vahdettin hain miydi sorunsalı

entry92 galeri3
    1.
  1. 1918 şartlarında ingilizleri tutmayan var mıydı ki, Hürriyet gazetesinde yer alan bir köşe yazısında(1), Mondros Mütarekesi'ni ve ingiliz himayesini kabullendiği için Sultan Vahdettin'e hain yaftası yapıştırılabiliyor?

    Açın bakın, Mondros'ta ingiltere ile aramızda rica minnet çöpçatanlık yapan General Townshend'in hatıralarını, ingiliz gemileri kasım ayında Çanakkale'den nasıl birer 'kurtarıcı prens' olarak girmişlerdir, hayretle görürsünüz. Hadi onu bulamadınız diyelim, bari tarihçi Orhan Koloğlu'nun 1918 yılı üzerine yazdığı kitabındaki(2) basın taramasını okuyun ve zamanın PTT'sinin Mondros Mütarekesi'ni kutlamak için tam 22 bin serilik bir posta pulu çıkardığını hayret ve ibretle görün.

    O zaman Mustafa Kemal Paşa'nın istanbul'da kendi parasıyla çıkardığı Minber gazetesinde işgalci ingilizlerin tebrik edilip alkışlandığını da, 17 Kasım 1918'de aynı gazetede çıkan söyleşisinde "ingilizlerden daha hayırhah (iyiliksever) bir dost olmayacağı" mesajını verdiğini de, ertesi gün çıkan Vakit gazetesinde ise "Britanya hükümetinin Osmanlılara karşı olan iyi niyetlerinden şüphe etmediğini" söylediğini ve dahi "muhataplarımızla [yani ingilizler, Fransızlar vd.] anlaşmak lazımdır" dediğini de hatırlamamız gerekmez mi? Ya Mustafa Kemal Paşa'nın 11-13 Ekim 1918'de Halep'ten Vahdettin'e çektiği telgraftaki ilginç teklifleri... Şöyle diyordu padişahın yaveri Naci (Eldeniz) Bey adına gönderdiği telgrafta: Müttefiklerle olmadığı takdirde ayrı olarak ve mutlaka barışı sağlamak lazımdır ve bunun için kaybedilecek bir an bile kalmamıştır. (Orijinali: "Müttefiken olmadığı takdirde münferiden behemahal sulhü takarrur ettirmek lazımdır ve bunun için fevt olunacak bir an dahi kalmamıştır.")(3) Peki, bütün bu belgeler bilinip dururken birilerinin kalkıp da "Mütareke hükümlerine sonuna kadar riayetkâr davranmalıyız" şeklindeki tavrı nedeniyle Vahdettin'in hain ilan edilmesini anlamak gerçekten de mümkün değil.

