varolması sözlüğün ve hatta ülkenin ve hatta hatta dünya'nın hayrına olan kesimdir.
şöyle diyenler var; ''hep eleştiri hep eleştiri ama icraata gelince bişey yok.''
evet gerçekten de böyle bir kesim vardır. ama her eleştiri yapan da düşüncelerini hayata geçirecek diye bir şey de yoktur. bazı şeylerin düzelmesi için eleştirenler de olacaktır, bu eleştirilerden kendine birşeyler çıkarıp icraatlerini iyileştirmeye çalışanlar da olacaktır.
hiç gazete okumadınız mı? o kadar köşe yazarı var. hepsi de küçücük köşelerinden dünyayı kurtarıyorlar. peki bunları kendileri mi yapıyorlar? ekonomiyi kendileri mi düzeltiyorlar? hayır. sadece elinde icraat yapabilecek yeti veya imtiyaz olanların bir daha düşünmelerini sağlamaya çalışıyorlar.
hoş pek dikkate alınmıyorlar, hatta eleştirirleri kaldıramayan örümcek kafalılar tarafından topa tutuluyorlar. ve hatta o kadar tepki çekiyorlar ki öldürülüyorlar.
bu insanların tek suçları mevcut düzenin bozukluğunun farkında olmaları ve toplumu uyarmaya çalışmaları. yoksa hiçbirinin dünyayı kurtarma gibi bir iddiaları yok. onların görevi eleştirerek toplumu bilinçlendirmek. toplum bilinçlenince gerisi çorap söküğü gibi geliyor zaten.
şimdi ne dedim ben? dedim ki herkes başbakan olamaz. ama herkes eleştirmen olabilecek kadar iyi bir gözlemci ve takipçi de olamaz. başbakan hata yapar, eleştirmen uyarır. başbakan doğru yapar, eleştirmen alkışlar ya da daha iyisi için eleştirmeye devam eder.
sözlükten memnun olmayıp, sözlük için neler yapabilirim diye düşünmesi gereken kesimdir. ha çözüm üretmeyip, şu kötü olmuş, bunu beğenmedim derse de af buyursun ama çorbadan içmeden başka kapı bulsun kendine. hoş çaldığı kapı da kendisine zor açılacaktır ya.
ekşi jargonu ile burda mesken tutmaya çalışan acaip grup diye nitelenmesi gereken kesimdir. böyle tipler genelde o bölgede yaşar, hiçbir şeyi beğenmezler, sürekli saldırır, eleştirir taşlarlar. hani bbg evinde ki 05 müzeyyen vardı ya, pardon 05 edi*. hah işte aynı onun gibi. ya da sürekli kavga çıkaran sokağın asi çocuğu havası yaratmak düsturu. daha öncede söylediğim gibi, ulan kolay mı sanıyosunuz siz bu işleri? oturduğunuz yerde t..şak kebabı yapıp millete bok atacağınıza bir işin ucunu da siz tutun, adamların yükü hafiflesin daha iyisi için çalışabilsinler. bunlar ucuz ve reklam kokan hareketlerdir, zamanla eriyip giderler, baharın gelişiyle beraber kardelenler yine kafasını kaldırır güneşe doğru.
her ağızdan ses çıkar, hatta söyle diyelim milletin ağzı torba değil ki büzesin, salça kardeşim doğru söylemis elestiri yapacağına kendi doğrularını ortaya dök, kendin bazı şeyleri başlat doğru yolda gidersen amacına ulaşırsın sözlükten soğumaya yada istekte bulunmaya gerek yok.
gerçek anlamda bir şeylerin farkında olan, sevdiği sözlüğünün kalitesinin düşmesini istemeyen bir güruh ve her şeyden zor memnun olan, biraz da herkes kendi görüşünden değil diye rahatsız olan, bunu verdiği bencillikle "memnun olmadığını" her fırsatta dile getiren kesim olarak ikiye ayrılır.
ilk grup sözlüğünü benimsemiş, yazar olmayı sanal bir kimlik taşımaktan çok bir sosyalleşme aracı ve paylaşım amacı olarak görenlerdir.
gammazlık yapmak, rahatsız olduğu her hÂlinden belli olan yazarları moderasyona şikayet etmek, ayar vermek, kafalarına vura vura doğrusunu göstermek yaptıkları işler arasındadır.
ikinci grup ise başlı başına bir belÂdır. sözlük dile gelse "sen benden değil ben senden memnun değilim, siktir git çay koy" şeklinde isyanları oynar.
