karşı tarafın sürekli biçimde "bak bu çok sağlam, buna cevap veremeyecek işte" havasında sürdürdüğü kapışma... arkadaş, ben cevap versem ne olur veremesem ne olur? ben veremezsem bir başkası gelir verir, koskoca ehl-i sünnet vel cemaat üç tane baldırı çıplak bedeviye meydanı mı bırakacak?
ehl-i sünnet tarihinde neyin ne olduğuna dair yeterli cevaplar vardır zaten. islam tarihi, ehl-i sünnet tarihidir. bunun dışında hiçbir çevrenin islam tarihine en küçük bir katkısı bile olmamıştır. ehl-i sünnet dışında her çevre, işbirliğinin, ihanetin, arkadan saldırmanın iğrenç tarihini barındırır. hele vehhabiler; tarihte onlardan daha büyük hainler mi var? islama karşı ingiliz altınlarının semirttiği bu bedevi topluluğu değil mi "yenilgi"nin ilk sorumlusu?
şimdi gelmişler burada, kelimelerin gelişinden gidişinden sahte manalar türeterek, suud vehhabiliğini türkiye'de yaymaya çalışıyorlar. hadislere, mezheplere, tasavvufa, islam büyüklerine, yolunu bulurlarsa sahabilere ve hatta peygamberlere saldırıyorlar. ama şeytanca bir üslupla... şiiler bunlardan erkektir: çıkarlar ortaya açıkça, biz şöyleyiz derler. bunlar açıkça ortaya çıkıp biz vehhabiyiz, biz selefiyiz demezler. "biz de sizdeniz" derler. "hanbeliyiz biz" derler, "hanefiyiz" derler. ve zehirlerini bu görüntü içinde kusarlar.
şimdi kendilerinin foyasını meydana çıkarıyorum ya, benden kötüsü, benden yalancısı yok onlar için... görüyor musunuz, yalan söylüyormuşum... nerede?
1. yoganın rabıtayla bir alakası yoktur demişim... bunun neresi yalan allahaşkına? uygulama olarak yoganın hiçbir türü ile rabıtanın hiçbir türü arasında hiçbir benzerlik yoktur. amaç olarak yoktur. ne olarak var(mış)? sözlük anlamı olarak... dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı...
yoga, tekrar ediyorum, "boyunduruk vurmak" anlamına gelen yuc kökünden gelir. bu kökte aynı zamanda birleştirmek, bitiştirmek, ekleştirmek gibi bir anlam varsa, bundan ne çıkar? rabıta "bağlamak" demektir. hintten yogayı alacak olan adam, içeriğine hiç bakmadan, sadece kelimesini alıp da, onun da bilinen anlamını değil uzak anlamını seçip de ona mı karşılık uyduracak? yav arkadaş, iki şeyin konusu bir kere birbiriyle alakasız; sözlük anlamları benzese ne çıkar?
bak ben size daha kolay alakalar göstereyim: tao "yol" demektir. tarikat da "yol" demektir. demek ki tarikat tao'dan alınmıştır. iki şey arasındaki özce farklılıkları falan sittir et, anlamlar uyuştu ya, "bu budur". yersen...
rabıta nedir: "şeyhin suretini hayal etmek"... hayal etmek de değil aslında "bu iş zorlamyla olmaz"; bir sevgili sureti gibi gözünün önünde, gözbebeklerinin içinde taşımak... yoga'nın neresinde var lan böyle bir şey, gavat herifler?... yoga böyle mi yapılıyor lan, kimi kandırıyorsunuz siz!
2. yoganın budizmle bir alakası yoktur, yoga hinduizme aittir demişim... yine yalanmış... yav arkadaş, ben şimdi ne diyeyim, onu da bilmiyorum. hadi diyelim ki, budistler de hinduları taklit ederek onlardan bazı yoga figürleri aldılar. iyi de kardeşim, müslümanlar niye oradan alıyorlar ki? hindularda bu işin aslı var... budizmden bir şey alacak adam, gidip yogasını mı alır onun?
bu teknik bir ayrıntı ama, söyleyeyim: yoga, çok eski bir hindu uygulamasıdır. zaten "yogi"lerin tamamı da hindudur. ben budistlerde de olduğunu bilmiyordum. yanılmışım... ama nasıl saldırıyor bu teknik yanılgıya görüyor musunuz? kendisinin hindulara "nirvana" yaptırmasına hiç esmiyor... hadi ben de diyeyim: yalan söylüyorsun, hindularda nirvana yoktur. (pardon da hindu budist farkını da ben söyleyince fark etti zaten!)
3.
--spoiler--
tıp bir pratik bilimdir. pozitif bilimler kafirden de alınır. ancak burada bir ibadet şeklinin alınmasından bahsediliyor.