    Karabekir'in hatıratında Vahdettin
    Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Kâzım Karabekir'in bile yakılan kitabı istiklal Harbimizin Esasları'nın ilk baskısında (1933) Sultan Vahdettin'le son görüşmesine dair hatıraları, kitabın sonraki baskılarında açıkça sansüre tabi tutulmuş değil midir? Halbuki Vahdettin, 11 Nisan 1919 günkü görüşmesinde, birkaç gün sonra Trabzon'a giderek yeni görevine başlayacak olan General Kâzım Karabekir'e dönüp, "Paşa, ben ve millet sizlerden ümitliyiz... Hayır dualarım ve niyâzlarım sizinle beraberdir" demiş, Karabekir Paşa da kendisine şöyle cevap vermişti: "Kumandan ve asker evlatlarınızla bütün millet zât-ı şahaneleri etrafında bir kalp ve bir kafa gibi toplanabilir şevket-meâb." Üstelik Karabekir Paşa dışarı çıkınca onu heyecanla bekleyenler arasında bir tanıdık da vardır kapının önünde: Fahri Yaver-i Hazret-i Şehriyari Mustafa Kemal Paşa. Hemen Karabekir'e sorar: Neler konuştunuz? Karabekir, Padişah'ın kendisini hayır dualarla yolculadığını anlatınca Mustafa Kemal Paşa şu anlamlı tespiti yapar oracıkta: Sen Erzurum'a yerleşince vatanın üç uç noktasında üç temel dayanak noktası teşekkül ediyor. Ne yazık ki, istiklal Harbimizin Esasları'nın 1951 ve sonraki yıllarda yapılan baskılarında bu ve benzeri türden Vahdettin'i 'beraat ettirici' nitelikteki ibarelerin itinayla temizlendiğini hayretle görürüz. Eh, Karabekir'in kitaplarında durum buysa gerisini varın, siz düşünün.
    Mustafa Kemal'in yukarıdaki sözüne dönelim tekrar. Ne demek istiyor? Gayet açık bence: Vahdettin ve istanbul hükümeti daha önce Cafer Tayyar Paşa'yı Edirne'ye, Ali Fuat Paşa'yı Ankara'ya gönderdikten sonra üçüncü büyük kozunu oynamış ve Karabekir Paşa'yı Erzurum'a tayin ettirmeyi başarmıştır. Böylece direnişin Edirne, Ankara ve Erzurum ayakları tamamlanmış, sıra bunları toparlayacak ve organize edecek bir genel müfettişliğe gelmiştir ki, bir ay sonra bu göreve olağanüstü yetkilerle padişahın yaveri olan Mustafa Kemal Paşa atanacak ve 15 Mayıs 1919 günü yine Vahdettin'le görüştükten sonra dördüncü ve merkezÎ ayağı oluşturmak üzere Samsun'a doğru yola çıkacaktır. Nitekim bu görüşmeyi sonraları Falih Rıfkı Atay'a anlatan Atatürk, Vahdettin'in kendisine, "Şimdiye kadarki başarılarınızı unutun, asıl şimdi yapacağınız hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa, Paşa, devleti kurtarabilirsin" dediğini nakletmemiş miydi? Öyleyse soralım: Bizzat Karabekir ve Atatürk'ün ağzından yaptıkları anlatılan Vahdettin nasıl hain olabiliyor?

    ingiliz gizli belgeleri ne diyor?
    Son olarak ingiliz gizli belgelerine bir göz atalım. Aslı Britanya arşivlerindeki gizli yazışmalara göre, işgalci ingilizler, şimdi de 'esir padişah'ı Samsun'a çıkmış bulunan Mustafa Kemal Paşa aleyhine konuşmaya zorlamaktadırlar. Ne var ki, Vahdettin kendilerine, Mustafa Kemal Paşa'nın ancak italya'nın birliğini sağlayan millî kahramanları Garibaldi kadar "haydut" kabul edilebileceğini, onun yurtseverliğinden kuşku duymadığını, dahası ona saygı ve hayranlık hissetmemenin güç olduğunu söylemiştir.(4) ingilizler de bu sözleri resmen kayıtlara geçirmişler. Vahdettin'in ifadelerinin ingilizce çevirisi şöyle: "It is absurd to label the Nationalist Movement as the tyranny of a set of non-Turkish brigand and patriot in much the same sense that Garibaldi was, and is difficult not to respect and admire him."
    Bir başka belge ise gerçekten şaşırtıcı. 14 Kasım 1918 günü, bir gün önce istanbul'a gelip Pera Palas'ta ikamete başlamış olan Mustafa Kemal Paşa, ingilizlerin Daily Mail Gazetesi'nin muhabiri G. Ward Price'ı aracı yaparak General Harrington'la görüşmek ister. Price, Pera Palas'ta yaptığı görüşmeyi hatıralarında şöyle aktarıyor: "Mustafa Kemal, yapmak istediği bir teklif için Britanya resmi makamlarıyla nasıl temas edeceğini" bildirmemi rica etti. "Bu harpte yanlış cephede savaştık, dedi, eski dostumuz Britanyalılarla asla kavga etmek istemezdik... Biliyoruz, partiyi kaybettik... Anadolu'nun Müttefik Devletler tarafından işgal edileceğini tamamen biliyordum... Bu topraklar üzerindeki bir Britanya idaresinden o kadar hoşnutsuzluk gösterilmemesi gerektir."

