bir zamanlar herkesin dilinde olan parça. soner arıca da güzel söylemiştir.yalnız şarkıcı bir ara ceee yapıp gidenlerden. kanımca istikrarlı olmak da faide * var.
sen hiç kış gecesi terledin mi?
ya da üşüdün mü bir yaz günü?
sen hiç uykusuz gecelerde, yağmur altında gezdin mi,?
ya da isyan ettin mi çaresizliğine?
sen hiç yatarken son, uyandığında ilk beni düşündün mü?
ya da hatırladın mı dualarında hiç beni?
sen hiç gördün mü gözlerime baktığında kendini?
ya da aktı mı gözyaşların yağmurlarla yere?
sen hiç karanlık gecelerin ıssız sokaklarında dolaştın mı?
ya da istedin mi kırlarda, istedin mi dolaşmayı delicesine?
sen hiç yanında olmadığımda özledin mi beni,
yani, sen hiç sevdin mi beni?
Duydum ki vefasız, incinip kırılmışsın,
Kırılsan ne yazar kırılmasan ne.
Bir selam yollardı onu da kesmiş;
Darılsan ne yazar darılmasan ne...
Ben keder üretir, dert yaratırım...
Aleme ibrettir her bir satırım,
Kırk yılın başında halim hatırım
Sorulsa ne yazar, sorulmasa ne...
Benden uzak olsun ersin murada
Dilerim sultanlar aşikar bahtına
Layık olmadığı gönül tahtına
Kurulsa ne yazar, kurulmasa ne.... (Cemal Safi)
ameliyat olmaya karar verdigim gün,vefasıza yanlış msj attıktan sonra soguk 2 msj ardından, haluk leventin bu şarkısını dinlerken aklıma "açmışken kalbimide alsalar" düşüncesini düşüren mükemmel türkü.
mahsun kırmızıgül'ün aştığı şarkı ve mükkemmel bir kliple taçlandırdığı baş yapıt. her şeyi çok çabuk tükettiğimiz şu günlerde arada kaynadı belki ama gerçekten söz, müzik, klip hepsi de çok güzeldi. bu şarkıdan sonra müziği bitirdim artık diye düşünmeli ki sinemaya soyundu mahsun.
sanırım hak ettiğim bir sıfat. mizantropluk var kanımda, ama algıda, başkalarının algısında bildiğin vefasızımdır herhalde. tabii hatırladıkları müddetçe. ben sık sık hatırlarım, ama hatırlarını sormam. üstüme vazife olarak görmem. ya hep, ya hiç. ben hep hiç olarak gördüm kendimi nazarlarında. en baştan itibaren hiçliğe lâyık olmaya çalıştım. vefasız sıfatını belki hak etmiyorumdur. hayatlarına girmedim ki, ansızın çıkmış olayım ve bir daha yollarımızı kesiştirmemiş olduğum için vefasız olarak adlandırılayım. reva mı? adil mi? siz söyleyin. bence reva. ben önemseyebildiysem, uzaktan seyirlerim dışında illa ki bir şeyler paylaşmışımdır. küçük bir gülümsemeye sebep olabilirdim belki. birisinin sizi hatırlamasından illa ki hoşnut kalırsınız. ama birisini hatırladığınızda, onun sizi hiç arayıp sormadığını fark edince belki üstünde durmadan geçersiniz, belki vefasız dersiniz. vefasız diyorsanız, o hâlde o kişi hayatınızda bir yer etmiş demektir. hımm... öteki türlüyse, hiçbir yeri olmamış, sıradan bile olamayacak kadar silik kalmışsınız demektir. şimdi düşününce, vefasız bile değilim. evet, vefasız olmayı bile hak etmiyorum. ama mizantropluk var kanımda, büyük bir üzüntü değil. ama bir hayal kırıklığı. garip bir zihniyetle yaşamışım bunca sene, aynı zihniyetle devam ediyorum. her şeye rağmen, tüm çabalarımda, tanımlamalarımda bir teselli arıyorum sanki. besbelli pişmanım. besbelli bu dramda suçluyum. kendim ettim, kendim buldum. neredesin sen?