Mani dini benimsemiş oldukları için et yemek ve savaşmak yasaktır. Bu yüzden güçlerini, kuvvetlerini kaybetmişler ve savaşmadıkları için iyice bu konuda körelmişlerdir.
resmi tarih derslerinde zaten çok az olan medeniyet , kurumlar vs vs kısımlarını da es geçip tamamen savaşa odaklanan bünyenin dünyanın sonu sandığı bir vaziyet. sonra da gelsin bitmeyen "medeniyete katkımız var mı yok mu?" geyikleri. tek meziyet olarak savaşçı olmakla yatıp kalkmanın işi çözmediği yüzyılların tecrübesiyle görüldüğü halde havanda su dövmekten bıkmamışız maalesef.
uydurmadır. Uygurlar iki arada bir derede bırakılmıştır saygıdeğer tarihçilerimiz tarafından. Nedeni ise islamiyete geçmiş soydaşlarının arap gazını yiyip hayvanca farklı dinlerindeki daha derin kökleri olan kardeşlerine saldırmalarıyla alakalıdır. yani tarihçilerimizin sikkoluğunun bu olaya bakış açısı "sen uygurları översen o devirde yükselen islamiyeti yermiş olursun" gibi bir şeydir. Uygurlar medeni, savaşçı büyük bir Türk topluluğudur. Dinleri maniymiş, haniymiş, müslümanlıkmış farketmez. Kültürel olarak belki gerçek Türklüğe göre tek eksisi yoğun şehirleşmeyle alakalıdır, maniyle taniyle değil. Lakin islamiyetle tanışan türkler de şehirleşmeye başlamış ve savaşkanlık özelliklerini şehirleşmenin az olduğu daha doğulu ırkdaşlarına göre kaybetmiştir ki Beyazıt gibi bir kahramanın doğulu temur'a yenilmesi, veya Çengiz Kaan'ın harezmleri dümdüz etmesi bunlarla alakalıdır.
en sonunda " yürüyü yürüyü " ayağı yorulan çobanların en sonunda bağ bahçe ekmesiyle sonuçlanan olay. e çinlilerde yoruldu artık hırpalanmaktan. devletle alakası olmayan bir olaydır. savaşçı toplum yetişirse savaşçı bireyler; hırsız, şiddet yanlısı, küfürbaz toplumdan ise serseri bireyler ortaya çıkar.