    Kim kahraman, kim hain?
    Anadolu'da ingiliz idaresinden o kadar da rahatsızlık duyulmaması gerektiğini söyledikten sonra Mustafa Kemal, bu topraklar üzerindeki ingiliz idaresinde bir vali olarak çalışmaya hazır olduğunu gazeteci aracılığıyla işgalci yetkililere şöyle iletecektir: "Eğer ingilizler Anadolu için sorumluluk kabul edecek olurlarsa Britanya idaresinde bulunan tecrübeli Türk valileri ile işbirliği halinde çalışmak ihtiyacını duyacaklardır. Böyle bir selahiyet dâhilinde hizmetlerimi arzedebileceğim münasip bir yerin mevcut olup olmayacağını bilmek isterim..."(5) Türk Tarih Kurumu'nun çevirtip bastığı bir kitaptan alındı bu çarpıcı sözler. Şimdi söyleyin bakalım, ingilizlerle ilişki kurmak vatan hainliği sayılabilir miymiş?

    Kaldı ki, kimin hain, kimin kahraman olacağına gazete köşelerinden yahut meclis kürsüsünden karar verilemez; hatta mahkemeler bile buna karar veremez. Bunun kararını kamuoyunun vicdanı ve "tarih" denilen o acımasız yargıç verirse verir. Hem Fransızlar şu General Petain'in hain mi kahraman mı olduğuna 60 küsur yıldır karar verebildiler mi? Adam üstelik vatanını Almanya'ya gerçekten peşkeş çektiği ve işgalcilerle düpedüz işbirliği yaptığı için ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra herkesin gözü önünde yargılanıp idama mahkûm edildiği halde bugün dahi onun bu şekilde davranmakta haklı olduğunu düşünen Fransız vatandaşları azımsanmayacak sayıdadır. Dahası, bu bir rejim sorunu değildir Fransa'da; bir tarih sorunudur. Ne diyelim, darısı bizim Vahdettin'in başına.

    En iyisi son sözü, bir ara bakanlık da yapmış olan Hüseyin Cahit Yalçın'a bırakmak. Bakın yakın tarihimizdeki hain-kahraman düellosu hakkında bu tecrübeli kalem ne ibret-âmiz laflar söylemiş: "izzet Paşa kabinesinde mütarekeyi [Mondros'u] imza eden Rauf [Orbay] Bey, bugün âdeta vatan haini oluyor. Çünkü Halk Fırkası'ndan çıkmıştır. izzet Paşa kabinesinde mütarekeyi kabul eden ve imza etmesi için emir verenler arasında bulunan Fethi [Okyar] Bey ise bugün Millet Meclisi Reisi bulunuyor. Çünkü, henüz Halk Fırkası'na mensuptur. Bu ne mantıktır, bu ne ölçüdür, bu ne mutaassıp fırkacılık [particilik] hissidir?"(6) Tarih yalan söylemez; ama ona yalan söyletilebilir. Tabii yatsıya kadar...