--spoiler--
tarikat bir ibadet şekli midir? ibadet şekilleri, asli anlamda bellidir: namaz, oruç, hacc, zekat, vesaire... (diğer anlamda her şey ibadete girebilir.) ben söyledim ama, vehhabi kafası almıyor: tıpkı tasavvuf gibi, bu ibadet şekilleri de islamdan önce vardı. düşünün ki, "namaz" ve "oruç" kelimeleri farsçadır ve islam'da önce iran'da namaz kılınıp oruç tutulduğunu gösterir.
şimdi birisi de çıkıp bunların mantığına göre dese ki, "islamın namaz ve orucu oirijinal değildir. efendim iran'dan, hristiyanlıktan falan alınmıştır"... ne dersiniz?
bunu atesitler diyor da zaten. ve bu vehhabi kafasının kökeni de zaten orasıdır. onların dövizlerini dini kelimelere zarflayıp islamı tahrip etme davası güderler.
100 kere söyledim, yine söyleyeyim: tasavvufun her kelimesi dışarıdan alınsa ne olur? ne değişir? sen namazı dışarıdan almışsın, baksana!
tasavvuf bir ibadet şekli değil, hikmettir. ve zaten, hint de, çin de, yunan da onun götünden uydurmamıştır. eski peygamberler ve velilerden kalan tasavvuf kültürünün, zamanla bozulmuş ve bozuk kültürü içinde zenginleşmiş bir halidir. onun doğrusunu almak ve yanlışını dışarıda bırakmak, zaten müslümanın görevidir. (kuran bu demektir lan, eşek herifler. "kelam ve mana toplayıcılığı" nedir, siz hiç duydunuz mu?)
bir de utanmazlığa bak: pozitfi bilim kafirden alınır diyor... acaba bunu hangi ayette gördü, ben onu merak ediyorum... hangi ayette "pozitfi bilimi kafirden alınız" diye geçiyor, bana bir gösterin de göreyim şunu!
4. islam peygamberi muhammed'miş. hristiyan peygamberi de isa mı? bir söyle de duyayım bunu... bunu bile anlamıyor vehhabi kafası... belki şunu anlar:
ben o şerefsizin "islam peygamberi" adlı kitabını okudum. miraç anlatılırken şöyle diyor: "muhammed daha önce kudus'e gitmiş olmalı!" yani o "gördüm" dediği şeyleri aslında daha önce dünya gözüyle görmüş de, ben onları miraçta gördüm diye insanları kandırıyormuş... bunu söyleyen kafir değil de nedir? ve daha içinde bunun gibi ne sahtekarlıklar!...
işte bu örnek, bu vehhabi selefi takımının bütün bir ruhunu gösterir: hepsi böyledir onların. çaktırmadan zehir kusarlar. bir kafir gibi erkekçe söylemezler, alçakça arkadan hançerlemeye çalışırlar... lafa bak: daha önce görmüş olmalıymış... diyelim ki görmedi, ne olacak bu durumda? "demek ki, birisinden duydu!" adi herifler ya...
5. ben arapça bilmem. ama muhiddin-i arabi iyi bilir. üstad'ıdır arapça'nın. ben onu bilirim. ben ehl-i sünnet büyüklerinin dediklerini bilirim, vehhabilerin saçmalıklarına aldırmam!
nerede boş, işe yaramaz, hayal aleminde gezip hayal kahramanı kurtararak tatmin olan sorunlu tip varsa toplanıp bol bol sıkacakları uçmuşluklar silsilesi. pamuk prenses masalında yedi cücenin anlamı nedir, hulk mu döver superman'mi kapışması. kafire eğlence...
iyice boka saran kapışma... ama buna şaşırdım mı? hayır. ben hayatımda bu vehhabi takımı kadar mal adamlar görmedim. pardon, bazı solcular da vardı onlarla yarışan... hemen her siyasi çevreyi görmüşüm konuşmuşumdur; hayatımda tkp'lilerden daha mal, daha odun, daha kakavan olarak gördüğüm tek çevre, hizbuttahrir'dir. tkp'de bile bazen zeki tipler çıkar, ama hizbuttahrir süzme maldır. bu kanaatimi bozacak bir örneğe de rastlamadım daha...
sözlüğe sürü halinde akın etmişler bunlar. kendilerini saklayarak ortalığı bulandırmaya çalışıyorlar. ama ben yemem tabii; fikirlerin bağlı olduğu imanlar vardır. birisi, tarih sınıf mücadelesidir derse, anlarsın ki o adam komünisttir. birisi de çıkar, hadisler uydurmadır, tasavvuf islam'da yoktur, mezhepler saçmadır diye işe girerse, o da tipik bir suudi krallığı sevdalısı vehhabidir.
