vittorio de sica'nın bisiklet hırsızları ile beraber en çok beğenilen filmlerindendir. filmde yaşlı bir amca var ve onun yaşadığı sorunlar ve kopeği ile dostluğu gibi bir konu mevcuttur.
sadık ve zeki köpeği ile kaldığı pansiyondaki iyi yürekli, genç hizmetçi kızdan başka kimi kimsesi olmayan, savaş dinçer'i andıran bir oyuncunun canlandırdığı bir emeklinin, kirasını karşılayamadığı için kendisini kapı dışarı etmeye çalışan vicdansız pansiyon sahibesi ile savaşımını müthiş bir insalcıllık ve sarsıcılıkla anlatan, yönetmeni de sica'nın en sevdiği filmi olduğunu söyleyerek babasına ithaf ettiği siyah-beyaz şaheser.
--spoiler--
yaşlı amcanın dilenmekten utanıp elini ters çevirdiği (yağmur yağıp yağmadığına bakıyormuş gibi) sahne ölümsüz bir andır sinema tarihi açısından.
--spoiler--
Hachiko: A Dog's Story ile birlikte köpek sevgisini en iyi anlatan filmlerdendir. Umberto amcanın oyunculuğu ise harikadır. kesinlikle görülmesi gereken filmlerden.
Dilenemeyecek kadar gururlu, Flick adlı köpeğini ardında bırakamayacak kadar şefkatli, emekli Bay Umberto'nun hayatının hikayesi bu film. Vittorio De Sica yine bir sosyal yaraya parmak basmış. Tarzından sapmamış, sade ama güzel bir film ortaya çıkarmış. Seyirciye basit ve küçük bir yaşam gibi gelebilir ama "Yalnız Emekliler" için büyük bir hikaye.
dünya savaşından sonra, borçları olan emekli bir adamın bir pansiyonda köpeğiyle birlikte hayata tutunma çabasını anlatır. eskiden bakanlıkta saygın bir memur olan umberto domenico ferrari, günümüzde emekli maaşıyla oda kiralarını dahi karşılayamamakta, bunun için oradan oraya savrulmaktadır. eski tanıdıklarından hiçbiri ona yardım etmez. saygınlığını günbegün yitirir. dilenmeyi, intahar etmeyi bile düşünür. en sonunda köpeği vazgeçirir onu intihardan ve sonrasını bilemediğimiz bir yürüyüşe çıkarlar, film biter.
zamanın ana akım sinemasında oynayan aktörler ve aktrisler yerine amatörler oynamıştır. hem umberto hem de hizmetçi kız aslında oyuncu değildir.
film 1952'de çekilmiştir. italyan yeni gerçekçilik akımının son filmlerinden biri olarak görülür dönemi itibariyle. çünkü hem dönemin iktidar partisi hem de onların muhalifi olan komünist partililer bu akımın italya'yı dışarıda pesimist gösterdiğini iddia ederler. gördüğü politik baskılara fazla dayanamayacaktır.
başroldeki amcanın dış görünüş itibariyle recep tayyip erdoğan ile ismet inönü arasında gidip gelen bir benzerliğinin olduğu film. hangisine daha çok benzediğine karar veremedim. ayrıca köpeklerden pek hoşlanmamama karşın flike'ı görünce o cinsten bir tane besleyesim geldi. filmin verdiği mesajlar uluslar arası ve hep güncel. yalnız yaşlılığın zorlukları, düşük emekli maaşları, artan bireyselcilik, zengin fakir uçurumu filan. 70 yılda pek değişen bir şey yok.