    MUSTAFA ARMAĞAN/ ZAMAN
    8 ...
  2. 2.
  3. kutuluş şavaşıvahdettin önderliğindemi kazandık yoksa mustafa kemal paşa önderliğindemi önce bunu anlamak gerek o gün tebrik eden sonra kurtuluşu amaçlamaz.şunu iyi biliyoruz ki vahdettin bir tepki göstermemiş madem hain değildi tahtı kardeşine bırakıp anadoluda kurtuluş mucadelesini mustafa kemal paşa nın yerine başlatabilirdi.
    2 ...
  4. 3.
  5. 90 yıl öncesindeki hiç bir yazılı metni uzmanlar haricinde okuyamadığımız için karar vermek yada yargılamak doğru olmaz mantıksalı yürütmek gerek.
    1 ...
  6. 4.
  7. hain : Hıyanet eden (kimse), hayın... (tdk)

    şimdi soralım kendimize son osmanlı padişahı vahideddin neye ihanet etti? kendisinin olan bir imparatorluğa mı? koskoca osmanlı imparatorluğundan vazgeçmek için yerine ne vaadettiler bu padişaha? osmanlı imparatorluğunun padişahlığından daha yüksek nasıl bir mevki vardır ki insan bunun için başında olduğu ülkeye ihanet etsin?
    vahideddin basiretsiz olabilir, yanlış kararlar da almış olabilir ya da gerekli mücadeleyi vermediği de tartışılabilir. fakat bunların hepsi de doğru olsa bunlar vahideddin i hain yapmaz. vahideddin savaşta yenilmiş bir devletin başındaydı ve diğer devletlerle münasebetinde de bunun sebep olduğu şekilde davranmak mecburiyetindeydi. eğer yenik bir devletin padişahını bundan dolayı hain ilan edeceksek, misakı millide sınırlarımız içinde olan toprakları lozanda kaybedenleri de hain diye mi nitelendireceğiz?
    eğer vahideddin hainse bu adam neden sefalet içinde öldü? ülkesinden ayrılırken şimdi müzelerimizde sergilenen parçalardan bir kaç tane almak aklına gelmedi mi? eğer osmanlı halktan gelen tepkiyi gönülden desteklemiyor olsaydı tevfik paşa londra konferasında kendisine verilen ilk sözü ''halkın iradesi ankaradır ilk söz onların hakkıdır'' diyerek ankaradan gelen temsilciye verirmiydi? vahideddin kendisine almanya gezisinde yaverlik etmesinden tanıdığı fikirlerini bildiği mustafa kemal i en üst yetkilerle donatıp samsuna gönderirmiydi?

    birini kahraman ilan edeceğiz diye diğerini hain ilan etmek zorunda değiliz.
    10 ...
  8. 5.
  9. ingiltere'ye değil malta'ya gitmiştir, yanına padişah maaşını aldığını söyleyenler, kendisine ev tutanın mısır kraliyet ailesinden bir prens olduğunu nasıl açıklarlar tabi merak konusu. bir monarşiye göre kendisine ait olan hazineyi de yanına almış değildir. hain olması kime göre neye göre şeklinde değerlendirilebilir tabi koşullar da göz önüne alınırsa. sonuçta sembolik bir makamda oturmaktadır, mondros'u o meşhur maddesiyle birlikte imzalayanlardan birisi de rauf orbaydır ancak ona vatan haini denebileceğini hiç sanmıyorum. sonuçta kayıtsız şartsız teslim olmuş bir ülkenin başındaki adamdır, nasıl ki japonlar 40 sene japonya'da kalmış amerikan varlığına imza atan adamlara hain demiyor, hala imparatorlarına bağlı kalıyorlarsa en azından biz de herkese hain yaftası vurmaktan kaçınabiliriz.
    0 ...
  10. 6.
  11. atatürk ü bizzat çagırıp, samsun a göndermiş kişidir, gecen gün tv de, 1970 yılında kaydedilen, ingiliz istihbarat subayının canlı anlatımı ile dinledim, istanbul, ingilizlerin egemenligine girmiş, anadoluya çıkışlar izinle, atatürk 39 kişi ile beraber, bizzat padişahın izin kagıdı ile beraber, çıkış için gelşiyorlar, ingiliz subay bakıyor, 39 tane osmanlının en seçkin subayı anadoluya gecmek için gelmiş, buna ben müsade edemem diyor, karargaha iletiyor, ordan saraya soruluyor eminmisiniz bunlardan diye, padişahtan bizzat tekrar izin geliyor, ben izin verdim diye, öle samsun a hareket ediliyor.vahdettin e hain diyenler, ittihatcı paçozlardır, işbirlikçilik karakterleridir, atatürk onlarlada çok ugrasmıştır ama maalesef onun ölümü ile yönetimi tekrar elegeçirirler, atatürk ün mason cemiyetini kapatması sanırım ittihatcılarla mücade etmek için olsa gerektir.
    4 ...
  12. 7.
  13. ısık evlerinde ve fettoş kurslarında anlatılan kafa yıkanan konu.
    6 ...
  14. 8.
  15. ismi yanlış yazılmış zat hakkında yapılan bir önerme.
    ilk olarak, vahdettin değil, vahidettin
    ikincil olarak, evet feci bir haindir. inanılmıyorsa, eksi oy ve küfürlerden sonra lütfen sizi buraya alalım:
    http://www.netkitap.com/k...nlislar_yutturmacalar.htm

