[1]başlıktaki kokusu kelimesini tırnak (") içine almak daha doğru olurdu. zira böyle bir korku yoktur varolan böylesi bir olasılık üzerinden yürütülen tehdit söylemidir. yani şöyle ki, özelde mevcut anayasa taslağı[2] genelde mevcut iktidarın pratiklerinden rahatsız olan cenah, belli simgeleri kullanarak (ki zaten bunları simge haline getirenler de bizzat kendileridir [3]) asıl rahatsılığını gizlemeye çalışmaktadır. asıl rahatsılık şerif mardin in mahalle baskısı olarak tanımlayıp çarpıttığı şeydir. çarpıtma diyorum çünkü bu bir baskı değil (elbette mevcut rejimin entelijensiyası olan mardın, buna baskı diyecektir [4]) mevcut iktidar ilişkilerini dönüştürmedir. mahalle de olan merkeze yerleşmeye başlamış ve bir zamanlar yaşadığı sinik hali terketmiştir. ve bunda kapitalistleşmesinin rolü büyüktür. ekonomik alt yapısını kuran mahalle bunun siyasi karşılığı olan politik haklar istemeye başlamıştır. ve böylelikle politik hakla ekonomik refah arasında yakın bir ilişki olduğu göz önüne alınırsa, çarşaf olayını ısıtıp ısıtp gündeme getirenlerin kaygısı da kolayca anlaşılır.
bir benzeri şöyle olabilir:
dekanlar sarık takıyorlar. flaş flaş flaş. sakal bırakmayan öğrenciler kampüs girişinde sakalları uzayana kadar bekletiliyor. okula şalvarla gelmeyen öğrencilere şeriat kuralları dahilinde ceza veriliyor.
gereksiz yere germeye gerek yok ortamı. böyle bir şeyin olabileceğini aklınız alıyor mu?
üniversitelere çarşaf da girerse başı açık olarak girmenin tehlikeli olabileceğinden kaynaklanan korkudur. aşamalar şöyle gerçekleşebilir :
1- üniversitelere türban girer, gerekçe haklıdır; demokrasi ve özgürlük. ~demokrasi istiyoruz herkes başörtüsü
takma ve eğitim alma özgürlüğüne sahiptir.~
2- üniversitelere çarşaf girer, gerekçe haklıdır ; demokrasi ve özgürlük.
3- üniversitelere başı açık girilmez, gerekçe haklıdır ; kuran-ı kerim.
başörtüsü ya da türban dinsel kuralların gereğidir, yani ihtiyari değil mecburidir. yani dinsel bir dayatmadır. sonuç olarak özgürlüğü kısıtlayan örtülerin özgürlük ve demokrasi adına savunulması sorunsalı gelir akla bu bağlamda.
türban karşıtlarının tartışmaları alevlendirmek için ortaya attığı yeni konu. olay ne kadar kızışırsa türban yasağının kalması o kadar kolaylaşır. ancak unuttukları bir şey var ki böyle haraketlerin seçimlerde ters etkisi oluyor vatandaş üzerinde sonra alıyorlar boylarının ölçüsünü. uyarmadı demeyin.
yakın bir gelecekte üniversitelere sadece çarşafla girilecek korkusuna dönüşebilir. aslında buna korku değil de iğrenerek, tiksinerek bakmak denilebilir. eğer bu ülkede çağdışı yaşamı hüküm sürmek isteyenler olacak olursa çok kan akacağını bilmek durumundadır. siyasi iktidarı elde tutmak her zaman herşey demek değildir.
tahmin edilebileceği gibi mantıksız yerlere çekilen konudur. öncelikle bu konu tamamen akp ile alakasız birinin malum organlarıdan uydurduğu bir konudur. bir kimsenin türban ile üniversiteye girecek olması sonra herkesin çarşaf ile üniversiteye girmek zorunda olacağı anlamını getirmez. böyle bir şeyi savunmak akıl ve mantığın hangisi ile bağdaşır bilemiyorum.
toplumsal dönüşümler uzun vadede ve yavaş yavaş gerçekleşir. şeriat karanlığının bir toplumu sinsi sinsi ne hale soktuğuna en güzel örnek yan komşumuz iran dır. her ne kadar liberallerimiz ve rejim muhaliflerimiz sürekli işi entellektüel bir aşağılama boyutuna getirdiklerinden laik düşünceli insanlar çok fazla ayağa düştüğü ve basitleştiği için artık iran islam devrimi lafını edemezler ama bu gerçek yadsınamaz bir şekilde yanıbaşımızda durmaktadır. islami yaşam tarzının önce kişisel bir hak, özgürlük vs. olması ve fakat arkasından başka talepler ve sonu gelmeyecek bir istekler bütünü ortaya çıkacaktır. kişi dini vecibelerinden birisi olan kapanmayı kendi şartlarına göre istediği her ortamda yaşayacaksa pek çok başka vecibeyide dilediği gibi müsait olmayan koşullarda bile isteyebilir. elbette ki yakın vadede devlet eliyle bir dinsel faşizmin uygulanabilmesi mümkün değildir ancak bugün yüzde 50'ye dayanmış dinci kesimin yarın yüzde 80'lere varması durumunda artık laik düşünceli insanların toplum içerisinde rahat hareket edebilecekleri söylenemez. denize giren 10 kişiden 8'inin haşemalı olması diğer 2 insan için tarifsiz bir baskı yaratacaktır ancak tersi durum için bir baskı söz konusu değildir. inançları gereği türbanla üniversiteye girmek isteyen insanlar yarın inançları gereği ders saatlerini namaza göre de ayarlamak, karşı cinsten öğrencilerle aynı sınıfta okumamak, toplu taşıma araçlarına binmemekte isteyebilir. bugün bireysel bir özgürlük diye dayatılan türbanın esasen bütün kadınların özgürlüğünün karşısındaki en büyük tehdit olduğu yakın zamanda ortaya çıkacaktır.
turban yasagini kaldiran yasayi her ne sekilde anayasaya sokarsaniz sokun; carsaf, sarik, cubbe gibi "kiyafet" turleri hakkinda da bir bosluk olacak. diyelim ki "kimsenin kilik kiyafetinden dolayi egitim alma hakki engellenemez" seklinde soktunuz. demek ki adam sarikla da gelebilecek. adamin sarikla gelmesini engellemek icin de "devrim yasalarindaki yasaklar kapsamindaki kiyafetler disinda" ibaresi eklediniz, ee turban da devrim yasalarinda yasakli.. iki ucu boklu degnek kivaminda islere bulasmayi cok sever hukumetimiz. bu yasak bunca yildir kalkmamissa cumhuriyet tarihinden bu yana hic mi demokrat iktidar partisi gelmedi de kaldirmadi, yoksa cumhuriyet tarihinden beri bu kadar derin tehdit olusturacak bir iktidar partisi mi gelmedi?. iste sorulmasi gereken asil soru budur.
edit: bu entry isin hukuki boyutuyla alakalidir, yani anayasanin bulunmasi gereken cercevede. polemik amacli degildir.
yalandır. çünkü artık korku ve endişe kalmamıştır. çünkü artık korku paniğe dönüşmüştür.
vakti seherde birileri "bu geçiş kanlı mı olacak? kansız mı olacak? tatlı mı olacak? tatsız mı olacak?" demişti. kansız oldu doğrusu. hoca'nın öğrencileri tatlı meltemlerle sağlayıverdiler geçişi. meltemler ortadoğudan esiyor. oh mis gibi çöl havası valla.
atatürk'ün yaklaşık 60 yılda oturttuğu sistemi, 25 yılda çökerten kimdir acep? ve ne uğruna? netekim paşa'nın ellerine sağlık. nü tablolar çizip göçecek dünyadan; bize ve çocuklarımıza ise çarşaf manzaraları bıraktı. helal olsun! köşesinde otursun! "utanmasın hiç!" dememe gerek yok; çünkü bizim politikacılarımızda oldum olası bu vasıf yok!
son söz de zenginlere yani patronlara, bundan 20 yıl sonra utanma sırası onlara gelecek! çünkü paralarına para katmak uğruna tüm bu olup bitenin yollarını onlar açtılar!
kizlarimizin egitim hakki elinden alinmasin deyip universitede turban ozgurlugunu savunan bazi insanlari "neden turbanlilar girsin de carsaflilar giremesin, onlar da bizim kizimiz, carsaf da turban gibi bir yasam tarzi secimi degil mi?" ikilemine dusurecek olan korkudur. evet bence de oyle. turban girsin ama carsaf da, cuppe de, turuncu budist elbisesi de, papaz elbisesi de, kizilderili saman giyimli kisi de girsin. bunlarin hepsi turbanda oldugu gibi birer tercih. ya da satanizm de sonucta bir din tercihi.
turban ozgurlugunu savunanlarin bircogu buyuk bir ikilem yasiyor. olaya reel-politik acisindan mi bakacagiz yoksa felsefi acidan mi? 10 puanlik uzman sorusu. bizim libos takimi turban konusuna felsefi acidan, diger giysiler konusuna (carsaf, cuppe vs) reel-politik acidan bakip dupeduz ikiyuzluluk yapiyor.
yersiz, gereksiz, amacı dışına saptırılmıştır. bu güne kadar küpeli, şalvarlı, aykırı tıplerın girmesine bişey denilmeyen bir ülkede çarşafla girilmeside doğal karşılanır. erkek ögrenciler takkeyle ve tesbihle derslere girecek. her ders besmele ile başlıyacak. abdestsiz öğrenciler derse alınmıyacak gibi kanunların gelmesi gibi durumdur.