vesikalı yarim

entry58 galeri15 video2 ses1
    8.
  1. başlangıcındaki müzikle insanı hüzünle saran, siyah beyaz, her şeyin çok özel olduğu, türkan şoray'ın harika, izzet günay'ın ise anlatılamayacak derecede karizmatik olduğu, eski istanbul'un fakir mahallelerini, eski beyoğlu'nu, eski gazinoları, eski şarkıları akıcı bir halde tattıran, kimi zaman izleyicinin içinden çıkmak isteyemediği hakkında ne kadar güzellik belirten sıfat kullanılsa az kalacak mükemmel ötesi film. hikayenin başlangıcı hepimizin bildiği türdendir. bir adam konsomatrise bağlanır ve ardından gelen bir imkansız aşk. ancak vesikalı yarim'de farklı olan sabiha'dır. (türkan şoray) filmde halil'in (izzet günay)karşısına dumanlar arasında kalmış, elinde henüz yakılmamış bir sigara ile çıktığı sahne öyle etkilidir ki. bir de film boyunca sabiha'nın halil'in sert duruşu karşısında dayanamayıp doğruya dönüşü vardır ki bu aşkı en iyi anlatan durumlardan biridir. birkaç kez olmuştur bu. sabiha kendi deyişleriyle dükkana geri dönmüştür, halili görür ve onunla alay etmeye başlar. hemen sonra halil'in sert yüzüne bakar ve sabiha'nın yüzünde değil kahkahalar bir tebessüm bile kalmaz. karşılaşmaları, aşık olmaları, aynı evde yaşamaya başlamaları, sorunlar, halil'in mahpusa düşmesi, sonrası... bütün belaların arasında kalmış güçlü bir aşk. bu aşkın imkansızlığı hikayenin başlangıcı kadar alışıldık değildir. imkansızlık sabiha'nın düşmüş olduğu ya da çalıştığı hayatı yani sabiha'nın geçmişi değil, halil'in geçmişidir. bu yüzden de çok eskiden rastlaşacaktık denir. bü yüzden sabiha "başka bir kadın olsa baş ederim ama aileyle, çocuklarla baş edilmez." der.

    halil'in evli olduğunu öğrenmesiyle sabiha çaresiz bir ikilemde kalır. ne kocamustafapaşa'ya gidip işin gerçeğini kendi öğrenmek ister ne de halil'e sorabilir.

    "sorar mıyım küstürür müyüm halil'imi"

    sabiha bu sebeple aşkına son vermeyi düşünür ama bu da çaresizdir. evlilik hakkında konuştukları zaman bir kez daha aşık oluır sabiha halil'e.

    "sen ister misin evliliği
    senle olunca istemez miyim"

    böylece imkansızlıklar yavaş yavaş baş göstermeye başlar. ama hem halil hem de sabiha için bunlar birer bahanedir. sabiha'nın yüzünü asması da ayrılmak için şımarık görünmesi de halil'in bakışları arasında eriyip gider. bu yüzden sabiha halil'in yüzüne bakmadan konuşur böyle zamanlarda.

    "tamam halil, ben öyle bunalamam, uykusuz, öyle düşünüp kendimi yiyemem.
    bıktın değil mi
    belki. belki de sen gidersin birgün. dükkanını evini göresin gelir.
    evim dükkanım hep burası, gidecek başka yerim yok. dükkanım iki portakal kasası, evim senin yanın."

    ormanda halil'in ve sabiha'nın konuşması, mahpusa giriş, mahpustan çıkış, halil'in evine geri dönmesi, çocuklarının durumu, eşinin çekingen tavırları ve bıçaklama sahnesi anlatılamayacak kadar güzel sahnelerdir, efsanevidir.

    vesikalı yarim'in en önemli karakteri halil'in babasıdır. sabiha'ya halil nasıl dediği an ve sabiha'yı uzaktan görüp onlara siper oluyormuşçasına ileri doğru atılması duygu yüklüdür.

    bir de yüzüne vurmak gibi olmasın diye oğlunu hapiste ziyaret etmemesi...
    3 ...
  2. 7.
  3. ilk izlediğimde nasıl büyülenmiştim öyle. çok çok özel bir film. selvi boylum al yazmalım gibi sinemada gösterilmesini isterim.
    1 ...
  4. 6.
  5. sinema televizyon öğrencilerine üniversitelerde sık sık izlettirilen güzide film.
    4 ...
  6. 5.
  7. izlediğim en güzel türk filmi... hiç yormuyor izlerken ve ince bir hüzün sarıyor insanı. sabaha karşı bir yaz gününde izlemiştim belki de onun da etkisi vardır ama izzet günay ve türkan sultanın oyunculukları ayrı ayrı taktir edilesidir.
    hayatında pek bir eğlenti, aşk sevgi görmemiş. görücü usuluyle pasif bir kadınlar evlenmiş manav halil ve pavyonda şarkı söyleyen ama kendince delikanlı bir kadın olan sabihanın aşkını anlatır film.

    şimdilerde ise bergüzar korel le bülent inalın çevireceği diziyle sanırım bir kopyasını yapacaklar. bergüzar korel bir pavyon kadını, bülent inalsa kabzımal rolünde olacakmış... e türkan şoray-bergüzar korel, izzet günay-bülent inal dır sanırım burada. bence yapmasalardı keşke. izlemicem şahsen.
    4 ...
  8. 4.
  9. istanbul kabadayısı halilin içli bakışları, ağır abi duruşları, ve her kederlenişinde siğara yakışlarıyla, türkan sultanın güzelliğiyle zihinlere kazınan bir akad filmidir.
    2 ...
  10. 3.
  11. sade, yormayan ve anlaşılır, tam bir usta işi diyebileceğimiz 1968 yapımı Ömer Lütfi Akad filmi. izzet Günay ve Türkan Şoray başroldedir. Konusu adından anlaşılır zaten. Şimdilerde yeni sinema, bağımsızlık, minamilizm diye zırvalayan serdengeçtilerin bu filmin yapım yılına bakmalarını önemle rica ederim. birileri çoktan bi yerlere çentik koymuştu zaten. bu film de onlardan biri.
    4 ...
  12. 2.
  13. muhteşem bir film.

    halil'le sabiha lokantada oturuken yanlarından geçen vapur nooluyo la dedirtir.

    bir de şu var. halil mahpusa düşer, babası yüzüne vurmak gibi olacak diye ziyaretine gitmez. vay babam vaaay.
    5 ...
  14. 1.
  15. bir orhan veli şiiridir. edip akbayram'dan dinleyebilirsiniz çok şahanedir.

    Alnımdaki bıçak yarası senin yüzünden

    Tabakam senin yadigarın

    iki elin kanda olsa gel diyor telgrafın

    Ben seni nasıl unuturum vesikalı yarim
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük