içinden çıktığı milleti beğenmemenin; mesnetsiz, kerameti kendinden menkul ukalalığın son adı. gerçek, somut-edimsel milliyetçiliğin önündeki en büyük köstek. içimizdeki köstebek; abd'nin son yaygın dezenformasyon ve bölme projesinin en nihai alan uygulaması. iyi niyetli olmasına karşın bunlara aldanan, piyon olan, sözde okumuş özde uyumuş gençlere ise bir şey demiyorum... yok yok, bir dilek cümlesi (e)diyorum, sevgili sözlük...
(bkz: allah akıl fikir versin)
özel mesaj kutuma birşeyler geliyor ama bakmadan devam ediyorum.. nihat genç'in de yalçın küçük'ün de hemen bütün kitaplarını okuyan, zamanında özellikle nihat genç'i kendine yakın bulan birisi olarak söylüyorum ki bu yazarların inanılmaz bir şekilde anti-enternasyonel davrandıkları, gerek dilini gerek dinini gerek mezhebini bahane ederek insanı insandan ayırdıkları gerçektir. yarattıkları bu suni ayrımcılığın hrant dink'in öldürülmesinde belki mikro ölçekte belki makro ölçekte ama kesinlikle katkısı vardır.
özellikle akp basınının ısrarla üzerini vurguladığı kavram "ulusalcılık" nedeni ise son derece basit, akp nin kendi tabanında da milliyetçiler var ve milliyetçi bir yaklaşıma sahip hatta rte her konuşmasında milliyetçi olduğunu söylüyor dahası en milliyetçi başbakan diye lanse ediliyor. peki ya bu ulusalcılık ne ola ki? milliyetçilik kelimesinin türkçesi! hal böyle olunca da akp kendi tabanını kaybetmemek için chp, add gibi milliyetçi oluşumlar için "ulusalcı" sıfatını kullanıp, ne şiş yansın ne kebap mantığı uyguluyor. hıh tek şark kurnazı sizsiniz ya anasını satıyım...
iş bu bağlamda "ulusalcılar" diye nitelendirdikleri; faşist, kör milliyetçi, laik, din düşmanı, darbe yanlısı, kemalist...
"milliyetçi" diye vurguladıkları rte gibi en milliyetçi başbakan, bayrak, din, dil, kuran gibi kutsalları olan vatansever, güzel, ahlaklı, süper insandır.
Ülkedeki yabancı sermaye şu anda siktir olup gitse batacağımız kesindir.Ulusalcılık içe kapanma modeli değildir. Cumhuriyetimiz kendi kaynakları üzerinden kalkınmasını sağlama alacak ve yabancı sermaye ile küreselleşecektir.Vaktiyle aşırı uygulanan "devletçi" ekonomik kalkınma politikaları emperyalizm ile savaşım noktasında bir gerekçe sonucu ortaya çıkmıştır.Mühim olan ulusal sermaye ile yabancı yatırım arasındaki hassas dengeyi koruyabilmektir.Bunun içinde öncelikle sağlam bir ulusal ekonominizin ve kalkınma planlarınızın olması gerekir(IMF değil elbet:P)Yabancı sermaye ile ulusal kaynakların eşit haklar çerçevesinde ulusal sınırlarda işlevselliğini sürdürmesidir.Elbette belli kotalar ile ulusal sermayenin faaliyetleri korunacak , çıkarları gözetilecektir.
Bilgi için:
(bkz: http://www.ekonomi.name/t...80-turkiye-ekonomisi.html)
bizim ülkemiz için düşünülürse ulusalcılık, 1000 yıl boyunca islam ile yoğurulup bir olmuş türk kültürünün islamiyetten ayrılıp ateist bir felsefe ile köksüzleştirilmesi projesidir. elbetteki bu sapkınlığın tek ilacı milli şuur ve tarih bilincinin genç nesillere anlatılmasıdır.
en büyük temsilcilerinden birisi attila ilhan dır. tabii içimizdeki bazı büyük düşünürler bu fikir akımına aptallık derken bu ülkenin büyük aydınlarına da hakaret ettiklerini farketmiyorlar.
ısrarla başka bir dünya mı burası? algılar mı farklıdır nedir. tanım belli mantık belli. ulusalcılık şudur budur... bir "kavrama" neresinden bakarsak bakalım aynıdır. en azından kavramsal olarak aynı yerden beslenir yahu.
ulusalcılık kasıtlı devlet seviciliği. insan olmayı zaman zaman hiçe sayan bir acayip durum. onun içindir ki devlet milletin üstünde. insan mıydı yoksa mayası devletin? ya da biz mi çok abarttık devletlü paranoyasını. anlamadık ki?
sonuç aynı. sonuç belli. ünlü türk düşünürünün dediği gibi neede gaalmıştık.
feodalitenin yıkımlmasından bu yana epey zaman geçti. bunula beraber statükonun muadilleri türedi yeryüzünde.
ulusalcılık uzunca bir dönem yeryüzünde hükmünü sürdürmüş ve son nefesini vermiş. sadece türkiye ve benzeri ülkelerde hala paranoyakça tartışılır bu. bu paranoyanın beslendiği yegane yer olan statüko bu gibi ülkelerde kendini korkulara adar. sürekli bizi birileri yıkmak istiyormuş, dış mihrakların fena halde kötü emelleri varmış hali.
ülkende yeni fikirler, yeni siyasetler üretemediğin sürece paşa paşa kemirirsin korkuları. ne kadar da aynı korkularımız.
ulusalcılık, ırka dayalı milliyetçilikten çok; bir ülkede yaşayan vatandaşların tamamını kapsayan bir akımdır. türkiye'yi ele alırsak, ulusalcılık demek, türk, kürt, alevi, süryani, ermeni, rum, laz, çerkes çok daha fazla çoğaltılablir, etniği ne olursa olsun; türkiye cumhuriyeti'nin nüfus cüzdanını taşıyan herkes bu ülkenin ulusunun bir ferdidir ve bu ulus; türk ulusudur. ülkemizdeki türklük bir ırkı değil, bir milleti karşılar. o sebepledir ki; ulu önderimiz mustafa kemal atatürk "ne mutlu türküm diyene!" vecizini dile getirmiştir. "ne mutlu türk doğana!" dememiştir.
ülkemizin demokrasi, yabancı sermaye gibi kılıfların altında batıya peşkeş çekilmesini eleştiren ulusalcılar ise, bu batıyı destekleyen "içimizdeki batılılar" tarafından statükoculuk ile suçlanmaktadırlar. ülkemizde "türküm" demek faşistlikle betimleniyor, alt kimliği ön plana çıkarmak demokrasinin bir gereği olarak betimleniyor, ulusalcı olmak statükocu olmakla betimleniyor... işte bunların çatışmasında biz birbirimizi yerken bu güzel vatanımızı bir takım çevreler ufaktan ufaktan ısırıyorlar... biz kendi içimizdeki kavgadan bunları göremiyoruz...
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
dizelerinin unutulduğu, dünyaları geçiniz 3-5 dolara vatanın satıldığı bir ortamda ulusalcılar bu vatanın her zaman iyiliğini düşünen insanlardır. ulusalcı insanlar statükocu değillerdir.
başka bir dünya mı burası? hızla küreselleşen dünyada ulusalcılığın yeni bir kavram olarak algılanması ancak türkiyede başarabileceğimiz bir şey. oldukça eski, milliyetci hatta bazen faşist olabilen bu bakış açısı eskimişliğinden öte sanırım bizlere yeni bir kavram olduğunu da inandırmış. hamasiler sağolsun..