manyaktır lan bunlar, topundan çekiniyorum. ah o sitemkar bakış yok mu, dövsen daha iyiydi dedirten.. hayır, bir de 1 ay falan gitmeyince bozuluyorlar, sonra "tribini çekemem şimdi onun yaaa" diye hiç gitmiyorsun, 4-5 ay oluyor, o kadar zaman sonra gidince pis pis bakıyor suratına.
kuaförlerin sonsuz özgüveninden duyduğum tırsma duygusuyla tüm yuttuklarımı şimdi sözlük aracılığıyla höykürücem. ehem. se-ses kontorl bir ki bir ki sesesese.
evet.. sevgili kuaförler. canlarım ciğerlerim.
kendinizi ne sanıyosunuz lan siz ? o sitemkar bakışlarınızla hayatı bana zehir ettiniz. uzun süre kırıklarını aldırmamış saçımla yanınıza geldiğimde, "bu ne yaaa" deyişinizdeki vurguyla canımdan can aldınız. "kakül kısa olmasın gözüme insin" dediğimde kestiğiniz 2 santimlik kakülle beni hayattan soğuttunuz. başka kuaföre gittiğimi duyduğunuzdaki "hıı kesememişler zaten gitmemiş bu kesim suratına bak şurayı şöyle burayı da böyle yapsak çok daha iyi olurdu olmamış bu" diyerek "ulan harbi olmamış bi daha burdan başka bi kuaföre gitmesem mi naapsam" tedirginliğine sürükleyerek ruhumda fırtınala kopmasına sebep oldunuz. kuaföre geliş amacım saçımı halledip gitmek olmasına rağmen, bitmek bilmeyen "eee adın ne ee hangi bölümdesin eee kulağını deldirirken acımadı mı eee saçını kesim mi süper olur valla" muhabbetlerinizle ömrümü törpülediniz resmen.
isyanım var.
bıktım lan sizden. suratınızı görmemek için 3 aydır embesil gibi saçlarla dolanıyorum ortalıkta. yeter abi, fobi oldu resmen ya. kuaföe geldiğimde konuşmayın benle. "nası olcaktı abla" deyip susun, susun, susun. "krem kullanıyo musun" bile değmeyin ağzınızı kırarım. kullanmıyorum lan krem falan. her rengi boyadık fıstıki yeşilimiz kaldı. töbe töbe.
- kahkülünü kendin mi kestin sen, olmamış.
+ ...(bozmamak için susar)
- yüz kere dedim uğraşma saçlarınla, bırakta bilen birisi yapsın.
+ ... (umarım bi cümle daha söylemez)
- şebeğe dönmüşün.
+ evet geçen ay bu kahkülü kestiğinde ben de aynı şeyi düşünmüş hatta seninle de paylaşmıştım.
- ...
syme kisisi uzun saclı bir veletti. bir-iki ayda bir kuafore gidip* saclarını duzelttirirdi. sonra bir gun sıkıldı ve evdeki sac kesme makinasıyla 6ya vurdu saclarını.
her gun bir yerlere giderken kuaforun onunden gecmek zorundadır. bu nedenle berberiyle de cok sık selamlasır. sacını 6ya vurduktan bir hafta kadar sonra tekrar selamlasırlar.
-oo symecim sacları kesmisiz. (benden baska berbere mi gidiyor dusuncesi var burada)
+evde makina vardı. arkadasla beraber kestik sacları. (baska berber olmadıgını anlatıyorum)
-guzel olmus. sen kesmeseydin ben kesecektim zaten saclarını. (baska berber olmadıgını ogrenince rahatladı)
+iyi oldu ya boyle.
-duzelttirmeye gelirsin. toplarız bi. (illa musteri edecek beni)
+bakarız artık ya.(ulan uzun saclıyken duzeltiyordun, kısayken neresini duzeltiyorsun. 2 gun sonra tekrar vurucam 6ya zaten. o kadar parayı bayılır mıyım ben sana bosu bosuna)
niye anlattım. tribe kanmayın efendim. onemli olan musteri getirmektir. sizi getirip sacınızı ve cebinizi yolarlar. sucluluk falan da hissetmeyin hic.
aldatılmışlık sendromu yaşayan kuafördür..müşterisini sahiplenme duygusuna kapılmış,kendinde hesap sorma yetkisini bile görebilen densizdir.ilginç tarafı ise piyasada bunlardan çoktur.
+ başkası mı var yoksa?
- hayır sadece... şey ben...
+ tamam tamam sus. daha fazla küçülme karşımda.
- peki abi gidiyorum ben o zaman.
+ defol! yürü de ense traşını görelim.
saçınızın sağ tarafının sol tarafından bariz bir şekilde uzun olduğuna sizi inandırmak için, başınıza simetri hastası kesilir ve saçınızı yüzbin kez muhtelif bölgelerden ayırır. her seferinde de gözlerinden zafer pırıltıları saçarak "bak gördün mü?" der. yüzünüzde o emin ifadeyi görmedikçe, o sivri aleti asla elinden bırakmayacak olan kuafördür.
