genelde pilotlarda görülen hastalıktır. where to go dan geldiği söylenir. karizmatik hastalıktır bence. belki ileride fıtık olacağıma vertigo olmayı tercih edebilirdim.
menem bir şey.
bir gece ansızın geliverir. sabah bayılıyor muyum diye düşünürsünüz. dünya çılgın atan bir lunaparktır. ya da siz bilemedim. saniyeler içinde yerine otrur her şey, bu iyi tarafı. aman geçti diye heveslenirken tekrar dönmek bi hareketinize bakar. test yapılır, tanı koyulur. yaşasın vertigo sahibisi olmuşsunuzdur.
iki haftalık ilaç ve hareketsizlik tedavisinden sonra şükür geçmiştir. aman bir çiçek koklayayım diye aniden eğilip kalkarsınız. hay koklamaz olaydın. nene gerek çiçek böcek. o da nesi! geri gelmiştir. doktorunuz çemkirir daha değildi niye hemen çömeldin kalktın diye. her şey yeniden başlar... hekime değil çekene sor demişler.
üçüncü haftasıdır, çekilmektedir.
hülasa menem bir şey...
teşhisin konulabilmesi için hastayı kum torbası edasıyla sallamakta, hırpalamaktalar. o kadar sarsılınca baş dönmezse ayıp zaten. ileri safhalarında ataklar ve kusmalar görülebilir. ilaç tedavisiyle kontrol altına alınır ama nahoş şekilde ara ara yoklar, ben buradayım der. dengeyi sağlayamayıp bir yöne çekmeye sebebiyet veren bir nevi rot balans ayarsızlığıdır. boktandır.
yönetmenine ' abi içerik , oyuncular falan idare eder tamam. ama neden bir hafta daha düşünüp adam akıllı bitiremediniz filmi ? ' diye sormak istediğim yapıt.
insanın başının fıldır fıldır dönerek nereye gideceğini şaşırtacak hale gelmesini sağlayan hastalık.
bu hastalığın adının hikayesi de şöyle; jet pilotları denizin üzerinde uçarken, uçağı kendi etrafında döndürdüklerinde, belirli bir süre sonra uçağın hızıyla baş aşağımı yoksa düz mü gittiklerini fark edemezlermiş.
bu sebepten tepelerindeki denizi gök yüzü zannedip yükselmeye çalışırken denize çakılabiliyorlarmış.
işte tamda bu, altını üstünü karıştırma durumuna ' Where to go ' deniliyor.
bu hastalıkta da baş dönmesinden nereye gideceğini şaşıran insanlar 'where to go' (vertigo) halde avareleşiyorlar.
ingiliz film enstitü'sünün yaptığı en iyi filmler anketinde 50 yıldır birinci seçilen "yurttaş kane" filmini geride bırakarak birinci sıraya yükselen alfred hitchcock filmi.
çok tartışılır en iyisi hangisi diye ama şahsım adına da düşüncem "vertigo" nun kesinlikle en iyisi olduğu yönündedir. insanı allak bulak eden bir karışıklığa sürükleyen ve heyecanı ve gizemi filmin son dakikasına kadar ayakta tutan bu film, insan psikolojisini ve yansımalarını da kusursuz bir şekilde yansıtır. James Stewart ve Kim Novak'ın mükemmel oyunculukları da büyük bir etken tabi.
ilginç bir psikoloji yapısına sahip film. Hitchcock hayranlığımdan kaynaklı sanırım.. Adam tarzını her yerde acımasızca sergiliyor. Zira bu filmde de şaşırtmadı. O yıllarda böyle bir film çeken insana ne demeli bilmiyorum. Oyunculuk çok iyiydi. James Stewart o gerginliğini seyircinin üzerine çok iyi yansıtan bir oyuncu. Böylece bizi de filme ortak ediyor. Anlayamadığım şey ise filmin finaliydi. Anlayan biri varsa lütfen açıklasın. Puanı da ondan kırdım zaten. Ancak son sahneleriyle gerilimi sonuna kadar yaşadım. Ayakta alkışlıyorum.
olacak iş değil arkadaş, bir kadın öldürülmek için öldürülür mü lan? sona kadar kurgusu çok güzel olan film bir anda boka sarıyor. arkadaşa izleme lan o filmi kadın ölüyor sonunda şakasını bile yapamazsınız çünkü kadın gerçekten ölüyor.,
hayır bir de rahibeden ürküp düşmek nedir ya? üzerine böcek falan konsaydı 'ananı skim' repliğiyle mi düşecekti aşağıya?
Neyin tetiklediği tam olarak belli olmayan, herhangi bir ilacı bulunmayan insanı hayattan soğutan, gözü dönmüş bir katil sizi öldürmeye gelse gözünüzü kapatıp al canımı da kurtulayım demekten başka tepki veremeyeceğiniz, sürekli ve şiddetli baş dönmesidir.