bugün

Ben Atatürkçüyüm.
Ben Cumhuriyetçiyim.
Ben laikim.
Ben anti- emperyalistim.
Ben bağımsız Türkiye'den yanayım.
Ben özgürlükçüyüm.
Ben insan hakları savunucusuyum.
Ben terörün karşısındayım.
Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım.
Öyleyse vurun, parçalayın!
Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar çıkacaktır
uğur mumcu, türkiye’nin ankara’dan yönetilmemesi için öldürüldü.
uğur mumcu, yönü uygarlığa, çağdaşlığa değil ortadoğu bataklığına dönük bir türkiye’nin oluşması için öldürüldü.

özlemle anıyoruz.
türkiyeye araştırmacı gazeteciliği öğretmiş, kitaplarıyla türkiyeyi yerinden oynatmış ve sonucunda doğal olarak(!) katledilmiş aydınımız...
görsel
kurucusunun Amerikan cia istihbarat teşkilatı olduğu,
90 lı yıllar yeşil kuşak projesinin etkili olması için emperyalizm karşıtı vatan severleri öldüren şeriatçı islami terör örgütü..

Müslüman kardeşler örgütünün silahlı kolu Hizbullah.

Uğur Mumcu cinayetini işleyen örgüt.

Işıklar içinde uyu.
babasının görevi nedeniyle kırşehirde doğan, ankara hukuk fakültesi mezunu, "sakıncalı piyade" olarak askerlik yapan, bu ülkenin gelmiş geçmiş en büyük araştırmacı-gazetecisi. taa o günlerden bugünü görerek başta "kürt sorunu" ve özellikle islamcıların para trafiğini ele alıp maskesini düşürdüğü büyük yankı yaratan "rabıta" adlı kitapların yazarı. "amerika küsmesin" ve devlet-silah-adalet" gibi onlarca kitapları da unutulmamalıdır. bir pazar sabahı, ankara kar altında iken, kana doymayan islamcıların hunharca suikasti ile aramızdan ayrıldı. ve bugün...o kitaplarında yazdığın her satır maalesef bir bir çıktı yiğidim-aslanım. ışıklar içinde yat.
Kalemiyle baş edemeyenlerin, bombayla üstesinden geldiklerini zannettikleri türk aydını.

Bir insanı öldürseniz de ürettiklerini öldüremiyorsunuz.
Bir gün bunu anlayacak kabiliyete erişmeniz dileğiyle.
Çocukluğumu etkileyen bir cenaze merasimi vardı. Canlı değil tv'den izlemiştim. Anneme sordum:
- ben ölünce bu kadar insan cenazeme gelir mi?
Annem dudağını büktü. Büyük adam olursan belki gelirler dedi. Demek uğur mumcu büyük adamdı. Böyle ilişki kurdum. O dönem çok çocuğun ve büyüğün belleğindedir. Bir de madımak aklımda çok yer etti o sene. 1993 bende çok yer etti.

Tekin yayınevi galiba bir kampanya yaptı. Eksik olan kitapları öyle tamamlamıştık. Bizim evde önemli edebiyatçıların kitapları eksiksiz raftadır. Lakin mumcu edebiyatçı değildi. O büyük adam kontenjanından demek ki.

O hevesle kitaplarını okumaya çalıştım. Sonuç hüsran. Sonra gel zaman git zaman bu kitaplara atıflar yapılmaya başladı. Siyasete ilgim arttı. Lisede hırs yapıp ayda bir tanesini bitirmeye çalıştım. Kitapları okuyanlar bilir. Uğur mumcu'nun kitaplarında çok fazla isim olur. Normaldir. Çünkü araştırmacı gazeteciymiş. Miş diyorum, kitaplarını okusam da onu idrak edecek dönemde onla bir yaşamadım. Haliyle çok isimden dolayı defalarca okudum. Sıkıldım yine okudum. Bir sey fark ettim. Siyasi ve küresel aktörler değişse de oyun aynı oyun, amaç aynı amaç. Bir kitabını alın okuyun, olay çok eski tarihi anlatsa da bugüne dair şeyler bulunabilinir. Çünkü, belgelerle meselenin özü incelenmiş. Hukuk fakültesi mezunu olmasında bunun payı büyük. Tüm kitaplarını okudum yine ara ara bakarım.

Şimdi tv'deki basın yayındaki kuklalar, yalakaları gördükçe tiksiniyorum. Sürekli sövüyorum. Görmemek elde değil. Bir tane değil ki. illa biri bir yerde ortaya çıkıyor. (bkz: yandaş gazetecinin dübürü/#26248751) Muhalefet edeceğim diye çözüm üretmeyip sadece akp ve rte'yi eleştirenleri de sevmiyorum. Piyasada araştırmacı gazeteci pek kalmadı. Olanlar da ya baskı altında yazıyor ya da susturuluyor. Iste o yüzden uğur mumcu'nun farklı olduğunu ve bir bedel ödediğini görüyoruz. Bu bedel hayatına karşılık doğruları söylemekti. O yüzden yiğit birisiydi.

