Ulusalcılık ülke sınırları içerisinde bölücülük gütmeyen kürdü, lazı, Arnavut ve arabı dahil her bireyi eşit gören bir akımdır. Ana amacı dışa bağımlılığı yok etmek, kendi kendine yetmektir. Bu bağlamda yerli silah, yerli tohum, hayvan cinsi, peynir cinsine kadar yerel yani ulusal ürünlerin kalitesinin ve üretiminin arttırılıp, geliştirilip, yaygınlaştırılması ve korunması ve dışa bağımlılığının önlenmesidir.
Milliyetçilik ise şovenist bir şekilde tarihini, ırkını bol bol pohpohlayıp böbürlenme, hatta kendi ideolojisine aykırı ise bilimsel ve tarihi gerçeği bile yanıltacak şekilde karşı tezlerle savunma yapıp, halkı egemen unsur ve tebaa unsurlar olarak ikiye ayırmaktır. Silah, genişleme, saldırıya önem verir ama Halk sağlığı, tarım, tohum, hayvan v.b pek önemli değildir. Milliyetçilikte önemli olan bir ırkın kendini yüceltmesidir. Teferruat ile uğraşmaz.
ulusalcı kendine milliyetçi ya da sağcı demeye çekinen solcudur.
eylemde hiçbir farkları yoktur.
ülkesini seven varsa o milliyetçilik ya da ulusalcılık adına sağa sola secde eden değil tam bağımsızlık için savaşandır.
(bkz: yurtseverlik)
Türkiye'de ordumuzda, bürokraside, üniversitelerde en milli aydınlar arasında yaygın bir ideolojidir ulusalcılık. Siyaseten bu ideolojiyi besleyen ve oradan beslenen yegane siyasi parti vatan partisidir. Hayatta ülkesi için en ufak bir risk almayanların ömrü hapislerde geçen, bedel ödeyen Sn. Dr. Doğu Perinçek hakkında karalama kampanyası yürütmesi manidardır. işte ulusalcı kimdir derseniz, bu tarz saldırılara maruz kalan, kimsenin sevmediği, doğrunun ve aklın peşinde gittiğinden dönek olarak nitelendirilen önderlerdir. Mustafa Kemal Atatürk ve devrimlerini çıkış yolu görürler. FETÖ ve ABD'nin diğer maşalarının her dönem ve ilk hedef aldığı kişidir ulusalcı. Ulusalcılar atatürkün tarif ettiği milliyetciligi yasayanlardir.
*kendilerini adlandırmak için kullanılan kelimeler; milliyetçi ve ulusalcı olarak yeni ve eski versiyonları ile değerlendirilir.
*birisi sağdan, biri soldandır. biri dursun önkuzu'ya yanar, suçsuz yere katletedildi diye biri deniz gezmiş'e yanar genç yaşta gitti diye. bir taraf ziya gökalp'ten okur, diğeri atilla ilhan'dan....
*baktığınızda favorileri uzun ve alevi türküleri çalıyorlarsa toplandıkları yerlerde, ulusalcı denenlerdir. saç sakal kısacık, ya da hafif çengel bıyıklılar mustafa yıldızdoğan çalıyorsa milliyetçilerdir.
*kullandıkları kelimeler, türkçeye yerleşmiş eski ve sonradan yenilenmiş kelimelerdir. birisi türk solu okur, birisi türkiye günlüğü. birisi olasılıklar der diğeri imkanlar, birisi sorun der, diğeri mesele.
ve... en önemlisi, farkları eritmiş, bir vatan, bayrak, devlet ve millet kavramı içinde büyük atatürk'ün izinde yurtlarına sahip çıkmak için farklılıkların yerini bölücü hainliklere karşı herkesin kendi görevini yapması şeklinde sesiz bir işbölümüne bırakmış gibidirler. zaten kemirgenleri de rahatsız eden budur. zira yıllarca sol kisvesi altına saklanıp fazlaca yuvalandıklarından bunca uzun sürmüştür ömürleri. şimdi gözünü açıp buna izin vermeyenler yüzünden rahatı kaçanlardır en çok söylenenler.
kimliksiz, kimlik şuurundan yoksun kişilerin burun kıvırıp ilkel zannettiği, hainlerin de bilinçli olarak küçümseyerek kompleks sahibi etmeye çalıştığı kişilerdir bunlar. ne mi yaparlar? hiç umursamadan kutsal bildikleri şeyleri bu böceklerden korurlar, kervanlarını sürmeye devam ederler yani...