    okuyalım öğrenelim, sonra konuşalım/yazalım.
    bilmemek değil öğrenmemek ayıptır.
    2 ...
  16. 9.
  17. dincilerin sormaktan bıkmadıkları, aklıselimlerin ise cevaplamaktan artık bıktıkları soru.
    (bkz: isik evlerinden edinilen genel tarih bilgisi)
    6 ...
  18. 10.
  19. vahdettin han'ın hain olduğunu söylemek darwin teorisine inanmak gibi birşeydir. çünkü yüzlerce kez ve güçlü kanıtlarla aksi ispatlanmıştır. şimdi de sıra gerçek hainlerin kim olduğunu ispatlamaya gelmiştir.
    3 ...
  20. 11.
  21. facebook'ta neler oluyor manasında ortaya karışık soru.

    vahdettin'in hain olup olmadığının irdelendiği sözlük bölümü için: (bkz: vahdettin vatan haini degildir)
    4 ...
  22. 12.
  23. şimdi bazı aklı selim arkadaşlar (ben demiyorum kendileri diyor) yorumlamış gerçi bize laf düşmez ama insanda kendini ulan adam neye ihanet edecek zaten bütün ülke o nun ihanet ettiyse bile kendine ihanet etmiştir sana ne? demekten alamıyor.
    2 ...
  24. 13.
  25. 14.
  26. '' facialara kalkan olamadım ise de, siper-i saika(paratoner) vazifesi gördüm.bütün müsibetleri üzerime çektim. kendimi feda ederek vatanı kurtarmaya çalıştım. dinine,devletine,vatanına ve milletine hıyanet edenlerin aziz allahın kudretli gücüne hedef olması için yakarıyorum''

    '' vekili olduğum şanı yüce peygamberin yaptığını yaptım,hicret ettim..''

    ''elbet bir gün hak kuvvete üstün gelecek ve necip milletimiz hakikatleri öğrenecektir.''
    sultan vahideddin



    *ismi vahideddin ya da vahdettin diye yazılır. muhtelif kaynaklarda ağırlıklı vahideddin olmakla birlikte iki yazılışa da rastlanır.

    eğer bir kitabı okumakla öğrenilebilirse herşey bir de şunlara göz atın bari.
    sahbaba - murat bardakcı
    son padisah vahideddin - yılmaz çetiner
    sultan vahideddin bir mazlum padişah- kadir mısıroglu
    yakın tarihin karadelikleri- mustafa armagan
    1 ...
  27. 15.
  28. cevabı hicbir zaman net olarak verilemeyecek sorudur..

    nutuk'a göre evet haindir.

    gizli tarih'e göre ise degildir.

    ikilemler coktur. yemeyen yoktur.
    0 ...
  29. 16.
  30. (bkz: vahdettin in hanımı mı)*

    edit: "vahdettin vatan hainimi" şeklinde olan başlık düzeltildiğinden işbu giri havada gibi durmaktadır.
    3 ...
  31. 17.
  32. ihanetine örnek gösterilen sevr antlaşmasını imzalaması ise, bu yanlış bilgidir, sevr'i imzalamamıştır. sevr bir ütopyanın adıdır. altında yunanistan'dan başka devletin imzası yoktur. vahdettin sadece devlet-i ali'nin en bahtsız, en şansız padişahıdır.
    6 ...
  33. 18.
  34. bize anlatılan resmi tarih kendi içinde bile ciddi çelişkiler içermektedir ve yalanlar da tabi ki. bu konu da ilkokul öğretmenim bize ''vahdettin, düşmanlarla ortak olup ülkeyi satmıştır, kendi menfaatinin düşmanlarla birleştirmiştir ve vatan hainidir. atatürk gelmiş yurdumuzu düşmanlardan kurtarmıştır'' derdi. fakat hayat tecrübemiz biraz artınca gördük ki mutlak iyi ve mutlak kötü kavramları ancak masallarda ve türk filmlerinde varmış. gerçek hayat bambaşkaymış. peki neden böyle anlatıldı.? bu olay acaba münferit miydi? yoksa resmi ideoloji bu masalları ile ayakta kalmaya mı uğraşıyordu? bilemem...
    not: mustafa belgeselinde atatürk'ün vahdettin'le görüştüğü belirtilir. ve bu olay atatürk'ün ağzından çizdiği görüşme odası krokisi ile desteklenerek anlatılır
    1 ...
  35. 19.
  36. "bir insanın dünyevi olarak isteyeceği her şey vahdettinde mevcuttu, derdine ne oldu ki hainlik etsin" diye cevaplanacak bir sorudur...
    insan para pul şan şöhretten başka ne isteyebilir, bunların hepsini elde edebilecek bir kişi neden vatanına ihanet etsin, hangi menfaat için? üstelik o ülkenin sahibi olarak geçen bir kişi...
    vahdettin vatanın kurtulması için kendini hain sıfatının altına bilerek sokmuş da olabilir. atatürk e sen git milleti örgütle beni ve padişahlığımı tanıma, benim imzaladığım sevr de pok yoluna gitsin demiş olabilir. çünkü bu işi bir tek atatürk becerebilirdi... farkı açıdan da değerlendirmek lazım bu mevzuyu. yada bırakalım da önümüze bakalım...
    1 ...
  37. 20.
  38. sözün dönüp dolaşıp laik anti-laik tartışmalarına geleceği aşikar olan konu. bir konuyu rahatlayıp kategorizasyonları bi kenara bırakıp tartışamayacağımızın götergelerinden biri
    1 ...
  39. 21.
  40. Atatürk'ün nutuk atlı kitabında 'hain' olarak geçiyor.
    2 ...
  41. 22.
  42. bu soruya cevap vermeden önce tarihi kaynakları ve belgeleri araştırmak ve sağlıklı bir çıkarım yapmak gerekmektedir.

    vahidettin ve damat ferit hakkındaki bazı ingiliz belgeleri;

    vahidettin 24 kasım 1918'de, the daily mail muhabiri g. ward price'a şöyle der: "ingiliz milletine kuvvetli sevgi ve hayranlık duygularımı babam sultan abdülmecit'ten miras aldım.ermenilerin öldürülmeleri.. kalbimi yaralamıştır.adalet çok geçmeden yerini bulacaktır." (jeschke, ing. belgeleri s.4)

    karadeniz ordusu başkomutanı general milne'in 16 aralık 1918 günlü raporu: "padişah, yeğeni sami beyi ordu karargahına göndererek, türkiye'nin idaresini mümkün olduğunca çabuk ele alması için britanya hükümetinden istirhamda bulundu, barışın beklenilmesi halinde geç kalınmış olacağını söyledi, britanya memurlarının kontrol maksadıyla memleket dahiline gönderilmesini ve britanya subaylarının idareye yardımda bulunmalarını rica etti." (jeschke, ing. belgeleri s.4)