Ankara'da öğrencilik hayatımda mezarlıklarda çok gezdim.merak işte. Hem özellikle sessiz sakin ve serin olur. Cebeci asri mezarlığını tavsiye ederim. Işte uğur mumcu cebeci'de gömülüdür. Haritadan bakıp mezarlığa gittim. Acaba bulabilir miyim derken şak mezar karşıma çıktı. Meğer hemen bulunan bir yerdeymiş. O an bir karanfilim olsun isterdim. Bir fatihamı okuyup ruhuna gönderdim. Toprağına dokunup Kendimce teşekkür ettim. Iyi ki varmışsın dedim.

Ben 24 ocak gününü sevmiyorum. Aklıma uğur mumcu, ali gaffar okkan ve bu tarihte ölen ismail cem geliyor. Özal ve demirel'in 24 ocak kararları ile liberalizmi sonuna kadar aralayan soğuk maddi yüzü geliyor. Hep üşüyor içim. Uğurlar olsun deniliyor ama suçlular bulunmuyor. Dahası kollanıp aferin deniliyor. Ben affetmedim, sevenleri, yakinları hiç affetmedi ve affetmeyecek. Her hesap öteki dünyaya kalmasın burada da adalet olsun. Uğurlar bir kez daha ölmesin.
her ne kadar ölümü islamcılara ihale edilmeye çalışıldıysada , aslen olay 'derin devlet - mossad - cia ' işbirliğiyle halledilmiştir ..

1992 yılında bitirme aşamasında olduğu araştırmasında uğur mumcu , terörist başı abdullah öcalan ın eski bir mit ajanı olduğunu ve abd nin mit aracılığıyla onu bir süre güneydoğu da ufak çapta bir ayaklanma çıkarmayla görevlendirdiğini ortaya çıkarmıştır(klasik dikkati başka tarafa çekerek siyasi ilerleme politikası)..ancak daha sonra beklenmeyen bir gelişme gösteren apo , bu görevi yarıda kesmek istememiş ve gücüne güç katmak istemiş ve pkk kaynaklı ayaklanma büyümüştür .. bütün bunların ortaya çıkması ihtimali de türkiye cumhuriyeti devleti nin bir kesim karanlık yüzünü , abd yi ve de onu kontrol eden mossad ı korkutmuştur , bu nedenle uğur mumcu bitirilmek zorundaydı! ve bitirildi ...

allah kendisine rahmet eylesin ..
şu sözünü o kadar çok seviyorum ki, iş yerinde masama gelenlerin görmesi için de kağıda yazıp, yapıştırdım panoya.

Haklıdan yana değil de, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe dönerler, fırıldak olurlar.

Mekanı cennet olsun.
"Bir kişiye yapılan haksızlığı her insan yüreğinde ve bilincinde duymalıdır bütün ağırlığınca. Bu sorumluluk bilinci kurulmamışsa her yeni haksızlık bir kader gibi benimsenir bütün toplumda. Oysa ne yoksulluk ne de haksızlık kader değildir. yoksulluğun ve haksızlığın nedenleri vardır. bunları birer birer saptayıp toplumun önünde haykırmak gerekiyor. "
"Bir keskin kalem,
Bir kırık gözlük..."

Haince öldürüldüğü gün bugün.
Ülkemizin aydınlık, Atatürkçü yüzü olduğu için katledilen aydınlardan biri. Zanlısı hâlâ bulunamadı, hâlâ suçlular cezasını çekmedi.

Devran dönmeyecek insanlarımız böyleyken. Hiç umudum yok daha iyi bir Türkiye için. Herkes başarısını bireysel göstermeli.
Sağcı, yobaz, gerici zihniyete karşı uğur mumcular örnek alınmalı.