bu insanları asla memnun edemezsiniz.
futbola abansan karşı takım taraftarlarıyle polemik seni bekler.
siyÂsi yazsan kulağına eşşek anırmaları gelir.
tematik gitsen bir süre sonra elbet birisi olayı gözlemleyip sözlüğe ifşÂ eder;
- aha yakaladım, tdk'dan değil miiiiiiii ??? ehhehehe
sonra da süper komik bir hareketleri vardır bunların. bir başlık ve karşıt görüşlü insanlar olsun. entry'ler tanım içermek üzere kasıldığı her hÂlinden belli olan hakÂretler yağmuru şeklinde yağar. canlandıralım, oynat uğurcuum;
31. entry :
hedenin hödö olmuş hÂlidir. bu hedeye inanmayanlar düşüncesizdir.
32. entry :
hedenin hödö olmamış hÂlidir. tersini düşünenlerin beyin hücreleri....*
33. entry :
hede aslında hödödür, aksini iddia eden toptur.
34. entry :
bazı şaşkınların* hedeyi hödö yapmaları üzerine...
35. entry
bazı avanakların....
36. entry
bazı düşüncesizlerin......
böyle gider bu, ha en sonunda küfürleşmelere de gidilir ama eğer sıkı gözlemdeyseniz, acayip eğlenebilirsiniz. o da şöyle;
bu entry gammazlanır, muhtemelen canlandırılmalı uçurulur ve entry bir süre sonra tekrar girilir;
bazı safozların...
bu da gammazlanır
bazı düşüncesizlerin...
evet bu kalır işte. bu şekilde başlayan entry'ler girip, polemik yaratma sevdÂsı bizlere aslı - kerem ilişkisini hatırlatır.
sonuç olarak bu kesimin az bir kısmı dikkate alınmalıdır, çoğunluğu ise sallanmamaldıır.
zaman geçtikce güzellikler anlaşılır ve onlar da bir süre içinde sevdikleriniz olur zÂten.
Böyle bir kesimin varlığı doğru olmakla birlikte şikayet ettikleri konuda ne yaptıkları ise muammadır .Sözlük daha ilk günden beri herzaman iyiye doğru gitmek için hamle göstermeye çabalamakta ve bunuda yazarlarına sorarak yapmaktadır ve bu yolda giderken elbet hatalar olduğu kadar iyi yönde gelişmelerde olacaktır .Ama şikayet etmek ve memnuniyetsizlikten yakınmak yerine ,elbirliğiyle madem burdaysak görevimizi en iyi şekilde yapmamız gerekir ki bunlarıda gammaz tuşunu daha sık kullanarak ve oy vererek yapabiliriz.Böylece en azından bir adım daha ileriye gitme fırsatımız olur .Gerisi ise moderasyonun ellerine kalmıştır .
sürekli sözlükle ilgili istekleri değil de, şikayeti olan kesimdir bu. aslında pek yabana atılmayacak bir gruptur. bu grubun üye sayısında ciddi bir artış vardır.
sürekli bir şeylerden rahatsız olurlar ve bu durumu başlıklara dökerler. ama bir şeyin ucundan tutarak, iyi şeyler yapmaya uğraşmazlar, sadece olayları eleştirir, armağan çağlayancılık oynarlar.
yok o sürekli spor içerikli başlıklar açıyormuş, öbürü çok siyaset yapıyormuş, yok o pek bir geyikmiş. peki sorarlar insana; "bugün allah için ne yaptın?" diye.. aynı maksatta soruyorum ben de "bugün sözlük için ne yaptın?"
kendin bir şeyleri düzelttin mi, olması gerektiğini düşündüğün şeyleri sen uyguluyor musun? anca eleştiri yap sen zaten, hiç bir şeyin ucundan tutma.. fıratpenci amca gelse tüm iyi niyetiyle "tut şunun ucunu döşeyelim abi" dese, ona bile el atmazsın sen.. ama iş eleştiriye geldi mi, popstar alaturka jürisi gibi olursun.
bir laf vardır bilir misin ? "karanlığa küfredeceğine bir mumda sen yak!"
elinde mum var..entry yazıp, başlık açabilecek yetkilere sahipsin. bu sol frame de olan başlıkları değiştirmek senin elinde.. belki de seçilmiş kişi sensin kim bilir ?
bir görelim bakalım neler yapabiliyorsun, insanlara yanlışlarını söyleyerek, bir şeyleri düzeltmeye çalışma. doğruları sen yaparak, onlara örnek ol.