requiem for a dream'de jennifer clooney'nin gece klubünde ass to ass yaptığı sahne. pulp fiction'da uma thurman'la john travolta'nın dans sahnesi. one flew over the cuckoo's nest'de jack nicholsan'ın beyzbol maçı anlattıığı sahne. American History X'de Edward Norton'un zencinin ağzını kaldırıma dayayıp kafasına bastığı sahne. The Shining'de jack nicholsan'ın baltayla kapıyı parçaladığı sahne. davaro'da şener şen'in kadın kılığında düğüne gelip dans ettiği sahne. propaganda'da kemal sunal'ın oğlunu vurduğu sahne.
"esaretin bedeli" filmindeki genç ve serseri tipli ama aslında özünde iyi olan, biraz elvis presley modundaki tommy'ye ait olan bir sahne de bunlara dahildir.
yüzüklerin efendisi ikiz kule filminde rohimirlerin doğudan güneşin doğuşu ile miğfer dibine inmeleri.
gandalf - kral theoden bir başına
eomer - hiçte bile, rohimir!
piyanist filmindeki piyanist adamın toplama kampına götürülürken aşık olduğu alman kadınla karşılaşması. piyanist'in yüzündeki mahcubiyet utanma duygusu, kadın yüzündeki şaşırma ve üzüntü, ikisinin de bişeyleri değiştiremeden çaresiz bir şekilde konuşmadan vedalaşması.
koş lola koşta koşma sahnesi. * şehrin azizlerinde silah ve mühimmat dolu odada azizlerin ironik bi müzik eşliğinde cephaneliklerini oluşturma sahnesi.
ameliede amelie' nin nino' nun yüzünün her milimetrekaresini öptüğü sahne.
bedir savaşında, düellodan önce Hz.Ali'nin ismi söylendiği an, kınından çekilirken zülfikarın çıkardığı ses ve habeşli müslümanın yüzünde beliren anlamlı tebessüm.
*
-lost highway'de andy'nin kafasının masayla bütünleştiği sahne.
-one flew over the cuckoo's nest'te mcmurphy'nin bir daha bilinçli olamayacağını anladığımız sahne.
-scent of a woman'da al pacino'nun tango sahnesi.
-the curious case of benjamin button'da cate blanchett ve brad pitt'in beraberliklerinde aynaya bakıp "keşke sonsuza kadar böyle kalsak" dedikleri sahne.
-burn after reading'te brad pitt'in vurulduğu sahne.
-sweeney todd'da johnny depp'in helena bonham carter'ı fırınladığı sahne.
-goodfellas'ın açılış sahnesindeki bagajdaki adamı deşme olayı.
(bkz: ağır roman)
okan bayülgen'in yanan tamirci dükkanından küçük iskender'i çırılçıplak ve baygın halde çıkarıp geldiği sahne. insanın tüylerinin diken diken olmasına sebebiyet vermekle kalmayan aynı zaman da gözleri dolu dolu yapan sahnedir.
babam ve oğlum'da deniz'in okula gitmek için evden çıktığında ağacın dibine oturup "ben babamı istiyorum." demesi, uçurtmayı vurmasınlar da barış'ın çişini altına yaptıktan sonra "ben yapmadım ki miki yaptı" demesi, yeşil yol'da ; coffey kütüğe sırtını dayamış ve kanlar içinde iki çocuk kucağındayken ağlaması, akıl oyunları'nda; john nash'in iyileşme sürecinde en yakın arkadaşını ve yeğenini(!) görmezden gelmesi, er ryan'ı kurtarmak'ta tüm mermileri verdikleri askerin, alman askeriyle bir odada dövüşen arkadaşına yardıma gitmeyip merdivenlerde çömeldiği an, fareler ve insanlar'da lennie'nin george'a itaat ettiği, soru sorduğu her sahne. forrest gump'ta forrest'ın eski sevgilsinin evine gider televizyon önüünde oturan çocuğun adını sorar kadın: "forrest. babasının ismini verdim." der. forrest ise; "aa babasının adı da mı forrest?" der ve gülümser. you me and dupree'de evden ayrılan dupree bisiklete biner daha köşeyi dönmemiştir ki el sallarken araba çarpar...
.
.
.