Her zamanki gibi yarın anmada yerimi alacağım. Binlerce insan hiç tanımadığı başka bir insan için ağlayacak.
Çünkü fikirler bombayla, kurşunla, bıçakla ölmüyor.
Ne kadar uğraşsalar da anlayamadıkları bu.
Aslen, Ankaralı olan Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942 yılında, babasının memuriyeti dolayısıyla Kırşehir'de, dört kardeşin üçüncüsü olarak doğdu. Annesi Nadire Hanım, babası, Tapu Kadastro memuru Hakkı Şinasi Bey'di. ilk ve orta okulları Ankara’da okuyan Mumcu çok aktif bir öğrenciydi. Bu hızlı yaşam Hukuk fakültesinde de devam etti. 1961 yılında baş1adığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni 1965 yılında tamamladı. Bir süre avukatlık yaptı; yabancı dil öğrenmek için ingiltere'ye gitti. 1969-1972 yılları arasında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde idare Hukuku Profesörü Tahsin Bekir Balta'nın asistanı olarak çalıştı. Yazmaya, üniversite öğrenciliği yıllarında, Doğan Avcıoğlu'nun yönetimindeki Yön Dergisinde başlayan Uğur Mumcu, 12 Mart döneminde bir yazısında kullandığı "ordu uyanık olmalı" sözleriyle, "orduya hakaret etmek", "sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak" suçunu işlediği iddasıyla gözaltına alındı. Uğur Mumcu bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkum edildi. Fakat yargıtayca karar bozuldu ve serbest bırakıldı. Bu olaydan sonra, Mumcu askerliğini, 1972-74 yılları arasında Ağrı'nın Patnos ilçesinde, resmi tanımıyla "sakıncalı piyade eri" olarak tamamladı. Patnos'ta, ağır koşullar altında askerliğini yaparken, zaten uzun zamandan beri var olan ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi. ilk yazıları 1962'den itibaren Yön, Türk Solu, Devrim, Ant, KIM v.b. dergilerde yer alan Mumcu'nun, 1968-69-70 yıllarında Akşam, Milliyet, Cumhuriyet gazetelerinde zaman zaman çeşitli konularda inceleme yazıları da yayımlandı. Köşe yazarlığına 1974 yılında haftalık Yeni Ortam dergisinde başladı. Daha sonra çalışmaya başladığı Anka Ajansında 1975 yılından itibaren Cumhuriyet'e de köşe yazıları yazdı. 1977 yılından sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya başladı. gözlem başlıklı köşesinde 1991 yılının Kasım ayına kadar aralıksız olarak yazdı. 6 Kasım 1991'de ilhan Selçuk ve yaklaşık 80 Cumhuriyet çalışanı ile birlikte gazeteden ayrıldı. Bir süre işsiz kaldı. 1 Şubat - 3 Mayıs 1992 tarihleri arasında Milliyet Gazetesi'nde yazan Mumcu, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki yönetim değişikliği üzerine 7 Mayıs 1992'de Cumhuriyet'e döndü. Gazetecilik hayatı başarılarla dolu olan Mumcu 24 Ocak 1993 yılında uğradığı bombalı saldırı sonucu öldü.
Sabah uykulu uykulu otobüs yolculuğumu yaparken, o ana kadar dikkate almadığım, varlığını reddettiğim birisinin adını ağzına almasıyla yerimden sıçradığım, müdahale gereği duyduğum , faili meçhul cinayetler dizisinin kurbanı gazeteci yazardır.
tanımımızı yaptık. orta yaşlı birisi bas bas bağırarak konusuyor, herkes onu dinlemek zorunda zaten. yok efenim kuranda onbir yerde türban geçiyormuş, anayasa mahkemesi kimmiş, ne hakla iptal edermiş, nasıl parti kapatırmış, hakkı yokmuş, ekonomi çok iyiymiş, dış ve iç borçlar üçte birine inmiş- ah be amca bilerek konuşsan- ve can alıcı kısım geliyor, bu anayasa mahkemesi üyeleri de o uğur mumcu gibi olacak, vardı ya hani şerefsiz , faili meçhul ateist midir ne haltsa...
Kan beynime sıçrıyor işte o anda , saniye saniye hatırlıyorum.Benden bir ses yükseldi
- Anladık kusuyorsun, kus, başka bir işe yaramazsın zaten de adını ağzına aldıklarına bir dikkat et be adam, suçu ve suçluyu övmek diye bir suç var bilir misin. yok bilmezsin, nerden bileceksin. o uğur mumcu dediğin adam kadar faydan oldu mu senin bırak ülkeyi de kendi çocuklarına. ben de ateistim çek silahı beni de vur.
Sonrası ben otobüsten inerken adamın arkamdan söyledikleri, gözümde sinirden biriken yaşları serbest bırakmam...
türkiye'nin görüp görebileceği en şerefli, en namuslu insanlardan biri.

uyuşturucu ve terörden beslenen terör lordları ile ilgili yazılar yazdığı dönemde şehit edilmişti.

sedat peker bugün yayınladığı videoda (7. bölüm) uğur mumcu'yu katledenlerin kim olduğunu ve bunu neden yaptıklarını açıkladı.

videonun ilgili bölümü;
https://streamable.com/orpf76

uğur mumcu şehit edildikten sonra taziyeye ilk katili gelmiş sedat peker'in iddiasına göre.

rahmetli uğur mumcu...
güzel insan, türkiye'nin aydınlık yüzü.

meğer bir başına kimlerle uğraşmış, mücadele etmiş ve de canını vererek şehit olmuş.
görsel

gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir huyu vardır.
uğur mumcu'yu katledenler, bu kahpe dünya size kalır mı sanmıştınız???
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun.