. bu söz her aklıma geldiğinde anılarım canlanıverir gözümde. ah insansın işte. bir damla kan ve sayısız ızdırap. sâdi ne güzel tanımlamış insanı.
BiRi ÖLDÜĞÜNDE, YA DA BiRi BiRi HAYATINIZDAN GiTTiĞiNDE ARDINDAN YAŞANAN BOĞAZDA DÜĞÜMDÜR. ViCDAN ALLAH 'IN SESi DERLER AYRICA, ViCDANLI iNSAN, ,iMANLI iNSANDIR DERLER VE NE KADAR DOĞRUDUR. EN SiLKiNiP, SÖKÜLÜP ATILASI, DIŞA DOĞRU KUSMAK iSTENiLEN YEGANE DUYGUDUR, ÇOK AĞIRDIR, TAŞIMASI GÜÇTÜR. SÜREKLi BiR iÇ SIZISI, KALP AĞRISI, MiDE YANGINI, BEYiN FIRTINASIDIR. iNSANI BAZEN HATTA GENELLiKLE KENDiYLE DÜŞMAN EDER, KENDiNiZi SORGULAMAYA BAŞLARSINIZ ÇÜNKÜ. O BiR BALYOZDUR YUTTUĞUNUZ, iÇiNiZDEKi VE YiNE BU KEZ DAHA GÜÇLÜ BiR BALYOZ GEREKiR BU iÇ SESiNi BU AZABI SUSTURMAK iÇiN. *
insanın kendine çektirdiği acıya azap denir. teknik adı vicdan azabı. bugüne kadar yüzlerce hayalet hikayesi duymuşsunuzdur. işte bunların başlangıcı da vicdan azabıdır. dünya üzerinde hayalet gördüğünü iddia eden ilk insan, yaşarken canını yaktığı dostunu öldükten sonra o kadar çok düşünmüş ve kendine o kadar çok kızmıştır ki, yıllardır tandığı bu yüzü, bedeni evinin odalarında uçuşurken görmeye başlamıştır. sonra bu olayın üstüne binlerce yıl binmiş ve insanlar her yerde hayaletler görmeye başlamışlardır. oysa hayalet dediğin şey, yaşarken kazık attığın insanlar öldükten sonra duyduğun vicdan azabının sana oynadığı bir tiyatrodur.
vicdan azabı öyle bir hikayededir ki, aynı hayaletler gibi adamı korkudan öldürür.
bu vicdan azabı denen nane, birini günahını almak suretiyle arkasından itip düşürdüğünüzde zuhur etmeli en çok. en az da, çıkarsız, altmetinsiz, saf gerçekliğiniz sebebiyle..
misal; hakkını almak için greve giden direnişçi, işverenin işlerine sekte vurduğu için azap çekmemeli değil mi? çekmemeli elbette. çekmez de zati.
demem o ki arafillim farozlim, oy kurbanlar olduğum mahallemin mastisi; anlamamışsın sen onu. hiç hem de.
olsun.
olsun tabi de bak ne geldi aklıma, bizim kızanlar ep ister içsin, iç istemez çalışsın. bu takılıyor aklıma bi tek. hadi bakalım, trabzon kolbastısı'nı da açtım şimdi ben volkan'dan, girişine hayran kaldım, çıkışı da allah kerim.. bir, iki, üç deyince başla sen tamam mı? hah..
bir, ki, üç, hoptek! uy uşacığımın keklik gibin sekmesine ölem ben. ahan da iki kere ölem be heyyy.