bugün

''Son dönemde etrafımızda spiritüelist olduğunu söyleyen bir sürü terminolojik sözler saf eden kişilerin sayısı çoğaldı. Bundan şikâyetçi olmalı mıyız? hayır. Ancak ben, doğru ve derinlikli algılanmamış konuların, cahilce sarf edilen sözcüklerin kişilere zarar verebileceğine inanırım. Çünkü sizde içselleşmemiş konular, derinliğini ve anlamını tam oturtamadığınız uygulamalar yerini öyle ya da böyle bulur ancak iş başkalarına öğüt vermeye ve yönlendirmeye başlandığı noktayı tehlikeli bulurum. Öyle ki, son zamanlarda sayıları hızla artan 'bilmem ne uygulamasında' 'Master olmuş'lar öğrencilerini o kadar yanlış yönlendirip kavramlarını karıştırıyor ki olmadık yeni tanımlar ve uygulamalar duyar olduk. Kimseyi yargılamak değil amacım hatta insanların kendi ustalarını seçmelerinin bir anlamı olduğuna içtenlikle inanırım. Çünkü bu da sizin öğreti yolunuzdaki bir aşamadır ve bazen yanlış seçimler doğrulardan daha fazla deneyim ve öğretiye ulaşmanıza yardımcı olacaktır. Belki burada ilk önce kelimelerin anlamlarından yola çıkarak incelemekte fayda olacaktır.

Master kelimesinin tam karşılığı; iyice öğrenmek, uzmanlaşmak, üstadı olmak, olarak geçerken belki anlamını en çok betimleyen tanımlarından biri de, 'kopya edilecek şey, örnek' tir. Demek ki bir öğretinin ya da uygulamanın ustası (üstadı) olmanın şartları anlamında yatıyor. Öğreti ya da uygulamayı gerçekten öğrenmiş, bolca uygulamış tüm şart ve koşullar altında öğretisini deneyimlemiş ve bu konuda ki deneyimleri nedeniyle başkalarına örnek olacak kadar da içselleştirmiş olan kişilere usta dememiz gerekiyor. Belki de üsta olmanın en güzel anlatımlarından biri Anadolu'daki Ahi Ocaklarından gelir. Her konu önce çıraklık mertebesi ile başlıyor. Uzun yıllar kalfalara yardım edip, ustaları seyreden asla sorgulamayıp not tutmayan çıraklar konularındaki, kabiliyetleri gelişince, sabır ve sözde gelişince kalfa olmaya hak kazanırlarmış. Kalfalıksa sanata ya da zanaata elini sürmeye başlandığı aşamaymış. Yani çıraklığınız süresince size sorumluluk yüklenecek ve sonuçlarından başkalarının zarar görmesine sebep olabilecek bir eylem iş olarak verilmez sadece izlemeniz ve öğrenmeniz için imkân yaratılır ve küçük işlerle ödüllendirilmişsiniz. Kaldı ki bu küçük işler belki yıllarca sadece su taşımak, belki sadece ocağı yakıp odun taşımak dahi olabilirmiş. Kaldı ki günün birince sabrınız ve sorumluluğunuz yeteri kadar sınandığında kalfa olmaya hak kazanmak gerçek bir mertebe olarak görülür ve önemli bir saygıyı hak etmiş olurmuşsunuz. Kalfa olmak da kendi içinde uzun süreçler alan ve ustalık için daha fazla emek çaba ve güç harcamayı gerektirirmiş. Kalfalıktan ustalığa belki de ömrünüz yetmeyebilirmiş bile. Herkes usta olamaz ama iyi bir kalfa olmakta ustalık kadar saygı görürmüş. Günümüzdeyse ustalık o kadar kolay elde edilir oldu ve fabrikasyon işler rağbet görür oldu ki, bizler her önümüze gelen ve işimizi halledeceğine inandığımız kişilere usta der olduk.

söylemeye çalıştığım şey şu; son dönemde 4 günlük bir çalışmanın sonunda elinize bir sertifika ile ustalık belgesi veriliyor. Bu nasıl bu kadar kolay olabilir ki? Değil işiniz için senelerini vermek aylarınızı bile almayan bir konuda nasıl usta olunur? Ve nasıl o usta sertifikalı kişiler başkalarının hayatlarında önemli kararlarında kavramlarının gelişmesinde söz sahibi olup müdahale eder? Tüm bunların olduğunu ve etrafımızda bu tarz kişilerin olduğunu bilmek beni bir parça gerçek ustalara haksızlık yapılıyormuş hissine sürüklüyor. Ustanın marifeti iltifata tabiidir elbette ama usta kişi iltifatı dilenen değil aldığında bile boynunu zarifçe eğip daha olmadık diyebilendir.''

kaynak: Ebru Tandoğdu'nun derki, 28.sayıda yayınlanan, 'usta olmak' başlıklı yazısı.
güncel Önemli Başlıklar