Atatürk'ün destekçisi olmasına rağmen onun kişisel kinine ve gazabına mâruz kalmış vatansever padişahtır.
Giderken sarayda kıymetli ne var ne yok hepsini silip süpürüp götürmeyecek kadar da onurlu, fedakâr ve ülkesine sadıktır. Buna kim engel olabilirdi ki vicdanından ve imanından başka !!
vatan haini son osmanlı padişahıdır. kendisinin vatan haini olup olmaması ile ilgili bir çok teori ortaya atılmıştr. fakat belgelerle kanıtlanmıştır ki istanbuldan kaçtığında(gittiğinde) bile mustafa kemal aleyhine fetvalar vermeye devam etmiş, 1919-1923 yılları arasında sadece mustafa kemal hakkında değil aralarında genel kurmay başkanı mirlivafevzi çakmak paşanında olduğu daha bir çok kuva-i milliye yanlısı subay ve yöneticiler hakkında tutuklama ve idam fermanı çıkarttırmıştır. zamanında kurulan hiçbir hükümet heyet-i temsiliye ile iyi geçinmemiştir. ne alenen ne de gizliden gizliye vatanın kurtuluşu için bir çaba sarf etmemiştir. bunda tabi ki istanbulun işgal altında olmasınında etkisi vardır. her zaman bizlerin zihinlerini kurcalamakta olan sorulardan biriside vahdettinin neden bir yolunu bulup istanbuldan anadoluya geçmediğidir. mustafa kemal ile vahdettin arasında gerçekleşen ve mustafa kemal'in samsuna gönderilmesiyle sona eren görüşmelerde gerçekten ne konuşulduğu tam olarak bilinemediği sürece kendisinin vatan haini mi yoksa vatansever mi olduğunu bilemeyeceğiz, resmiyette kendisi vatan haini kalmaya devam edecektir.
padişah olarak yetiştirilmemiş, kendisi de padişah olmak istemeyen kardeş şehzadedir. ortaokul mezunudur. zorla padişah yapılmıştır. asla padişah olmamalıydı.
tahta geçtiğinde "kubura oturdum" dediği söylenen kişi. savaşın bitimine 3 ay kala ağabeyi 5. Mehmet Reşad vefat edince tahta 6. Mehmet Vahideddin olarak geçmiştir. kurduğu kuvay-i inzibatiye bir kez bile kuvay-i milliye ile çatışmadan 3 ay sonra lağv edilmiştir. anadolu neden geçmedi? geçseydi sadece yunanla değil tüm işgalcilerle savaşcaktın. neden mi kaçtı? kapısına gelen subay sultana ya gidin ya da feci bir ölüm sizi bekliyor dedi. tamam bu adamı idam ettiler bu seferde padişah yanlıları ile karşıtları iç savaşa tutuşacaktı.
mustafa kemal e destek verdiğinin hiçbir kanıtı ve delili olmamasına rağmen ingiliz generali harrington a göndermiş olduğu mektupta kendi milli ordusu ve vatanı dururken "ingiltere devlet-i fahimanesine" sığınma isteğinin kanıtı gün gibi ortadadır.
(bkz: hadi bunu da açıklayın şakirtler)
Nitekim HMS Malaya savaş gemisiyle Maltaya gittikten sonra Yıldız Sarayına giden Refet Paşanın, ağlamakta olan Vahdettinin yaverlerinden Sadrazam Tevfik Paşanın oğlu Ali Nuri Beye,
-Ağlama Ali Bey, gittiği iyi oldu, ya kalsa idi biz onu ne yapardık? Vahdettin kalsaydı, Ankaranın niyeti onu idam etmekti dedi. (1)
Mustafa Kemalin beklentisi de Sultan Vahdettinin vatandan ayrılması gerektiği istikametindeydi. Ankarayı temsilen 29 Ekimde saraya giden (daha doğrusu baskın yapan) Refet Paşa, sultanı istanbuldan ayrılması için ikna etmeye çalıştı. Bu gidişin geçici olacağını, ortalık yatışınca tekrar dönebileceğini söyledi.
