"onu başlarından nasıl atacaklarını düşünüp duruyorlardı. bu ise yaramaz insandan, bu sıkıcı yükten kurtulmak, onun kederli yüzünü görmemek istiyorlardı. rahatsız ediyordu onları, neselerini kacırıyordu. ama nasıl becereceklerdi bu işi? ne yoldan? yüzüne karşı artık aralarında yeri olmadıgını, çekip giderse memnun olacaklarını nasıl söyleyebilirlerdi? kim söyleyecekti? hiç biri yeteri kadar cesur değildi; açıkçası hiçbiri göze alamıyordu bunu. yok yere saçma bir korku içindeydiler. öylece aralarında fısıldasıp duruyorlardı; onda bıktıklarını, nefret ettiklerini söylüyorlardı...
sanki kötü bir talihe bağlıymış gibi tek başına uçurumun kenarında oturan adama dikilmiş gözler, yarı karanlıkta hain hain parlıyorlardı. ondan nasıl kurtulacaklardı?"
barabbas ve cüce- par lagerkvist.
çok az şey bilip herşey hakkında konuşan insandır. bugün oturduk işde bir yerde benle o çocuk.
b: abi saçlarım niye böyle oluyo amk, duştan sonra iyi kuruyunca berbat oluyor.
ç: ne kullanıyon?
b: clear.
ç: clear öyle yapar abi.
böyle insanlara uyuz olurum, tahammül edemem.
sürekli karı kızdan bahseden tipler. söverek uzaklaştırdığımda oldu, dövdüğümde. ama benim için en unutulmazı hasan diye annesini yeni kaybetmiş bir arkadaşımla dertleşirken mekana gelip sandalye çeken ve arkadaki kızların namusu ahlakı nekadar iş olup olmadıklarından bahseden tipe hasanın masa ile vurması olmuştu. masayla dövdü herifi iyide oldu, gelen garsonlarada ben daldım sonra karakola gittik.
düzgünce konuşmayı bilmeyip suçu hep başkasına atanlar. ya da verilen bir sırrı yüzüne geri hakaret ederek söyleyenler. kendisini bir bok sananlar. alttan aldıkça iyice havaya girenler. beddua etmemek lazım ama neyse.