bunlar ezbere konuşurlar. seni duymazlar bile. şimdi bakın, ben burada 20 tane soru soruyorum, adam hepsine arkasını dönüyor, hala papağan gibi ezberini tekrar ediyor, tutp bir de utanmadan kendini galip ilan ediyor. dediğim gibi, bnların islam tarihine fitne çıkarmak ve düşmanla işbirliği yapmak dışında hiçbir katkıları olmamıştır. osmanlı'ya karşı ingilizlerle işbirliği yapan adamlardan başka ne beklenir ki?
oysa tasavufçulara bakın bir de; islam tarihinin en seçkin hikmet ve irfan eserlerini onlar vermiştir. islamı, dünyanın yarısına yayan onlardır. misal, hindistan'dan ötesine islam orduları hiç gitmemiştir. hindiçin'e, endonezya'ya, filipinlere kadar islamı yayan hep tasavvufçulardır. afrika'nın yarısı müslümandır, oraya da islam ordularla değil, dervişlerle girmiştir. dervişler, tarihin yetiştirdiği en yüksek insan tipleridir. osmanlı'nın da temelinde dervişler vardır. hacı bektaş-ı veli, yunus emre, mevlana, akşemseddin, hepsi bunlar derviştir, mutasavvftır.
vehhabilerin nesi var? işbirliğinden, ihanetten başka ne katkıları olmuş islama... bunları hafız esad'la enver sedat yetiştirdi, yolladı. msp çevresinde kamufle olup zehirlerini yaymaya başladılar. dediğim gibi, kendileri olarak ortaya çıkmazlar, kendilerini ehl-i sünnet göstererek ehl-i sünneti yıkma çalışma güderler. bugün atatürk düşmanlığı risksiz bir iş olduğu için, kendilerini onunla kanıtlamaya çalışıyorlar. lan olum, sizin atatürk'le ne hesabınız olabilir ki? sizin can düşmanınız osmanlı padişahlarıdır. sizin şefinizi beyazıt meydanında atatürk mü sallandırdı? çıkın osmanlı padişahrına karşı da boyunuzu görelim...
ben burada 30 kere söyledim mi, söylemedim mi: tasavvuf, bütünüyle dışarıdan gelmiş olsa ne olur, öyle olmasa ne olur? islam'dan önce tasavvuf vardı zaten bir çok kültürde; ama islam yoktu otada... aynı şey: islam'dan önce namaz, oruç, hac gibi ibadetler de vardı. aynı mantıkla onlar da dışarıdan mı alındı?
bakın, "ana kaynak kurandır" diyorlar, "kuran'da her şeyi buluruz" diyorlar, ben pozitif bilim hakkında söylediğinizi kuran'dan bulun dedim, tısss... hazret-i isa "hristiyan peygamberi midir" dedim, tısss... allah resulü miraç hakkında yalan mı söyledi, dedim, tısss.. neymiş, ben yalan söylüyormuşum, rabıta yogadan alınmaymış... artık nasıl alınmaysa, hiçbir yeri benzemiyor... beyaz adamın zenci çocuğu olmuşsa, demek ki o beyaz adamın çocuğu değildir!
daha nasıl anlatayım, bunu da bilmiyorum. vird çekme diyor, lotus oturuşu diyor, meditasyon demeye çalışıyor. lan bunların çok uzaktan bir takım "andrış"lar dışında ne alakası var birbiriyle? rabıta "şeyhin suretini bir madalyon gibi kalbinin üstünde taşımak"tır. yoganın neresinde var bu? "lotus oturuşu"nun neresi tasavvufta vardır? sofrada bağdaş kurduğumuzda da lotus oturuşu mu sayılır?
yok hayır, bunlar gerçekten dünyanın en mal adamları... tkp'liler bile bu kadar değil... ben diyorum, bırakın yogayı meditasyonu da, gidin çin'e bakın, kung fu kültürüne bakın; rabıtaya daha çok benzer o... ama bunu yapmıyorlar. çünkü birisi onlara "hinttir kaynak" demiş, ona put gibi yapışıyorlar. ben, "hadi kelime anlamlarında bir benzerlik olsun, ne çıkar" diyorum hemen zafer naraları atıyorlar. lan olum, faşizm de "birlik", "birleştirmek" demek; onun da kelime anlamı uyuyor.tasavvuf faşizmden mi alındı?
bana aynı şeyleri tekrar ettirip dumayın, vehhabi çocukları... size ehl-i sünneti yıktırmayız biz... anadolu'da ikinci suud krallığı kurdurmayız...topunuzu beyazıt meydanında sallandıracağımız günler gelecek...
