tost makinasının başındaki adam çıplak bir zenciye sana yağ sürüyor:
- sür sür bolca sür. hande yener in klibi için kıvrılan yağlı zenci arıyorlarmış. oraya gidicem...
- bana bak... bununla beraber 3 paket sana etti. sonra demedi deme...
- yav kardeşim farkı neyse öderim.
başörtülü bir kadın baba don carleone ye çay uzatmakta :
- buyur kayınbaba çay kattım... çayını iç te seni şöyle bi yıkayayım...
- santino yaklaş! bu gelin nereli demiştin sen?
- yozgatlı! nooldu baba bir şey mi var?
- yok sadece carleone ailesi efsanesi bitti.
- mehmet abi ananıskim?
- hö? ne diyosun lan sen?
- ananıs kim? diyorum abi? ananıs kim?
- haaa...
- şşt edwırd! who is you mother?
- what? she is teacher, she is 57 years old...
- sıs!lan sıs! bütün tadımı kaçırdın...
- kuzey dakota nın ormanlarında gamlı baykuş öterken silahsız ve barış içinde yaşıyorduk... sonra beyaz adam geldi... önce topraklarımızı aldılar...
- reisin anlattıklarına bakılırsa kızılderililerin türk olduğu teziniz çöktü profesör. zira kendileri gayet barışsever bir halk.
- ben var ya ben o beyaz adamın tee amına koyayım. horzbu çocukları.!
- hah şimdi oldu!...
"bir insan kendi oz evladindan tiksinir mi? tiksiniyorum iste ne yapiyim.. ne pis seymis su ergen uzunlugu, boy aldi basini yurudu surati kucucuk kaldi huseyin'imin"
- dolasma lan ortalikta siktirgit odana
- tomom bobo yooo
- sesini desibelini sktigim
ergenlik konusunda fikirlerini böyle beyan eden. yarar geçirir vesselam.
uykusuz dergisinin her yerine yayılmış karikatürleriyle mutlu etmiştir. dahası, henüz ilk sayıdan yine yapacağını yapmış, gülme krizleri hediye etmiştir.
uykusuz'un kapak arkası sayfasındaki abdullah gül'lü karikatüründe, gül'e sarılmış duran ve "abdullahla ben tekim, siz hepiniz, var mısınız lan maça?" diyen tipi, her zaman güldürme potansiyeline sahiptir.
"sözlerimi geri alamam yazdığımı baştan çalamam kimseye tiriviri yapamam... " kısmını okuyunca içtiğim suyu burnumdan çıkardım. allah seni nasıl biliyosa öyle yapsın.
son dönemin en başarılı karikatüristlerinden biri. okuyucuyu nasıl yakalayacağını çok iyi biliyor ve bunu da 'okuyucuyu nasıl yakalarım len?' diye düşünüp yapmıyor. öylesine, gelişine...
karikatür muhabbeti açıldığında hemen herkesin ilk aklına gelen isim yiğit özgür oluyor şu sıralar. hakkını da yemeyelim, sıçırtana kadar güldürüyor. ama yiğit özgür mü umut sarıkaya mı derseniz, hiç düşünmeden umut sarıkaya derim.
çünkü bu adam herkese hitap etmiyor. kitlesi genelde erkekler, belli mallıkları yaşamış insanlar. aslında kendi gibi adamlar. yiğit özgürse herkese hitap ediyor. herkesi güldürüyor. kısacası umut sarıkaya daha özel, bizim mizahçımız konumunda.
dahası, umut sarıkaya efsane olmaya aday işler çıkartıyor. yiğit özgür'ün onlarca güldüren karikatürü olabilir, ama kaç karikatürü için sözlüklerde başlık açılmıştır. ve hatta kaç karikatürüne okuyucular tarafından bir başlık bulunmuştur, zihinlere işlenmiştir. çok komik karikatürlerinden hangisi gönüllerde bir 'sen benua vs. çeliktepe', bir 'çok büyük günaha giriyosun blankaa', bir 'montla sıç' olabilmiştir.
umut sarıkaya deyince akla muhalif mizah dergisi sarıkaya gelir. semih cumhuriyeti gelir. dizleri çıkmış eşofman altı-baklava desenli elbiseler-çemçük ağızlar gelir. ve hatta 'xxxler yasaklanmış' gelir.
umut sarıkaya göz önünde olmayandır, herkesin gülmediğidir, ama sevenlerini tek bir karikatürle 3 gün güldürebilendir. semih cumhuriyeti'ni kurma mücadelesinde kullanılmak üzere kumbaraya her gün bozuk para atma sebebidir. 'bu sene derslerime günü gününe çalışıcam'dır.
evlenilecek kız ararken, veya yeni ortamda tanışılan insanlara not verirken 'umut sarıkaya'ya gülme'yi alan dersi niteliğine getirmiştir onun hasta hayranları. o dersten geçemeyen sınıfta kalır olmuştur. öyle bi şeydir.
çok abartıyo olabilirim, ama yere göğe sığdırılamayan koca uykusuz dergisinin 2. sayısında bir tek bu adama gülebilmişsem, abartmaya hakkım var demektir.
bir insan yazdıklarıyla, çizdikleriyle nasıl oluyorda böylesine etkileyebiliyor adamı anlayamıyorum. muhteşem bir ayrıntı adamı, çoğu kişinin ifade etmek istediği şeyi çok ustalıkla anlatıyor. herkesin içinde olan o eziklik duygusunu, sıradanlık duygusunu, mizah ile bizlere aktarabilen bir insan. kişilik olarakta mizahçıların geneli gibi artist olmayan, aynen o esprilerindeki kahramanlar gibi sıradan, yüzeysel, ılık kanlı bir insan. sanki bizim hayatımızı alıyor çiziyor tekrar bize anlatıyor gibi. bazen göremediğimiz şeyleri de gösterip " aa, gerçekten böyle ya" dedirte biliyor. hiç bırakmasın mizahı, hep çizsin, hep güldürsün.
yer: kilyos halk plajı. mc hammer ile bir tırto adam konuşmakta:
- aa mc hammer siniz siz.ne arıyorsunuz kilyos halk plajında hem de yıllar sonra...
- şalvar şişti .mına koyiim.1992 de miami den denize girdim, giriş o giriş. akıntı nereyeyse oraya gittim.ben yokken müzik piyasası ne alemdeydi?
- yalın 2.albümünü çıkardı...
- ınınn ınınn yuken taçtis. ınınnn. iyidi lan ( arkada yüzen 2.tırto adam)
- avrupa birliği nin verdiği sanayi yatırım kredisi ile bi sürü ev aldık... ülke olarak kiralarla gül gibi geçiniyoruz...
- efendim avrupa birliği dönem başkanı arıyor ne diyeyim...
- yok de... yok de... çıktı de...
- eee başbakanımız dışarı kadar çıktı. bilmiyorum... arkadaşında kalacakmış...
ingiltere kralı pencereden dışarı seyrediyor. dışarda yürüyen halkın tamamı takım elbise giymiş. kral düşünüyor :
- her kral gibi iddiaya, bahse girmeyi çok seviyorum ama iddiaya girdiğim kişilere kızımla evlilik vaadinde bulunmuyorum. hep takım elbisesine giriyorum. bütün bir ülke takım elbise giyiyor sayemde...