arenası ayrı güzel. gecesi ayrı gündüzü ayrı güzel. elinde dondurma piazza erbe'de dolaşıp mağaza vitrinlerine yalanarak bakmak ve tabii ki julyetin evi. ölümsüzleşmiş aşkın izlerini verona'da takip etmek ayrı bir keyif.
umarım tekrar gidebilirim ve bu sefer opera festivali zamanı olur ve o neredeyse tamamen korunmuş arenada bir opera izleyebilirim. nereden düştüyse şimdi bu aklıma.
doğal taş, tarım ve güneş enerjisi fuarları ünlüdür. italya'da (işin yoksa) gitmenin lüzumsuz olduğu nadir yerlerden biridir.ola ki navigasyon bozuldu veronaya geldiniz. hiç vakit kaybetmeden garda gölü yakınlarında bir kasabaya kendinizi atın. lazise bu gölün etrafındaki en tatlı köylerden biridir.
halkinin, zamaninda sehirlerinde yasamis olan romeo ve juliet'ten cok etkilendigini dusundugum sehir. kardesim nerede bir bank varsa, uzerinde iki sevgili, birbirlerine surtune surtune opusuyorlar. goz var, nizam var, ayip denen bir sey var. bu resmen aliskanlik yapmis herkeste. genci, yaslisi opusuyor. sanki gorev addetmisler bunu .olan var, olmayan var. ayiptir...
venedik cumhuriyetine bağlıyken 1797'de 5 fransızın öldürüldüğü paskalya'ya evsahipliği yapan ve napolyon'un venedik'in bağımsızlığına son vermesine bahane olan kent.
her köşe başında, gamalı haçlar, hitler, mussolini resimleri bulunan şehirdir. faşistliği dillere destandır bu şehrin. sol tribün grupları, deplasman yapmak istemezler korkularından bu şehire.