Abdurrahim Karakoç ve Musa Eroğlu'nun kaynak kişi olarak ortaya koydukları muhteşem türküdür.musa eroğlu tekdir bu türküyü söyleme konusunda. selda bağcan ve son dönemde zara yorumları da ayrıca bir kalite getirirler. dinlenmemesi gereken tek kişi ise ismail türüt'tür.
Unutursun Mihribanım
Unutmak kolay mı deme
Unutursun Mihribanım
Oğlun kızın olsun hele
Unutursun Mihribanım
Hayat böyle bu gemide
Eskiler yiter yenide
Beni değil kendini de
Unutursun Mihribanım
Yıllar sineme yaslanır
Hatıraların paslanır
Bu deli gönül uslanır
Unutursun Mihribanım
Zaman erir kelep kelep
Meyve dalda durmuyor hep
Unutturur bir çok sebep
Unutursun Mihribanım
Gün geçer azalır sevgi
Değişir herşeyin rengi
Bugün değil, yarın belki
Unutursun Mihribanım
Süt emerdin gündüz gece
Unuttun ya büyüyünce
Bu işte tıpkı öylece
Unutursun Mihribanım
her dizesinde insanı 489 gün ağlatabilecek güçte bir büyü olan aşmış vurmuş dağıtmış kırmış türkü.
vura vura anlatır resmen, gideni, neler kaybettiğini, nereden nereye düştüğünü gösterir insana.
nasihat verir aklı sıra, unutursun der. der ama kendi unutamadığından mı bu kadar dertli yazmıştır?
ahhh ahh! hele der ki, oğlun kızın olsun hele, unutursun! yani hayali kurulan bebeler yalan olmuş bir halde...
kendini çoluk çocuğa verince unutursun der.
der ama düşündükçe çıldırtır aslında kendini de dinleyeni de...
hayat böyle der, unutursun der.
yaşamak yok artık, geçtim beni, gün gelince kendini bile unutursun der.
unutursun hayalleri, maziyi... ya da sana öyle gelir(nah unutursunder özetle)
yıllar gelir geçer de, hatıralarında ağarır saçların gibi der.
gönül gayrı isteyecek derman bulamaz dünyadan göçene kadar der.
meyve gibi düştük der sonra. zamanı gelince düşüyor der.
ama diyemez ki biz meve değildik, hani beraber düşecektik diye!
sebeplerden bir duvarın dibinde kalırsın der. ama içinden diyemez, kendisi de inanmaz ya..
gün geçer azalır sevgi diye kandırır, sadece der işte demek için.
gün gelir unutursun diye hem kendini kandırır hem de onu kandırır.
ve mahveder, sevdiceğin bebekliğini anımsatır.
süt emermiş gündüz gece, unutmuş ya büyüyünce.
dağıtır bırakır, sadece demez yani, dağıtır bırakır.
ve ne vakit çınlasa bu türkünün melodisi, gözyaşları başlar mesaiye, yorulmaz gözler, ve pınarları.
sigaralar, kafadakiler, gözler, ufuklar, geçilen yollar, hayaller, olması beklenenler, boşvermişlikler...
sıradakinin ne olduğu zerre önemli değildir şayet bu türkünün sözleri nüfuz etmişse bünyeye tamamen.
ne olduğun nerede olduğun değil, kimsiz nerelerde olamadığın önemli olur.
rivayet şudur ki, merhum üstat abdurrahim karakoç okul yıllarında mihriban diye bir kıza aşık olur. o yıllara denk gelir şimdilerde severek dinlediğimi (bkz: mihriban türküsü)'nü yazması. aşkına o zamanlar karşılık bulamaz, yıllar yıllar sonra bir programda abdurrahim karakoç kürsüye davet edilir, mihriban şiirini okuması kendisinden istenir. kırmaz oradakileri, üstat başlar şiirini okumaya, dinleyiciler arasında mihriban da vardır. günler günler sonra üstat bir radyo programına katılır, mihriban programa bir not gönderir. notun içeriğinde; "unutmak bu kadar kolaymı" yer almaktadır. fakat üstat o yıllarda çoktan evlenmiş ve çocuk sahibi olmuştur bile. hatta kızının adını da mihriban vermiştir. radyo programına gönderilen notun ardından gelir bu şiir.