bugün

bunları okuduktan sonra unutmak bize haram.
Unutmanın nörokimyasını bakıldığında; nöronların(sinir hücreleri) nöron olan ya da nöron olmayan her şeyle bağlantısının koptuğunu görüyoruz.

Unutma, öğrenilen ya da bellenilen şeylerin, ya birdenbire, yahut da zamanla
kaybolmasıdır.
Bu nedenle; unutmaya, hatırlamanın tersi de denilebilir. Buna, olumsuz
zihinde tutma diyenler de vardır.
Zihinde tutma eğrisi, zamana bağlı olarak düşer ya da
unutma miktarı zamanla artar(Binbaşıoğlu, 1991).

Neden unutuyoruz?

Unutma ile ilgili olarak birkaç kuram vardır. Bunlara:
1. Bozulma kuramı,
2.Karışım kuramı,
3.Yinelenmeme ya da ödüllendirilmeme kuramı,
4.Güdülenmiş
(motivated) unutma kuramı gibi adlar verilir(Binbaşıoğlu, 1991).

KALICILIĞIN SAĞLANMASINDA BEYNIN BAZI BÖLGELERININ ROLÜ
Birbiriyle ilişkili ve kollektif olarak çalışan beynin birçok yapısının oluşturduğu
sisteme limbik sistem adı verilmektedir.

Limbik sistem içindeki yapılardan biri de
hipokampustur. Hipokampus, kısa süreli
belleğe gelen bilginin uzun süreli belleğe
dönüştürülmesinde, yani kalıcı hale
getirilmesinde rol oynamaktadır.

Hipokampusu hasara uğramış ya da
çıkarılmış hastaların, hipokampusları zarara
uğramadan önce öğrendikleri şeyleri çok iyi
hatırladıkları; ancak, hipokampus zarar
gördükten sonraki yaşadıkları olayları hiç
hatırlamadıkları gözlenmiştir.

Hipokampusun çıkarılması daha önce
beyinde depolanmış anıları etkilememektedir. Buna karşın, hipokampusun
çıkarılmasından sonra, kısa süreli belleğe gelen bilgilerin uzun süreli belleğe aktarılma
yeteneği kaybolmaktadır.
Hipokampusu hasar görmüş insanlar, önemli bilgileri ayırma,
kodlama, tekrarlama ve uzun süreli belleğin deposuna göndererek kalıcılığı sağlama
özelliklerini gösteremezler. Bilişsel etkinliklerin temeli olan uzun süreli belleği oluşturma
yeteneğinden yoksun kalırlar. Bu duruma ansterograd amnezi denir.
nimettir bir bakıma, çoğu insanın es geçtiği!
cenaze bitimi ve mezarlıktan çıktıktan sonraki süreç düşünülürse anlaması hiç zor değildir.
geçmişte yaşanan tüm acılar buna dairdir ve tamamını kapsar. izler hariç!
Kimi zaman oh, kimi zaman ah dedirtir unutmak. Kimi zaman kurtuluş, kimi zaman bir türlü hatırlayamamaktır.

Bundan çok seneler mukaddem, bir parmak kuklam oldu. Kimin verdiğini biliyorum ama ne zaman verdi hatırlamıyorum, verenin sesini unuttum, suratı hayal meyal artık, yarın hatırladığım şeyleri de unutacağım. Benim parmak kuklam yok ki? Diyeceğim.

insan unutan bir varlıktır bazan.
Bazı şeyleri 1 gün sonra unutabilirim.
unutmak denilen kavram, durumdan duruma değişiklik gösterebiliyor. olaylardan ya da nesnelerden ziyade kişilere değinmek isterim; mesela hayatımızın bir dönemine giren bazı insanları unutmak mesele olmuyor. çoğu zaman bu kişilerin unutulduğu dahi fark edilmiyor. ama bazısı var ki, hatıralarının dahi unutulması koyuyor. yaşanmışlıklar zamanla havsaladan siliniyor ve bu fark edildiği vakit derin bir buhran oluşuyor. insan bu buhranın içinde kalan birkaç bakiyeye sığınmak istiyor fakat onlar da zemine çarpıp dağılan kar tanesi gibi uçuşup gidiyor. bu duruma engel olunamıyor çünkü beyin denilen yağ dokusu kendini tazelemekle mükellef. yani mazide yaşamayı pek sevmiyor.
doğru da yapıyor. "unutmak" çoğu zaman iyi gelir; aksi düşünülse de.
"affetmek büyüklük, unutmak küçüklüktür".
Varlığını bilinçaltına atmaktır. Merak etme canın sıkılmaya hazır olduğuna yeniden önüne gelecektir.
Zor bir eylem. Ve bazen tercih edilebilecek bir eylem.
Ben asla unutmak istemiyorum.
çok zorlu bir süreçtir. unutsan bile aklında kıyıda köşede bir yerde durur. ara sıra aklına gelir en mutlu anında seni yakalar.
B12 vitamini eksikliği yüzünden hayatımdan hiç ayrılmadığı için ona minnettarım.
çok daha zor, belki de imkansız olanı, öğrendikten sonra geri sarıp öğrenmemiş durumuna dönmektir--"unlearning".
denildiği gibi kolay değildir.
ölünce unutuyor insan.
zordur ama mümkün olandır.
parayla satın alınamaz.
Unutmak demeyelim de alışmak diyelim.
2021 dünyasında çok basit ve kolaydır.
her şey gibi unutmanın da bir bedeli vardır.
ne mi demek istiyorum?
romantik bir şeyden bahsetmeyeceğim.

şöyle ki beyinde bir şeyi unutmak, enerji gerektirir.
buna geçmeden önce
unutmak nedir üzerine biraz düşünürsek şunu fark ederiz. bir şeyi unutmak demek aslında o şeye ait bilgiyi hatırlayamayacak hale getirmek demektir. öyle ki artık “anlamlı” bir bilgi olmaktan çıkar. bir bilgiyi hatırlayamayacak hale getirmek de aslında onu kendi göremeyeceğimiz hale getirmektir.

bunun yolu entropiyi arttırmaktır.
entropi nedir?
bir şey hakkındaki bilgisizliğimizdir. bir başka açıyla bir şeyin olası seçeneklerinin çok olmasıdır. anlamlı bir bilgi düzenlidir. onu düzensiz ve karışık hale getirmek ise entropisini arttırmaktır.

bu noktada artık anlamlı bilgi dağılmıştır. bizim için artık okunamayacak haldedir. unutulan şey için azalan entropinin bedeli olarak beynimiz bunu yapmak için enerji harcar. bu da beynimizin ısınmasına ve entropisinin artmasına yol açar. unutulan veya silinen bilgi artık ısınmış, titreşen moleküllerde kodlanmıştır.

bunu biraz şuna benzetebiliriz. canlılar, canlılığını devam ettirebilmek için kendi içinde entropiyi düzenli tutmaya çalışır. bunun için gösterdiği her çaba, o canlının dış çevresi için entropinin artmasına neden olur.
Tüm bilim insanları Elele verip, şunun bi yolunu bulsalar keşke.
Hap olur, şurup olur, fitil olur, serum olur hiç farketmez.

-Doktor civanım, şu hebele hübele meselesini unutmak istiyorum, çok ızdırabım var.
- Kullan şunu, 3 gün sonra tamam.
-Allaah beee! Yihuuu! Oleeyy!
ne güzel söylemiş nazif şenağlar;

iyi insanlar unutulur.
iyi dostlar, iyi anılar silinir gider bir gün.
iyi bir yemek, iyi bir koku...
ancak unutulmaz iyi göt asla.
kırk yıl da geçse üzerinden,
kalem kağıt verseler eline,
kusursuz çizersin onu.
mıh gibi aklındadır her kıvrımı.
yok olmayan tek histir belki de
her şeyin varken bir sonu.

ne kadar da doğru demiş üstat. lise'de yan sınıfta büşra vardı. şu an kızı yolda görsem tanımam muhtemelen. ama size yemin ederim arkadan görsem "bu büşra" derim. o nasıl bir göttü ya rabbi! müthiş bir şeydi amk.
Bezen imkansız olandır.
Undan gelirmiş...
bir durum. nasıl unutulur bilmiyorum ama bitmiş güzel anıları hatırlarken artık içinizde azcık sızı bile olmasına rağmen önemsememeye başlıyorsanız unutmaya hazır hale gelmişsiniz demektir.
Her gün aynı soruyu soruyorum Ama elimde değil. Nasıl bu bu kadar kısa sürede unutabildin yahu? Koskoca 2 yıl, dile kolay. 2 haftada nasıl silebildiN aklındaki tüm beni? Gerçekten hayretle merak ediyorum, nasıl gezip tozabiliyorsun bu kadar rahat ve hissiz. Nasıl kahkahalar atabiliyorsun bensiz? Bu kadar acısız ve kısa sürede Ne unutturdu beni? Başka biri mi? Varsın kim gelirse gelsin Sana, iki haftada kimse kimseyi unutturaMaz. hele ki seni iki Yılda azıcık tanıdıysam, buna ihtimal vermeM bile delilik. Yine de Kendime sorular sormaktan yoruldum. farkında bile değilsindir fakat hiç bu kadar anlamlı gelmemişti bana hiçlik.