Mustafa Kemal, şartların Vahdettini zorladığını tahmin ediyor ve hatta Refet Paşaya kaçmak isterse mani olunmamasını emrediyordu. Refet Paşanın bu doğrultudaki sözleri şöyle: Padişahı ingilizler kaçırırsa, Türk Milleti hiçbir gün Vahdettinin bu hareketini affetmeyecektir. Biz tutar ve yakalarsak, bu sefer millet bizi affetmeyecektir. Halk zamanla onu mağdur görecek ve bizi kabahatli sayacaktır. Bırakalım gitsin, işimizi kolaylaştırıyor! Kaçan bir hükümdarı halk hiçbir zaman affetmeyecektir.
vahdettin'in hala vatan haini olduğunu iddia eden kişi, dünyaya kanıtlanmış olan "resmi tarih yalanlarıyla" mallaşmış bir gerizekalının önde gidenidir. çok şaşırmayın.
paratonerdir. tüm yıldırımları üzerine çekmiş sessizce toprağına gömmüştür.
ingilizler' e ; mustafa kemal' i yakalayacağız, şunu yapacağız, bunu yapacağız vaadleriyle yalnızca biraz "zaman taktiği" ile anadolu kurtuluş harekatını içten içe destekleyip, miili mücadelenin en muhtaç olduğu şeyi görmüş ve onu kazandırmıştır.
2. abdülhamid han ın sağladığı haremde istibdad, sultan vahdettin döneminde ayyuka çıkmıştır.
tarihi vesikaların aktardığına göre; harem kadınları arasında içki ve fuhuş yaygınlaşmış ve şişli, beyoğlu gibi merkezlerde ahlaksızlık yuvalarında basılan saray kadınları olmuştur.
bunu osmanlı hanedan şerefine yediremeyen bazı kadın sultanlar, zor durumda hissedip baba evlerine sığınmışlar, hatta içlerinden bazıları, kendilerini sarayburnu ndan denize atıp intihar girişiminde bulunmuşlardır.
Lise yıllarımda bir hain , ülkesini savunmamış ve yurtdışına kaçmış bir padişah iken , sonradan öğrendim ki ülkesini seven mustafa kemal i anadoluyu gönderen ve ona büyük yetkiler veren , padişah vekili makamıyla göndermiştir. Bir Mazlum padişah Vahdettin. Anlatılan tersine vatansever bir padişahtır. istanbul dan giderken sadece okumak için kitap ve Kuran-ı kerim almış yanına daha sonra altın mahfazasını T. C ye göndermiştir. Yokluk içinde ölmüştür.
Bir kafir tarafından tarafından sırtından vurulan mübarek paşa. M. Kamal öldüğünü duyduğunda" çok dürüst adamdı, istese yanında yeni bir ordu kuracak servet götürürdü" demiştir.
haindir efendim kasmaya gerek yok. haindir amarikiya ingiltereye yazdığı mektuplar arşivde durmaktadır.
ayrıca hiç bir şey yapmamakta hainliktir. wahdettinin hainliğini anlamak için son bizans imparatoru ile kıyaslamak gereklidir. son bizans imparatoru askerinin başında savaşarak ölmüşken. wahdettinin hali ortadadır.
kendisine vatan haini diyenlerin anakronizm'in kralını yaptıkları osmanlı devleti'nin son padişahı.
tabi şimdi 1922'de kurulan devletin yerine yeni ülke kurulmuş, oturduğumuz yerden atıp tutmak kolay. yok o ana kadarki bütün reformist yasaları ve hareketleri daha sonradan kaldırdı pasifize etti, yok sevr anlaşması'nı imzaladı ülkeyi düşmanlarımızın eline verdi, yok ingiliz gemisi'yle kaçtı en büyük adiliği etti demek daha kolay. lan adam 700 yıllık bir devletin başı, üstelik başı olmakla da kalmamış 700 yıldır ataları bu ülkeyi yönetiyor yani bütün topraklar kaç yıllık felsefeye göre onların, bu topraklarda yaşayan insanlar onların kulları, ülke yavaş yavaş elden gidiyor, her kafadan ayrı bir ses çıkıyor, her yerde gizli açık bir sürü muhalif hareket mevcut, savaşlar bitmek bilmiyor, ondan iki önceki padişah itin götüne sokularak sürgüne gönderiliyor, bir önceki sen takıl kafana göre biz ülkeyi yönetiriz denerek sadece imza atan bir padişah haline getiriliyor. hareket isterse dünyanın en müthiş, en yenilikçi, en özgürlükçü hareketi olsun hangi insan evladı bu şartlar altında "buyurun geçin" der, yıllarca kendisine "kulları" diye öğretilmiş kişilerin kendisine kafa tutmasına ve tahtının gitmesine seyirci kalabilir? dünyadaki her yönetici gibi her eyleminin, fikrinin tartışılabileceğini, eleştirilebileceğini düşündüğüm ama bu şekilde yaftalanmasını saçma bulduğum padişah.
