karikatürlerinden çok yazılarına hayran olduğum, müthiş derecede yetenkli insan. her çarşamba günün ilk saatlerinde aldığım uykusuz da, ilk açtığım sayfa her zaman umut sarıkaya olmuştur.
kapıdan içeri giren varyemez amca'yı gören çemçük ağızlı karakterine "abi tavuk geldi" dedirterek, tüm iltifatları hakettiğini gösteren komik adam. karikatürün esprisi başka ama varyemez'e tavuk demek o espriyi solda sıfır bırakmış. artık dilime de yapıştı.."abi tavuk geldi, sahibi geldi"
bu haftaki bölümü al duvara as cinsinden kalitelidir. her bir esprisi ayrı bir yarmıştır ama özellikle "7 yıl cüzdanda taşınmış prezervatif devir teslim töreni" ve "kısa yakışıklı" esprisi ayrı bir güldürmüştür.
uykusuz'u alır almaz hemen koselerine daldıgım super insan.
bir de benim de soyleyeceklerim var adlı kosesi vardır ki, okurken kendimi dunyanın en mutlu insanı gibi hissettiriyor bana acıkcası. cok guluyorum...
bir de simdi karar verdim, kendimde gerekli enerjiyi bulursam, bu gece yine benim de soyleyeceklerim var kosesinde ankara baslıklı, okulda, derste sıranın altında okurken aniden kendimi kaybettigim ve bana omrumde ikinci defa sınıftan atılma sendromu yasattıran o yazıyı okuyacagım.
genç bir eleman güneşli bir günde elinde montla yürümektedir.
-mont beni;
Tedarikliyim diye sevindim durdum
Sıcağı görünce yandım kavruldum
Mecnun oldum çöllere savruldum
Kırk kapıya muhtac eyledi mont beni
Bir garip ercanım bu dünyada konar göçerim
Gahi ağlar gahi gülerim
Mont elde diyar diyar gezerim
Onulmaz dertlere saldı mont beni...
- Oha bütün gün elde montla dolaşa dolaşa erdim lan. Çilelerin en büyüyüymüş hakkatten. erdim bee. yuppiii..
kimbilir içinde ne fırtınalar kopuyordur,ne savaşlar veriyordur,zihninde ne kaleler yıkıp,ne devletler kuruyordur sözleriyle bünyemde çifte $ok etkisi yaratmı$ çizer yazardır.
bu hafta yazdığı sıfatsız adlı yazısıyla güldürürken düşündürmüş, düşündürürken hüzünlendirmiş, hüzünlendirirken yine güldürmüş olan mükemmel insandır.
yine çok başarılı bir tespit adamı. bazen sözlüklerde bir başlık çıkar da hass.ktir der insan, zira onun günlün hayatından komik bir kesit tespit edilmiş ve başlık haline getirilmiştir. umut sarıkaya karikatürlerinde de bu durum geçerlidir. üniversitede salı sabahları arkadaşla üniversite kahvehanesinde otururken sürekli okuduğumuz, gündelik hayatta giyilen, yenilen, içilen, söylenen, duyulan şeylerin üstüne yapılmış bir usta edebiyatıdır.
- abi sonuçta gazeteyi bi alıyorsun bi hafta okuyorsun...kitap gibi her yeri yazı,oku oku bitmez...
- evet abi bi hafta!...
- çok yazı var şahane...
- bi hafta...
- evet...
tenten ile kaptan konuşuyor. arka planda tenten in köpeği fındık leğen içinde gusül abdesti alıyor. *
- istanbul görevi nasıl gitti tenten...
- biraz zorluydu ama başardım profesör ama ben görevle ilgilenirken bi baktım mahallenin çocukları fındığın etrafında toplanmış elleriye...
- (tenten fındığa döner ve) toplu iğne deliği kadar kuru yer kalmayacak.her yerine değsin su, duydun mu fındık...
çizgili pijama giymiş tırto bir entel, halının üstüne oturmuş, sırtını katalitiğe vermiş şiir yazıyor, arka planda annesi ile babası çekyata oturmuş tv izliyor:
ve ben şairim yaş 42 olmuş,
yaşlı bitkin ama hala ailesiyle yaşayan,
odasında rutubetten şikayetle salonda çalışmaya karar veren,
56 ekran tv'nin ebesini s.ktiği yitik şair...
bir yandan da dönüp tv ye bakmakta..anne babası konuşuyor:
- yavreem dönüp dönüp bakma televizyona yaz sen şiirini...
- yok yok bu böyle olmayacak bu çocuğa çilekten bir genç odası alalım...
arada bir, derdini anlatan adam ve ısrarla tek cümle ile cevap veren muhattabı diyalogları çizer. bu, eksiğim olabilir ama üç kere yapıldı şimdiye kadar. her biri de ayrı ayrı efsanedir. kronolojik sırayla; servis kaldır montla sıç bağcılar'a git