şeytanın sizi tuzağına düşürmeye çalıştığı en büyük kozudur umutsuzluk. siz polyannacılığı oynayın demiyorum tabii ama karamsarlığa düşmek için hayat çok kısa. veya düşmemek için uzun bir hayat var önünüzde de diyebiliriz. üzülüyorum vallahi üzülüyorum. insanların hiçbir şeyi olmamasından daha çok umudu olmamasına. umudun her zaman var olması dileğiyle. kendimizi bırakmıyoruz. kendimizi bırakmıyoruz. bunu sık sık tekrar edin.
fazlasıyla kaybettim ümitlerimi, ziyadesiyle yalnızlaştım. çok şükür çevremde bir entrika, sıkıntılı bir durum söz konusu değil ama hayatımda hiçbir heyecan da yok. işlerim sıkıntıda, ümitsiz olduğum için senelerdir üzerine titrediğim şeylerden vazgeçip yeni bir kariyer planlaması yapıp her şeyi değiştirsem mi diye düşünüyorum.
içerisinde tanıdığım kimsenin olmadığı bambaşka bir şehre gitsem tutunabilir miyim diye merak ediyorum.
4-5 yıldır içinde olduğum çöküşten kurtulup yeniden "gerçek manada mutluluğa" erişebilecek miyim, bazı şeyler için ümitlenebilecek, birilerine güvenebilecek miyim çok merak ediyorum.
bunları buraya yazıyorum çünkü çevremde bunları ciddi bir şekilde dinleyecek ve beni anlamaya gayret edecek biri olmadığını düşünüyorum. siz de çok ciddiye almayın.
ama aklınız varsa umudunuzu, heyecanınızı kaybetmemek için ne gerekiyorsa yapın. topluma uyum sağlayın, çoğunluğun katıldığı fikirlere katılın, onlar gibi hareket edin. "eyvallah" demeyi kendinize yedirin, bazı şeyleri görmezden gelebilin, yalanları anlasanız bile içinize sindirebilin. iyi rol yapın. güç delisi olmayın, yalakalık yapmayın ama güç sahibi olanları da karşınıza almayın.
neden ve nasıl takip etmektesin beni..
bu melankoli nasıl ruhumu kirletebilir?
neden en aydınlık sabahlarda içimi karartan
ve yakansın gelecek günlerimi?
iyi bir şey mi kötü bir şey mi bir türlü anlamadığım duygu.
diyelim bir şeyin olmasını çok istiyorsunuz olacağını umut ediyorsunuz ama bir şeyler yolunda gitmiyor ve artık umutlanmayıp öylece kalıyorsunuz. bi yandan artık umutlanmaya gerek yok diyor ve yolunuza bakıyor, belirsizlikten kurtuluyorsunuz bir yandan da niye olmadı diye kendinizi yiyip bitiriyorsunuz ama şöyle bir gerçek de var; umut en büyük kötülüktür çünkü işkenceyi uzatır.
Gerçekçiliktir. "Her şey çok güzel olacak" samimiyetsizliğinden nefret ediyorum. O kadar sahte geliyor ki. "Güzel günler seni bekliyor" falan. Ulan benim hak ettiğim yerlerde torpilliler var. Ben her şeyi kendi çabamla yaptım. Ama işte tıkandım. Zerre kadar da umudum yok. Üstelik beş para etmez dinozor fosili bir herifle başım dertte. Mümkün mertebe uzak durmaya çalışıyorum. Çok sevdiğim insanlardan hep kötülük gördüğüm için kimseye güvenmiyorum. Yalnızım ve yalnızlığımla güçlü olmaya çalışıyorum.
Umutsuzluk; insanın artık daha fazla örselenmemek için etrafına ördüğü duvardır.
Gerçekçiliktir. "Her şey çok güzel olacak" samimiyetsizliğinden nefret ediyorum. O kadar sahte geliyor ki. "Güzel günler seni bekliyor" falan. Ulan benim hak ettiğim yerlerde torpilliler var. Ben her şeyi kendi çabamla yaptım. Ama işte tıkandım. Zerre kadar da umudum yok. Üstelik beş para etmez dinozor fosili bir herifle başım dertte. Mümkün mertebe uzak durmaya çalışıyorum. Çok sevdiğim insanlardan hep kötülük gördüğüm için kimseye güvenmiyorum. Yalnızım ve yalnızlığımla güçlü olmaya çalışıyorum.
Umutsuzluk; insanın artık daha fazla örselenmemek için etrafına ördüğü duvardır.
bazı bazı soldan soldan vuran lanettir kendisi. bir sonraki aşaması sinir ve stres zaten. ondan sonra da, intihar mevzusu falan. umutsuzluk gelmeye başladığı an, kafanın kaldırılması gerekebilir. her seferinde intihardan dönülmüyor ne yazık ki.
Umutsuzluk, çıkmaz bir sokağa benzer. Çünkü bu duyguyu hissettiğiniz anda önünüze kocaman bir duvar iner. ilerleyemezsiniz, ne yapacağınızı bilemezsiniz. Sonra bir çaresizlik siner üstünüze, kapana kısılmışlık hissi de cabası. "Ne yapmalıyım?" diye sorgularsınız. Ne yapmalı da burdan kurtulmalı? Böylesine sonu bir yere bağlanamayan, çıkmaz bir duygu işte.
En iyisi ise o sokağa hiç girmemek yani umutsuzluğa kapılmamak sanırım. Ne olursa olsun, önünüzde sizi neyin beklediğini bilmeseniz de, hayat size ne kadar ağır yükler yüklese de umutsuzluğa kapılmamak gerek. Bu duygu bastırdığı an oyun bitiyor çünkü. Ve maalesef başka canımız da yok.
Bazen hissiyatsizlik bazen de keder alemine sokar umutsuzluk. Hayata sıkıca bağlanmayı unutturur. Kim bilir belki elinizden alınır bu duygu ve zamanın acı evresiyle karşılaşırsınız. Siz siz olun yılmadan pes etmeden sarılın umutlara.
“umudu dürt, umutsuzluğu yatıştır” demiş şair. bu his çökünce içe, hatırlamalı bu dizeyi. içini kemirince bu ağrı, alıp başını gitmeli.
kaybettiğimiz şeylerle birlikte çoğalan ve bir ömür çoğalmayı bırakmayacak olandır.
rengarenk düşler yağmur gibi üzerimize yağarken, başımızı çevirip arkamıza bakmamayı öğretendir.
karanlıkların içindeki ateşböceğidir.
bir nevi, umut gibi bir illüzyondur.
bazı şeyler var ki, insan bunları değiştirme kudretine ne yaparsa yapsın sahip değil. bunlar soyut şeyler oluyor genelde. tıpkı sevgi gibi.
kapıldın mı rüzgarına sizi mecazi anlamda boğabilen durum. umuda tutunmak , umut beklemek acı verir derler. hiçte bile. kendini umutta var edebilmektir o ne güzel. ama umutsuz insan, umuttan değil, kendinden kendini bırakmıştır. umuda inanmamak değil. kendini umuda sığdıramamak. felaketi bu işte.
Çaresizlik ile eş anlamlı kelimedir aslında. Çaresiz kişi umutsuzdur. Elinde bir çare olmadığı için, ulaşmak istediği şeye kavuşmayacağını bilir ve umutsuz olur.