selefi/vehhabi takımı açısından çok verimli geçmeyen kapışma... şöyle bir liste çıkarmayı umuyorlardı güya:
en büyük kafir: muhiddin-i arabi...
onda sonraki kafiler;
imam-ı rabbani,
imam-ı gazali,
imam-ı azam,
imam-ı şafi,
şah-ı nakşibendi
abdülkadir-i geylani
mevlana celaleddin-i rumi,
hacı bektaş-ı veli
hacı bayram-ı veli
ahmed-i yesevi
yunus emre
gider... fatih sultan mehmed'e, akşemseddin'e, bütün bir osmanlı tarihine, bütün bir islam tarihine, alayına gider... şiileri zaten hesaba katmıyorum, onlar düpedüz kafir; sünniler de böyle tek tek kafir ilan elince geriye ne kalacak... ibn-i suud'un ihvanı kalacak... islam bu; onun baldırı çıplakları... bütün bir islam tarihi bir kalemde silinip atılacak ve yerine ibn-i teymiyye adlı bir şarlatanı aziz ilan eden, ingiliz beslemesi, bedevi milliyetçisi bir güruh çıkıp "islam biziz" diyecek...
bakın, bunlar gençleri çok kolay kandırıyorlar. başkaları gibi cepheden saldırmıyolar. kendilerini saklıyorlar. açın, bunların efendisi mustafa islamoğlu'nun sitesini, her soruya nasıl kaypak ve kaçamak cevaplar veriyor... sürekli dini konulardan bahsettikleri için, insanlar da bunları çok dindar falan zannediyor... ve gençlik arasında, herhangi bir çevreden çok daha kolay avlanabiliyorlar.
bunların ağna düşen gençlerin yüzde 90'ı, bunların gerçek fikirlerini bilmez. akşemseddin'i, fatih', muhiddin-i arabi'yi, imam-ı azam'ı "kafir" saydıklarını bilmez. onlar sürekli kuran'dan ve dinden bahsettikleri için, onları kur'an'a ve dine çok bağlı zanneder. biraz yanlarına yaklaştıktan sonra da zehirlerni kusmaya başlarlar:
- aslında şu hadis uydurma olabilir ha... düşünsene, hiç öle şey olur mu?... zaten senedi de zayıf...
+ bak gazetede sahte şeyh karılara nasıl atlamış... bunların hepsi böyle... zaten islam'da tasavvuf da yok...
böyle böyle ufak ufak başlar şarlatanlıkları... lan falanca şeyh bozuntusu ibnelik yaptı diye, aynı şeyi yunus emre de mi yapmış sayılıyor?.. başbakan'ın teki bozuk çıkınca, bundan tüm başbakanlık mı nasibini alıyor?...
her neyse, uzatmacağım: rabıta yogadan gelse ne olur, gelmese ne olur: tasavvuf teosofiden gelse ne olur, gelmese ne olur? kur'an'dan önce gılgamış'ta tufan'dan bahsedilmesi, kur'an'ın gerçekliğini mi zayıflatıyor, yoksa bilakis onu delillendiriyor mu? okyanusya yerlileri arasında, amerika yerlileri arasında yok mu tufan?... bazı amerika yerlilerinin "namaza çok benzer bir ibadet" yapmaları, namazın onlardan alındığını mı gösteriyor?
bunlar gerçekten, ruhen dünyanın en sinsi adamları, ama kafa olarak da benim hayatımda gördüğüm en mal kadro... şimdi tasavvufun kökenini hind'de falan aramalarından da belli bu; gerçi bu, köken olarak beşinci sınıf oryantalistlerin görüşüdür ama, hiç önemi yok... eğer biraz kafaları çalışsaydı, hind'e falan hiç gitmezlerdi:
bakın, tasavvuf'un doğuş yeri mezopotamya'dır; iran veya türkistan değil, hindistan hiç değil... mezopotamya ve mısır'dır ilk çıkış yeri... hatta tasavvufta "vefk" olarak kullanılan pek çok şey, hiç tercüme bile edilmeden, direkt süryanicedir. lan size kendi elimle gösteriyorum, kakavan herifler. yogayla ne alakası var rabıtanın... bakın, süryanicedir diyorum...
yani, kısaca, özetle, ne yaparsanız yapın, kaç takla atarsanız atın; üç beş vehhabiye meydanı bırakmayacağz... beyazıt meydanı'nı unutmayın!
tek taraflı olarak bitireceğim kapışma...
bundan sonra vehhabilerle öpüşüyorum, barışıyorum.
bu gece bir anda farkettim ki, onlar bu ülkeye lazım...
kendilerine buradan sevgilerimi iletiyoum!