    damat ferit 9 mart 1919'da amiral webb'i ziyater eder. amiral görüşmeyle ilgili raporunda şunları belirtiyor: "kendisinin ve padişah efendisinin ümitlerinin allah'tan sonra ingiltere krallık hükümetinde toplandığını beyan etti ve bunun londra'ya bildirilmesini istedi" (jeschke ing. belgeleri s.9)

    damat ferit 30 mart 1919'da ingiliz yüksek komiseri amiral de robeck'i ziyaret ederek, "babası abdülmecit'in vahidettin'i ingiliz devletine ve ingilizlere dostluk duyguları ile yetiştirdiğini, bugün takip ettiği gayenin osmanlı hükümetini ingiltere devletine mutlak bir teslimiyetle bağlamak olduğunu" söyler ve sultan vahidettin ile birlikte hazırladığını belirttiği gizli bir proje verir. projenin başlıca hükümleri:

    1. doğu anadoludan verilecek topraklarla bağımsız ve ya özerk bir ermenistan cumhuriyeti kurulacaktır.

    2.ingiltere, türkiye'nin dışa karşı bağımsızlığını korumak ve iç asayişi sağlamak için gerekli gördüğü yerleri 15 yıl süreyle işgal edebilecektir.

    3. ingiltere, osmanlı bakanlıklarında gerekli görülen yerlere ingiliz müsteşarlar tayin edebilecektir.

    4. ingiltere her ile bir başkonsolos tayin edecek ve bunlar 15 yıl müddetle valinin müşaviri olarak görev yapacaklardır.

    5. belediye ve parlemento seçimleri ingiliz konsoloslarının kontrolleri altında yapılacaktır.

    6. ingiltere, devlet merkezinde ve illerde maliyeyi sıkı bir kontrole tabi tutmak hakkına sahip olacaktır.

    (amiral de robeck'in raporuna dayanarak, jeschke ing. belgeleri s.5 ve 38) ayrıca vahidettin'in babası abdülmecit, vahidettin henüz 4 aylıkken ölmüştür.

    bu belgeler, buna benzer yüzlerce belgenin içinden alınmış sadece küçük bir bölümdür.

    edit: soru tarzı bir başlık olduğu için, kendi çapımda cevabımı da vereyim;
    vahidettin zayıf karakterli, olayların gelişimi ve yeni akımlardan habersiz bir insan ve yetersiz bir padişahtır. aslında tek derdi koltuğundan olmamaktır.

    ingilizler ona, koltuk garantisi vermiş, mustafa kemal ve silah arkadaşları ise gerek konuşmaları gerekse eylemleriyle onun çağdaş türkiye'de yeri olmayacağını belli etmişlerdir.

    işte bu yüzdendir ki vahidettin koltuğunu korumak için mücadele etmek yerine kendisine garanti verenlerin yanına geçmeyi tercih etmiş ve bir kumar oynamıştır.

    kaybetmiştir...
    4 ...
  43. 23.
  44. bazı olumlu şeylerin olması için vahdettin'in karambole gittiği de söylenir. bu durumda mevcut kaynaklar ile sağlıklı bir cevabı olmayan sorudur.
    0 ...
  45. 24.
  46. başlı başına nutuk'ta atatürk'ün " soysuz, hain " gibi sözler ile cevabını verdiği sorudur.
    yani evet, hainin önde gideni idi. hemde kendini ingilizlere satıp, ülkeyi onlara peşkeş çekecek kadar.
    2 ...
  47. 25.
  48. soru tarzı bir başlık olduğu için cevap tarzı bir entry girmenin doğal olduğu hükmüne vararak: Hayır değildi.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük