vedat türkali

entry92 galeri11 video1
    92.
  1. Bir gün tek başına. Vay be.

    Eski tüfektir kendisi.
    1 ...
  2. 91.
  3. Bugün ölüm yıldönümü. Türk edebiyatının duayenlerinden. Hala okumayanlar varsa bir gün tek başına kitabından başlasınlar. Eminim devamı gelecek.
    1 ...
  4. 90.
  5. Pazar günü ölüm yıldönümüydü, unutmuşum. Bir gün tek başına adlı kitabını ilk okuduğum zamanı hatırlıyorum. Eşekten düşmüş karpuza dönmüştüm. Roman okumayı Vedat Türkali kitapları sayesinde sevdim. ikircikli insan hallerini öyle güzel anlatır ki hayret edersiniz. Müthiş güçlü bir kalem. Bana öyle ya da böyle okumayı sevdirmiş, hayatımda iz bırakmış önemli insanlardan biri. Kendisini yakınım gibi seviyorum. Allah yerinde dinlendirsin.
    1 ...
  6. 88.
  7. 87.
  8. 86.
  9. 85.
  10. ''Tek bir günün sırası gelsin diye yaşam boyu bekliyoruz.''

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1788109/+
    5 ...
  11. 83.
  12. Türk edebiyatı'nın en önemli roman yazarlarından birisidir. Hala okumamış olanlar varsa, bir gün tek başına ve mavi karanlık romanlarını alıp okusunlar.

    Toprağı bol olsun.
    1 ...
  13. 82.
  14. 81.
  15. "bir gün tek başına" romanı ezber bozan cinstendir. evlilik kurumunu, düzene kapılıp giderek kaybolan bir adamı, imkansız bir aşkı anlatır. ölümünün 2. yılında hatırlatarak anmış olalım.
    16 ...
  16. 80.
  17. türkiye'nin en güzel dönem romanlarını yazan nadide edebiyatçımız idi. alev alatlı'nın nerede okuduğumu hatırlamadığım bir röportajında şöyle bir cümle vardı '' dostoyevski ve tolstoy'u okumadan 19. yy rusyasını anlamak mümkün değildir'' demişti. işte vedat türkali'yi de okuduğumuzda hem iyi bir edebi metin hemde dönem ruhunu çok iyi anlarız.

    türkali'nin okuduğum romanlarından gerek ''bir gün tek başına'' gerek ''kayıp romanlar'' tam da bu türden romanlar. ilki 1960 darbesi öncesi türkiye'yi çok iyi yansıtırken, diğeri 1990'lar türkiyesi'ni çok güzel anlatır. bunun yanında ''komünist'' isimli otobiyografik eseri ile son romanı ''bitti bitti bitmedi'' romanı da gerçekten çok güzeldir. kişilerin iç sesleri ve düşünceleri de türkali'nin psikoloji konusunda da gayet iyi tasvirler yaptığının kanıtıdır.

    okuyun-okutun.
    6 ...
  18. 78.
  19. Diline bayıldığım usta yazar.Roman kahramanının kendi içsel dünyasındaki tartısmalarında insan kendinden öylesine çok şey buluyor ki olay sırası geçse de yine hesaplaşma başlasa diyor insan okurken..Çağdaş Türk Edebiyatı ile ne kakadar geç tanışmışım,ama olsun iyi ki tanımışım.
    0 ...
  20. 77.
  21. cihangir solcularının liderlerindendi. öcalan'a methiyeler düzer, kandildekileri selamlardı. hatta azılı bir komünist, materyalist olmasına rağmen şeyh said isyanının bastırılmasını bile eleştirir, irticacı kürtçü bir feodal şeyhini atatürk cumhuriyetine tercih ederdi. atatürk'e ağza alınmayacak hakaretlerde bulunurdu. işte vedat türkali buydu!

    şeyh saidlerin, apoların, hdplilerin, sırrı sakıkların, feodal hdpli ağaların düzenini savunacak derecede aydın ve ilerici bir solcu(!)

    vedat türkali'nin ne olduğunu merak edenler şu yazıya bir göz gezdirsin:

    http://www.ilk-kursun.com...dat-turkali-ve-gercekler/

    eğer şu an yaşasa hdpliler içeri tıkıldı diye ilerleyen yaşına rağmen açlık grevine başlardı kesin. bu kadar azılı bir pkk seviciydi.
    1 ...
  22. 77.
  23. 76.
  24. Vedat Türkali'nin Bir Gün Tek Başına romanındaki Günseli'ye aşık olmuştum.
    6 ...
  25. 75.
  26. Dünyanın en güzel şehrine, dünyanın en güzel şiirlerinden birini yazmış insandı Vedat TÜRKALi. Toprağı bol olsun.

    "iSTANBUL

    Salkım salkım tan yelleri estiğinde
    Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
    Uzaktan seni düşünürüm istanbul
    Binbir direkli Halicinde akşam
    Adalarında bahar
    Süleymaniyende güneş
    Hey sen güzelsin kavgamızın şehri

    Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
    Bakışlarımda akşam karanlığın
    Kulaklarımda sesin istanbul

    Ve uzaklardan
    Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
    Sen şimdi haramilerin elindesin istanbul

    Plajlarında karaborsacılar
    Yağlı gövdelerini kuma sermiştir.
    Kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında
    Balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın
    Meyvesini birlikte devşirirler
    Sen şimdi haramilerin elindesin istanbul

    Et tereyağı şeker
    Padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde
    Yumurta masalıyla büyütülür çocukların
    Hürriyet yok
    Ekmek yok
    Hak yok
    Kolların ardından bağlandı
    Kesildi yolbaşların
    Haramilerin gayrısına yaşamak yok

    Almış dizginleri eline
    Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
    Onların kemik yalayan dostları
    Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
    Ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel
    Ve sen
    Ve sen haktan bahseden Ortaköyün Cibalinin işçisi
    Seni öldürürler
    Seni sürerler
    Buhranlar senin sırtından geçiştirilir
    ipek şiltelerin istakozların
    ve ahmak selameti için
    Hakkında idam hükümleri verilir

    Haktan bahseden namuslu insanları
    Yağmurlu bir mart akşamı topladılar
    Karanlık mahzenlerinde şehrin
    Cellatlara gün doğdu
    Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır
    Bir kalem yazın vardır
    Dudaklarını yakan bir çift sözün vardır
    Söylenmez

    Haramiler kesmiş sokak başlarını
    Polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi
    Haramilerin elinde
    Ve mahzenlerinde insanlar bekler
    Gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer
    Bebeklerin hasreti içlerinde gömülü
    Can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde

    Boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul
    Bulutların ardında damla damla sesler
    Gülen çehreleri ve cesaretleriyle
    Arkadaşlar çıktı karşıma
    Dindi şakalarımın ağrısı

    Bir kadın yoldaş tanırdım
    Bir kardeş karısı
    Hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları
    Ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi
    Cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında
    Gebeliğin dokuzuncu ayında
    Aç kurtların varoşlara saldırdığı
    Tipili bir gece yarısı
    Sırtında çok uzak bir köyden indirdi
    Otuzbeş kiloluk sırrımızı
    Zafer kanlı zafer kıpkırmızı

    Boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul
    Bekle bizi
    Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle
    Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla
    Mavi denizlerine yaslanmış
    Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
    Ve bir kuruşa Yenihayat satan
    Tophanenin karanlık sokaklarında
    Koyunkoyuna yatan
    Kirli çocuklarınla bekle bizi
    Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
    Bekle dinamiti tarihin
    Bekle yumruklarımız
    Haramilerin saltanıtını yıksın
    Bekle o günler gelsin istanbul bekle
    Sen bize layıksın."
    7 ...
  27. 74.
  28. Yusuf Atılgan'ın sınıf arkadaşıdır.
    7 ...
  29. 73.
  30. 13 Mayıs 1919'da Samsun'da doğan Vedat Türkali'nin asıl adı Abdülkadir Pirhasan'dır. Asker olduğu için ilk şiir ve yazılarını Hazan Denizli takma adıyla yazan Türkali, 1960'dan sonra Vedat Türkali adını kullandı. Samsun Lisesi'nden sonra 1942 yılında istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun oldu. Maltepe Askeri Lisesi ve Kuleli Askeri Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1951'de siyasi eylemleri sebebiyle tutuklanıp 9 yıl ceza aldı. 7 yıl sonunda koşullu olarak serbest bırakıldı. Vedat Türkali 1944 - 1950 yılları arasındaki ağır baskı döneminde devrimci sanat çevrelerinde ilk kez el altında dolaştırılan gizli şiirleriyle, özellikle "istanbul" şiiri ile tanındı.

    Rıfat Ilgaz ile Gar Yayınları'nı kurdu. 1960'ta "Dolandırıcılar Şahı" ile senaristliğe başlayan Vedat Türkali, halk kitlelerinin en çok ilgi duyduğu alan olduğu sinemada "bilhassa emekçi halka bir şeyler verebilmek için" senaryolar yazmasının yanında yönetmenliği de denedi. 40'ın üzerinde senaryo yazdı ve 3 filmin de yönetmenliğini yaptı.

    27 Mayıs 1960 ihtilali öncesi dönemde Türk aydınının gerek toplumsal gerekse ikili ilişkilerde yaşadığı bunalımları dile getirdiği ilk romanı "Bir Gün Tek Başına" yazar olarak tanınmasını, geniş bir okur kitlesi tarafından ilgiyle karşılanmasını sağladı. Türk aydınına ve aydınların çevresiyle ilişkilerine dair gerçekçi gözlemler içeren bu roman yayımlandığı yıllarda büyük tartışma yarattı ve edebiyat çevrelerinde; kurgusu, anlatım tekniği ve gerçekçi yaklaşımıyla çağdaş Türk romanında bir aşama olarak değerlendirildi.

    ikinci romanı "Mavi Karanlık" ta ise 1980 darbesinin öncesini ele aldı. Yine 1980 darbesi öncesinin çelişkili ortamı içinde Türkiye ile sinema arasında paralellikler kurarak aydın kesimden kişilerin konumları ile toplumsal tavırlarını "Yeşilçam Dedikleri Türkiye" romanında irdeledi. 1990 yılında yayımlanan "Tek Kişilik Ölüm" romanından sonra bir süre Londra'da yaşadı.

    1942'den bu yana tasarladığı ve Türkiye Komünist Partisi'ni anlattığı iki ciltlik romanı "Güven" i Londra'da yaşadığı yaklaşık 10 yıllık zaman diliminde yazdı. Komüntern Arşivi'nden gizli kalmış belgelerden de yararlanarak yazdığı romanında kendi politik serüveni kadar kuşağının bilinmeyen öyküsünü de anlattı. 2004 yılında yayımlanan "Kayıp Romanlar" da 90'lı yıllar Türkiye'sini siyasi sürgünden ülkesine dönen emekli bir doktorun gözünden anlattı. 2009'da yayımlanan "Yalancı Tanıklar Kahvesi"nde 12 Eylül'e giden süreçte kökleri o yıllara dayanan ve etkisi bugüne kadar gelen siyasal çatışmalar, toplumsal güç olarak din ve sendikalaşmalar gibi konuları ele alırken, 2014'te yayımlanan son romanı "Bitti Bitti Bitmedi" de ise ermeni meselesini mercek altına aldı.

    2002 seçimlerinde DEHAP'tan milletvekili adayı olan Vedat Türkali, hayatı boyunca siyasi mücadelenin içinde yer aldı. Sağlık sorunları yaşadığı son yıllarında bile, eylemlere katılmayı ihmal etmedi. Türkali, en son geçen sene, sekiz günlük sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizre'de yaşananlara ilişkin HDP'nin basın açıklamasına katıldı ve yaptığı konuşmada, "Bu ülkede var olan Kürt, Rum, Ermeni ve tüm halklar özgür olmadıkça barış gelmez" dedi.

    Vedat Türkali; "Karanlıkta Uyuyanlar" ile 1964 Antalya Film Festivali'nde "En iyi Senaryo Ödülü"ne, "Dallar Yeşil Olmalı" oyunu ile de 1970 TRT Sanat Ödülü'ne, "Bir Gün Tek Başına" romanıyla 1974'te "Milliyet Roman Ödülü" ve 1976'da "Orhan Kemal Roman Ödülü"ne, "Kara Çarşaflı Gelin" ile 1977 Antalya Film Festivali "En iyi Senaryo Ödülü"ne "Bedrana" filmiyle, 1982'de Çekoslovakya'da Carlovy Vary Film Festivali'nde Cidalc Ödülü'ne, "Güneşli Bataklık" ile yine 1982'de işçi Sendikaları Özel Ödülü'ne değer görülmüştü.

    (Hürriyet, 30.08.2016)
    0 ...
  31. 72.
  32. allah rahmet eylesin.bir insanın ölünce geride bıraktığı büyük eserleri olması ne de güzel bir şey.
    4 ...
  33. 71.
  34. Türk edebiyatının son çınarıydı.Büyük yazarlardan biriydi.

    Dün sabah saatlerinde vefat etmiş malesef.97 yaşındaydı öldüğünde.

    Bir Gün Tek Başına ve Mavi Karanlık gibi romanları Türk edebiyatının en büyük eserleri arasına girmiş; daha sonra da Yeşilçam Dedikleri Türkiye ve Tek Kişilik Ölüm romanlarını da yazmıştır.

    Toprağı bol olsun.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1164420/+
    12 ...
  35. 70.
  36. 69.
  37. Mavi Karanlık ve Bir Gün Tek Başına...

    Bu romanlar gibisini ancak rahmetli Yaşar Kemal veya Orhan Pamuk yazabilir ama onlar bile böylesine inanılmaz bir şekilde insanı romanın içine çekemezdi...nur içinde yat...
    9 ...
  38. 68.
  39. 67.
  40. kürt siyasal hareketini sosyalist zanneden biriydi. ölmüştür, gitmiştir.
    2 ...
  41. 66.
  42. Eserleri hep yaşayacaktır, ruhu şad olsun.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük