Fakirin küflü ekmeği. Umutsuzluk da hastalık. Hayal kurmak hayal kırıklığına gebe. Neşenin bölücüsü hüzün, sevinç ile kursak arasında olan dostane ilişki...
umut gitgide azalıyor. beklediğim her müjde boşa çıkıyor. başa çıkamam dediğim ne varsa üstüne yenileri ekleniyor bitmemecesine. bu kadarına nasıl katlandım bilmiyoum. gerisine nasıl katlanırım bilmiyorum. ne olacak bilmiyorum.
insanı insan yapan,ayakta tutan, düştüğünde elinden tutup tek hamlede kaldıran gerçektir.
Nefes almak gibi,soluk alamadığın da duran yaşam,daralan gökyüzü gibi...
işe gitmek için vedalaşılan anneyi,iş dönüşü yoğun bakımda karşılaştığında saatlerce,günlerce kapının önünde ağlamak, tek bir hareketini,bakışını yakalayabilmek için beklemektir umut...
Canım annemi bugün yoğun bakım ünitesinden normal odaya alınırken ki mükafattı umut bana...
içimizde öldürdükçe etmeye cesaret edemediğimiz beklentiler. Umutsuz ve gayesiz yaşamak hayattan hiç bir beklentisi kalmamış ve vazgeçmiş insanların işidir diyerekten hala iyiliğe, güzelliğe dair umutlarım var.
umut yeşerdikçe kalabalıklaşır.
bu coğrafya bir kaderse, bu kadere teslim olmayacağız. homeros'un hektor'u, yaşar kemal'in ince mehmed'i çıkardığı toprakların bütün sokaklarında, olağanca haşmetiyle yeniden doğacak güneş.
"...insan hiçbir umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor ama kapkara bulutlar arasından iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışını belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor..."
çok sevdiğim bir yılmaz güney filmi. Çaresizlik denen şey bundan daha güzel anlatılamazmış doğrusu. Film boyunca gerim gerim geriliyorsunuz, Bir olağanüstülük bekliyorsun, belki Bir imkansızlık. film sonuçta. ama olmuyor. Yoksulluğun pençesinde yok olan bir adamın hikayesi. Ve unutulmaz replikler var. mesela “Ama benim atım öldü” diye sayıklıyor. hayata tutunduğu tek dalını kaybetmiş yoksul. orada bir şarapçı var, “Para adamı sıcak tutar” diyor mesela.
"...insan hiçbir umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor ama kapkara bulutlar arasından iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışını belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor..."
https://galeri.uludagsozluk.com/r/2068737/+
Cadı diye sokağa atılan küçük bir beden, küçük bir kalp.. Şimdi mükemmel bir kalpte umut.
Şanslı olanlardan yalnızca biri. Uzanacak bir el bekleyen binlercesi...
Umut kalmayınca yarın hiç olmazmış. insanı ayakta tutan şey umut ve hayal değil midir zaten? Her günü aynı olan biri için dünün, bugünün ya da yarının hiçbir önemi yoktur.
Eğer insanların elinden umutları ve hayalleri alınırsa, teorik olarak bitkilerden farkları kalmaz. Hatta bitkilerin bile diğer canlılara yararları dokunduğundan, içlerinde o insanlardan daha fazla yaşama sevinci olur.
Onlarınsa ne kendilerine, ne de başkalarına bir faydası yoktur. Fotosentez bile yapamadan öylece ölü bir ağaç gibi kesilecekleri, ya da yakılacakları günü beklerler.
Bir yıl içinde iki deprem giden onca can geriye kalan onlarca acılı aile,pandemi,ekonomi..
Üst üste gelen tüm bu şeylere rağmen bir şeylerin düzeleceğine dair umudumu kaybetmek istemiyorum.
Uzun zamandir beraber olup herseyinizi paylastiginiz insanla yolunuz ayrılınca, geleceğe dair tek isiginiz olur bu kavram. Butun tukenmisliklere, bitmisliklere, uzuntulere ragmen, ikiniz icinde daha iyi olmasini istersiniz. Dort harfli olmasina ragmen ne buyuk bir kelime aslinda, kalbinde olmayinca acisi da oyle buyuk oluyor kardesler.