bugün

Ünlü islâm kahramanı ve komutanı Halid bin Velid'in babasıdır.

Kendisine en çok evlât ihsan edilen Kureyşlilerden olup, büyük servet bağışlanmıştı. Ancak Yüce Peygamber'in dâvetine uymadığı gibi, sihir yapmakla suçlamıştır. Sahip olduğu evlât ve servetiyle gurura kapılmış, kendisi dururken, Hazreti Muhammed'e * peygamberliğin verilmesini hazmedemeyerek böbürlenmiştir.

Peygamber Efendimiz (asm) ile akraba olan Velid'in kardeşi Ebu ümeyye, Peygamber Efendimizin halası Atika ile evliydi. Diğer taraftan Hazreti Ömer'in de dayısı idi.

Velid, Kureyşin ileri gelenlerinin bulunduğu bir toplantıda bir çocuğun doğduğunu haber veren bir Yahudi ileri geleni, hazır bulunanlara, bu gece bir çocuklarının olup olmadığını sordu. Bilmiyoruz cevabını alınca; "Vallahi sizin bu kabahatinizden iğrendim. Bakın ey Kureyş topluluğu, size söylüyorum. iyi dinleyin. Bu gece, bu ümmetin en son peygamberi Ahmed doğdu. Eğer yanlışım varsa, Filistin'in kutsiyetini inkâr etmiş olayım. Evet, onun iki küreği arasında kırmızımtırak, üzerinde tüyler bulunan bir ben var!" mealinde izahatta bulundu.

O gece Peygamber Efendimizin (asm) doğduğu gece idi. Hazır bulunanlar, hayretler içinde kalıp dağıldıktan sonra, evlerine gidip sordular. O gece Abdullah'ın bir oğlunun olduğunu ve adının da "Muhammed" konduğunu öğrendiler. Kırk yıl önceden Yüce Peygamberin geliş müjdesini öğrenen Velid, buna rağmen iman etmeyecektir.

Velid, insanları islâma dâvet eden Peygamber Efendimizin * karşısında yer aldı. Yüce Peygamberi fikrinden vazgeçirmek için, Ebu Talib'e müracaat eden heyetin içinde bulundu. Diğer taraftan oğlunu, Habeşistan'a hicret eden Müslümanları Necaşi'den istemek için elçi olarak gönderdi. Giriştiği teşebbüslerden netice alamadıkça, tutumu sertleşti. Aynı zamanda müşriklerin akıl hocası durumunda olduğundan, gelip kendisine danışmakta, ne yapacaklarını ve ne söyleyeceklerini kendisine sormakta idiler. Söyleyecek hiçbir şey bulamayınca sihri uydurdu. Peygamber Efendimize çeşitli hakaretlerde bulundu ve büyücülükle itham etti. Bundan sonra, müşrikler Peygamber Efendimize büyücü demeye başladılar. Yüce Resûl bundan çok rahatsız oldu. Bunun üzerine Müddesir Sûresi nazil oldu. Elli altı âyetten müteşekkil sûrenin, 11'den 26. âyete kadar olan kısmın, Velid hakkında nazil olduğu nakledilmektedir:

"Tek başına yarattığım o kimseyi Bana bırak. Ona bol bol servet verdim. Gözü önünde duran oğullar verdim. Daha pek çok nimetleri önüne serdim. Sonra o daha da arttırmamı istiyor. Asla! Çünkü o, âyetlerimize karşı direnip durdu. Ben de onu pek zorlu bir azaba süreceğim. Düşündü, taşındı, ölçtü, biçti. Kahrolası, nasıl da ölçüp biçti! Sonra baktı. Sonra kaşını çattı, suratını astı. Sonra sırt çevirip kibirlendi. 'Bu olsa olsa eskiden kalma bir sihirdir' dedi. Ben onu Sakara (Cehennem) sokacağım."

(Müddesir; 11-26).