avare olmak bu denizlerin de olduğu çölde.
garip olmak kanla bağlandıklarının da olduğu evde.
biçare olmak batan günün bile aydınlandığı yerde.
sevinçsiz ve sevgisiz olmak bunun mümkün olamadığı bu devirde.
terkedilmiş olmak her an nefes devam ederken.
göçüm istemek bu belirsiz yollar ve ayrımlarında.
çok üzgünüm.
Zaman zaman olandır ama her zaman herşeyin üstesinden gelecek güçte olmak gerekir. Herşeye rağmen dimdik ayakta durmak. Yıl 2011 boktan geçen sene sıkıntı stres hepsi had safhadaydı. Ailevi sıkıntılar uçmuş gitmiş asla huzur yok. Üstüne babaannemi çok severdim o vefat etti onun üstüne yengem onu da çok severdim onun üstüne dayım,2 kuzenim, yengem derken azrail o dönem bize çalıştı. Devam eden süreçte üni birinci sınıfım bölüm birincisi adayı olarak devam ediyorum derken bir gün ablam aradı ve annemin kanser olma durumu var parça aldılar dedi ve stres kat kat artmaya başladı ki anneannem 52 yaşında kanserden vefat etmiş. Hadi sevindirici haber geldi kanser değilmiş ama kalp problemleri, tansiyon şeker her halt çıktı. Neyse ona rağmen o boktan günlere rağmen bugünlere kadar geldik.
2018 de rahip olayında piyasadan alacak 3m civarı paramız gitti artık maddi düzensizlikte başladı. Hepi topu 200.000 borcumuz vardı ama ödeyecek veya finanse edecek tüm kanallar kapanmıştı. 16 yaşından beri her yere arabayla giden ben satarım arabayı öderim borcumuzu dedim sattım ödedim. Akabinde her haltı geride bırakıp şehir dışına çalışmaya çıktım ve o günden beri sadece ayda veya 2 ayda bir ailemi 1 veya 2 gün görmeye dönüyorum. çünkü orada kötü anılar kaldı artık.
Bazen özlüyorum çünkü her şeyim orada ailem arkadaş çevrem düzenim her sokağını karış karış bildiğim bir şehir hayatımın 26 yılı orada yatıyor. Gitsem çalışacak bir işimde var hem kendi işimiz hem başkasının yanındaki da imkan var ama gitmiyorum gitmeyi de düşünmüyorum her gittiğimde o kayıplar aklıma geliyor geceleri yatırmıyor AMK. Balkona oturup anca sigara içiyorum AMK.
Neyse diyeceğim şu ki hiçbir zaman mücadeleyi bırakmayın. Ben inanıyorum bir gün yine eski günlerimize döneceğiz. Yine halime şükür istediğimi alırım istediğimi yerim giyerim içerim gezerim kimseye de muhtaç olmam.
Allah'tan ümit kesilmez. Ancak bazen herhalde benim hak ettiğim hayat bu diyerek beklentimi yok ediyorum. Ya da öğrenilmiş bir çaresizlik içindeyim. Çok uzun zamandır hayatımda hiçbir güzellik olmadığı için belki de. Tek tek madde olarak sıralasam sizi de sıkar hatta. Ama bunları yaşamak anlatmaktan bin beter.
Ne bileyim görüyorum başkalarını imreniyorum yaşadıkları güzelliklere. Belki ben de bir gün yaşarım diyorum ama bazen de kendimi kandırıyor gibi hissediyorum. Belki 15 yıldır belki kendimi bildim bileli hayatımın güzelleşmesini beklerken sürekli daha da aşağı iniyorum.
Dışardan bakan biri, yahut beni gerçek hayatta tanıyanlar bu hayatımın iç yüzünü görseler eminim bana bakış açıları değişirdi. Acırlardı bana. Çaresizliğime.
Sabredecek gücüm kalmadı ama sabretmekten öylece beklemekten başka yapacak bir şeyim de yok. Her yolu tüketmiş gibiyim. Normal insanların yaşadığı çok sıradan olaylar bile bana çok imkansız geliyor.
Gençliğimi hiç böyle hayal etmezdim küçükken. Hiç böyle ezik, asosyal, çirkin, yalnız, hep korkan biri olarak hayal etmezdim. Kendime çok yazık olmuş gibi hissediyorum.
Oturup konuşacağım bir arkadaşım vardı onu da kaybettim. Dertlerin içinde tek başıma kalakaldım. Defterlere yazıyorum. Dualara sarılıyorum. Ama bilmiyorum. Artık hayal kuramıyorum. Çok saçma geliyor çünkü. Yıllardır kurduğum hiçbir hayal gerçek olmadı. Artık gözümde sadece korkutucu şeyler canlanıyor. Ya şöyle olursa ya böyle olursa diye. O düşünceleri zihnimden kovalamakla uğraşıyorum.
Üzülüyorum iste. Yaşıtım kızlar gezip tozup sevip sevilirken, neşe dolu görünce onları, ben neden böyle dertli oldum diyorum. Ben neden eve kapatılıp sokağa çıkması yasaklanan, ev işi yapan, yemek yapan, lavobo ovan, hiç sevgi görmeyen, hiçbir şeyi hak etmediği yüzüne vurulan biri oldum. Bana neden hiçbir güzellik reva görülmedi? Neden eve kapatıldım? Halbuki yanlış hiçbir şey yapmadım ki.
Ne kadar umut dolu yaşasan olmuyo bazen,umudun kırılıyo,hayallerin kırılıyor.Bu yüzden umutsuzluk sanırım çok daha rahat,kaybedecek fazla bir şeye sahip değilsin en azından.
Yakup peygamber kendisine öldüğü söylenen yusuf'tan yıllar sonra bünyamin'i de kaybediyor. buna rağmen takındığı tavır yukarıdaki ayette açıkça belli. derdimizi önümüze koyalım, "yakup seninki de dert mi" diyebilecek tek bir kişi var mı burada? öyleyse yakup'u örnek alalım.
O vakitten sonra yaşamdan bi zevk alamıyosun, yere çakılıyosun adeta hayata küsüyosun insanlara küsüyosun.
Işin garip tarafı umut olmadan da yaşanmıyo, olunca da yaşanmıyo. Hayat acıdır arkadaşlar toplu intihar edelim